Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 578
20. Hayır; siz çarçabuk geçmekte olan (dünya)yı seviyorsunuz.
21. Ve ahireti terkedip bırakıyorsunuz.
22. O gün yüzler ışıl ışıl parlar.
23. Rablerine bakıp durur.
24. O gün, öyle yüzler vardır ki kararmış, ekşimiştir.
25. Kendisine, beli büken işlerin yapılacağını anlamaktadır.
26. Hayır; can köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman,
27. «Son müdahaleyi yapacak kim» denir.
28. Artık gerçekten, kendisi de bir ayrılık olduğunu kavrayıp anlamıştır.
29. (Ölüm korkusundan) Ayaklar da birbirine (ayak ayağa) dolaştığında;
30. O gün sevk, yalnızca Rabbinedir.
31. Fakat o, ne doğrulamış ne de namaz kılmıştı.
32. Ancak o, yalanlamış ve yüz çevirmişti.
33. Sonra da çalım satarak yakınlarına gitmişti.
34. Sen buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
35. Yine buna müstahaksın, dahasına da müstahaksın.
36. İnsan, 'kendi başına ve sorumsuz' bırakılacağını mı sanıyor?
37. Kendisi, dökülüp akıtılan meniden bir damla su değil miydi?
38. Sonra bir alak (embriyo) oldu, derken (Allah, onu) yarattı ve bir 'düzen içinde biçim verdi.'
39. Böylece ondan, erkek ve dişi olmak üzere çift kıldı.
40. (Öyleyse Allah,) Ölüleri diriltmeye güç yetiren değil midir?
1. Gerçek şu ki, insanın üzerinden, daha kendisi anılmaya değer bir şey değilken, uzun zamanlardan (dehr) bir süre (hîn) gelip geçti.
2. Hiç şüphesiz biz insanı, karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu denemekteyiz. Bundan dolayı onu işiten ve gören yaptık.
3. Biz ona yolu gösterdik; (artık o,) ya şükredici olur ya da nankör.
4. Doğrusu biz kafirlere zincirler, demir halkalar (tomruklar) ve çılgınca yanan bir ateş hazırladık.
5. Şüphesiz ki iyiler (ebrâr), karışımı kâfur olan bir kadehten içerler.