Tevbe Suresi 8. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Tevbe Suresi 129 ayettir. Nüzulü Medine'de olup 113. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 187 sayfa numarasında yer almaktadır.
كَيْفَ وَاِنْ يَظْهَرُوا عَلَيْكُمْ لَا يَرْقُبُوا ف۪يكُمْ اِلاًّ وَلَا ذِمَّةًۜ يُرْضُونَكُمْ بِاَفْوَاهِهِمْ وَتَأْبٰى قُلُوبُهُمْۚ وَاَكْثَرُهُمْ فَاسِقُونَۚ
Sureler
Mushaf
Sayfa 187
Sayfa 187
İlgili Sure
Tevbe Suresi
Tevbe Suresi
Önceki
Tevbe Suresi 7. Ayet
Tevbe Suresi 7. Ayet
Sonraki
Tevbe Suresi 9. Ayet
Tevbe Suresi 9. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Antlaşmaları nasıl mümkün olabilir ki? Eğer düşmanlarınız size karşı üstünlük sağlasalardı, size karşı ne bir sorumluluk, ne de akrabalığı gözetirlerdi. Onlar size dilleriyle yaranmaya çalışırlar, ama kalpleriyle kötülüğünüzü istiyorlar; ve onların çoğu ilâhî sınırları aşan günahkarlardır. |
Abdullah Parlıyan | Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır. |
Adem Uğur | (Onlarla antlaşma mı) nasıl? Eğer, size üstünlük sağlasalardı sizin hakkınızda ne yemin gözetirlerdi ne de zimmet (sözleşme sorumluluğu)! Lafla sizi razı ederler, ama kalpleri kaçınır! Onların çoğunluğu bozuk inançlıdır! |
Ahmed Hulusi | Onlarla antlaşmalar nasıl devam edebilir? Eğer onlar size bir üstünlük sağlarlar, ellerine fırsat geçerse, ne yemin, ne akrabalık hatırı dinlerler, ne de antlaşma gözetirler. Yarım ağızla sizi hoşnut etmeye çalışırlar. Kalpleri, akılları o kadarına da razı olmaz. Onların çoğu doğru ve mantıklı düşünmeyi terketmiş fâsıktır, âsi ve bozguncudur. |
Ahmet Tekin | Nasıl olur ki, eğer onlar size üstün gelecek olsalardı ne bir yakınlık bağı ne de bir antlaşma gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar ama kalpleri istemiyor. Onların çoğu yoldan çıkmıştır. |
Ahmet Varol | Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalbleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasık kimselerdir. |
Ali Bulaç | Müşriklerle nasıl sözleşme olabilir ki, size galib gelseler hakkınızda ne bir yemîn, ne de bir sözleşme gözetmezler. Ağızları ile sizi râzı etmeğe çalışırlar, fakat kalbleri geri çekilir. Onların çoğu küfürde ısrar eden fasıklardır. |
Ali Fikri Yavuz | O (kanunkural tanımaz diğer) müşriklerin nasıl ahitleri olabilir ki: eğer size üstünlük sağlayacak olsalar, hakkınızda ne ahit, ne yemin, ne hukuk hiçbir şey gözetmezler. Dilleriyle güya gönlünüzü alırlar; kalbleri ise aksi istikamette atar. Onların çoğu, (yol bilmez, hakhukuk gözetmez) fasıklardır. |
Ali Ünal | Evet Allah ve Peygamber'i katında onların nasıl antlaşması olabilir? Eğer onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne and ne de antlaşma gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi razı ederler; fakat kalpleri sizi istemez. Zaten onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir. |
Bayraktar Bayraklı | Nasil olabilir ki, size ustun gelselerdi ne bir yakinlik, ne de bir ahd gozetirlerdi. Kalpleriyle istemezlerken sizi agizlariyla hosnut etmeye ugrasirlar; coklari fasiktirlar. |
Bekir Sadak | Nasıl anlaşmaları olabilir ki. eğer onlar size karşı üstünlük sağlamış olsalar, hakkınızda ne bir hak ve yakınlık, ne de sözleşme vecîbelerini gözetirler. Sizi ağızlarıyla hoş tutmaya çalışırlar, kalbleri ise (nefret duyup) kaçınır. Çoğu(ilâhî sınırları hiçe sayan) fâşıklardır. |
Celal Yıldırım | (Başka) nasıl olabilirdi ki? Eğer (düşmanlarınız) size üstün gelselerdi (size karşı) ne bir sorumluluk ne de bir koruma yükümlülüğü taşıyacaklardı. Onlar size dilleriyle yaranmaya çalışıyorlar ama kalpleriyle kötülüğünüzü istiyorlar. Onların çoğunun karakteri bozuktur. |
Cemal Külünkoğlu | Onların bir ahdi nasıl olabilir ki! Eğer onlar size üstün gelselerdi, sizin hakkınızda ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar, oysa kalpleri buna karşı çıkıyor. Onların pek çoğu fasık kimselerdir. |
Diyanet İşleri | Nasıl olabilir ki, size üstün gelselerdi ne bir yakınlık, ne de bir ahd gözetirlerdi. Kalpleriyle istemezlerken sizi ağızlarıyla hoşnut etmeye uğraşırlar; çokları fasıktırlar. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | Nasıl olabilir ki! Onlar size galip gelselerdi, sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla sizi razı ediyorlar, halbuki kalpleri (buna) karşı çıkıyor. Çünkü onların çoğu yoldan çıkmışlardır. |
Diyanet Vakfı | Nasıl olabilir ki? Size üstün gelselerdi ne bir akrabalık ilişkisini gözetirlerdi, ne de bir anlaşmayı... Ağızlarıyla sizi pasifleştirecek hoş sözler söylerler, fakat kalpleri tersini ister. Çokları yoldan çıkmıştır. |
Edip Yüksel | Onlarla nasıl sözleşme olabilir ki, sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçse, hakkınızda ne bir antlaşma gözetirler, ne de bir yemin. Dil ucuyla sizi hoşnud etmeye çalışırlar, fakat kalbleri o kadarına da razı olmaz. Zaten onların çoğu fasıktırlar. |
Elmalılı ( Sade ) | Nasıl olabilir ki, böyle bir antlaşma; eğer size karşı bir zafer kazansalar ne hakkınızı gözetirler, ne de antlaşmaya riayet ederler ve ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışırlar, kalpleri ise direnir durur. Zaten çoğu insanlıktan çıkmış günahkarlardır. |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | Evet, nasıl olabilir ki: size bir zafer bulsalar hakkınızda ne bir zimmet gözetirler ne de bir yemin, ağızlariyle sizi hoşnud etmeğe çalışırlar, kalbleri ise iba eder durur, zaten ekserisi insanlıktan çıkmış fasıklar |
Elmalılı Hamdi Yazır | Nasıl olabilir ki!.. Eğer size karşı galip gelirlerse size karşı ne 'akrabalık bağlarını' ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalpleri ise karşı koyar. Onların çoğu fasıktır. |
Gültekin Onan | Nasıl olabilir ki!.. Size karşı üstünlük sağlarlarsa, hakkınızda hiçbir yemin ve hiçbir ahid gözetmezler. Dilleriyle sizi hoşnut etmeye çalışırlar. Kalpleri ise isteksizdir. Onların çoğu fasık kimselerdir. |
Harun Yıldırım | (Onların) nasıl (ahdi olabilir) ki eğer size galebe ederlerse hakkınızda ne bir yemîn, ne de bir vecîbe gözetib tanımazlar. Sizi ağızlariyle (gûyâ) hoşnud ederler, (fakat) kalbleri dayatır. Onların çoğu faasık (adam) lardır. |
Hasan Basri Çantay | Nasıl (bir andlaşmaları olabilir ki)? Eğer (onlar) size galib gelselerdi, hakkınızda ne bir yemin, ne de bir ahd (söz) gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnûd ederler, fakat kalbleri(buna) yanaşmaz! Onların çoğu (sözlerinde durmayan) fâsık kimselerdir. |
Hayrat Neşriyat | Nasıl olabilir ki, şayet size üstün gelselerdi; hakkınızda ne yemin, ne de bir vecibe gözetirlerdi. Sizi ağızlarıyla hoşnud etmeye çalışırlar, ama kalbleri dayatır. Ve onların çoğu fasıklardır. |
İbni Kesir | Halbuki onlar size galip gelselerdi, size karşı ne akrabalık sorumluluklarını, nede sizi korumayı düşünüp gözetmeyeceklerdi. (Siz galipsiniz diye) Kalpleri size karşı oldukları halde, dilleriyle sizi razı etmeye çalışıyorlar. Onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir. |
İlyas Yorulmaz | Nasıl (anlaşmaları) olabilir ki? Size üstün gelselerdi ne bir yakınlık ve ne de bir anlaşma gözetirlerdi. Kalpleriyle asla istemezlerken, sizi ağızlarıyla hoşnut etmeye uğraşırlar ve çokları zaten fasıklardır. |
İnsan Dergisi | Evet, ihaneti alışkanlık hâline getiren bu insanların imzaladığı antlaşmaların nasıl hukukî bir geçerliliği olabilir ki? Değil mi ki onlar, size veya müttefikiniz olan güçsüz kabilelere üstünlük sağladıklarında, ne size verdikleri yemini tanıyorlardı, ne de yaptıkları antlaşmayı! Şimdi de kalkmış, doğruluktan ve ahde bağlılıktan dem vurarak dilleriyle sizi razı etmeye çalışıyorlar, fakat kalpleri tam tersini söylüyor. Zaten onların çoğu, ahlâk, insaf, adalet, erdemlilik nedir bilmeyen yoldan çıkmış kimselerdir. |
Kadri Çelik | (Başka) nasıl (olabilirdi ki?) Eğer (düşmanlarınız) size üstün gelselerdi (size karşı) ne bir sorumluluk ne de bir koruma yükümlülüğü taşıyacaklardı. Onlar size dilleriyle yaranmaya çalışıyorlar, ama kalpleriyle kötülüğünüzü istiyorlar; zaten onların çoğu fasık kimselerdir. |
Mahmut Kısa | Nitekim onlar size üst olsaydı hakkınızda ne bir yakınlık gösterirlerdi, ne bir ahde riâyet ederlerdi. Onlar, sizi ancak ağızlarıyla hoşnut ederler, yüreklerindeyse düşmanlık ve gadir var ve onların çoğu, buyruktan çıkmış kişilerdir. |
Muhammed Esed | (Düşmanlarınızın) size galip gelmeleri halinde, size karşı ne bağlayıcı bir yükümlülük ne de anlaşmadan doğan bir sorumluluk üstlenmemişken, (başka) nasıl olabilirdi ki? Sözleriyle sizi hoş tutmaya çalışırken, yürekleri onları yalanlamaktadır; zira onların çoğu (fıtratın gösterdiği) yoldan çıkmış kimselerdir. |
Mustafa İslamoğlu | Nasıl olabilir! Ve eğer size bir galip gelecek olsalar sizin hakkınızda ne bir yemine ve ne de bir ahde riayette bulunmazlar. Onlar sizi ağızlarıyla hoşnut ederler. Kalpleri ise çekinir ve onların çoğu fâsık kimselerdir. |
Ömer Nasuhi Bilmen | Onların nasıl andlaşmaları olabilir? Onlar size galip gelselerdi (sizin aleyhinize ellerine bir fırsat geçseydi), hakkınızda ne yemin ne de andlaşma gözetirlerdi. Onlar ağızlarıyla (dil ucuyla) sizi hoşnud etmeye çalışırlar, halbuki kalpleri istemez. Onların çokları yoldan çıkmış fâsıktırlar. |
Ömer Öngüt | Nasıl antlaşmaları olabilir ki, galip gelselerdi size karşı ne yakınlık, ne de antlaşmaya sadakat gösterirlerdi. Kalpleriyle istememelerine rağmen dilleriyle sizi hoşnut etmek istiyorlar. Onların çoğu fasıktır. |
Şaban Piriş | Onların bir ahdi nasıl olabilir ki! Eğer onlar size üstün gelselerdi, ne akrabalık (bağlarını), ne de antlaşma (yükümlülüğünü) gözetirlerdi. Ağızlarıyla sizi hoşnut etmeye çalışıyorlar, oysa kalpleri buna karşı çıkıyor. Onların pek çoğu fasık kimselerdir. |
Sadık Türkmen | Allah'ın ve Peygamber'in onlara karşı nasıl taahhüdü olabilir ki, eğer size karşı üstün gelseler ne and ve ne de yükümlülük gözetirler. Dilleri ile sizi hoşnut etmeye çalışırlar, ama kalbleri sözleri ile çelişiktir. Onların çoğunun karakteri bozuktur. |
Seyyid Kutub | Evet, onların nasıl ahitleri olabilir ki, eğer size galip gelecek olurlarsa sizin hakkınızda ne ahit, ne yemin, ne hukuk, hiç bir şey gözetmezler. Ağızlarıyla güya sizin gönlünüzü alırlar, kalpleri ise nefret duyup kaçınır. Çünkü onların ekserisi Allah’ın yolundan çıkmış fâsıklardır. |
Suat Yıldırım | Evet (Allâh ve Elçisi yanında onların) nasıl (ahdi olabilir)? Eğer onlar size gâlib gelselerdi, sizin hakkınızda ne and ne de andlaşma gözetmezlerdi. Ağızlarıyla sizi râzı ederler, fakat kalbleri (sizi) istemez. Çokları da yoldan çıkmışlardır. |
Süleyman Ateş | Nasıl olabilir ki!... Eğer size karşı galip gelirlerse, size karşı ne 'akrabalık bağlarını', ne de 'sözleşme hükümlerini' gözetip tanırlar. Sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalbleri ise karşı koyar. Onların çoğu fıska sapanlardır. |
Süleymaniye Vakfı | Böyle bir söz nasıl olabilir ki? Bunlar sizi alt etseler ne bir antlaşma akıllarına gelir ne de size karşı sorumlulukları. Onlar ağızlarıyla sizi memnun ediyorlar ama kalpleri bunu istemiyor. Onların çoğu, yoldan çıkmış fasıklardır. |
Tefhim-ul Kuran | O müşriklerle nasıl bir ahit olabilir ki, onlar size üstün geldiklerinde size karşı ne bir yemin gözetirler, ne bir taahhüt. Ağızlarıyla sizi hoşnut ederler; kalpleri ise bunun tersini söyler. Zaten onların çoğu yoldan çıkmış kimselerdir. |
Ümit Şimşek | Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır. |
Yaşar Nuri Öztürk | (Onlar için andlaşma) nasıl olabilir ki? Şayet size karşı galip gelselerdi sizin hakkınızda ne ahit, ne de antlaşma gözetirlerdi. Onlar sizi ağızlarıyla hoşnut kılarlar, kalpleri ise karşı koyar. Çünkü onların çoğu fıska sapanlardır. |
Sureler
Sayfa 187
Mushaf
Mushaf
Tevbe Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
Tevbe Suresi 7. Ayet
Önceki
Önceki
Tevbe Suresi 9. Ayet
Sonraki
Sonraki