Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 461
22. Allah, kimin göğsünü İslam'a yarıp açmışsa, artık o, Rabbinden olan bir nur üzerindedir, (öyle) değil mi? Fakat Allah'ın zikrinden (yana) kalpleri katılaşmış olanların vay hallerine. İşte onlar, apaçık bir sapıklık içindedirler.
23. Allah, müteşabih (benzeşmeli), ikişerli bir kitap olarak sözün en güzelini indirdi. Rablerine karşı içleri titreyerek korku duyanların ondan derileri ürperir. Sonra da onların derileri ve kalpleri Allah'ın zikrine (karşı) yumuşar yatışır. İşte bu, Allah'ın yol göstermesidir, onunla dilediğini hidayete eriştirir. Allah, kimi saptırırsa, artık onun için de bir yol gösteren yoktur.
24. Kıyamet günü o kötü azabtan kendini yüzü ile kim koruyabilecek? Ve zalimlere «Kazanmakta olduğunuzu tadın» denmiştir.
25. Onlardan öncekiler de yalanladı; böylece azab onlara hiç şuurunda olmadıkları bir yerden gelip çattı.
26. Artık Allah, onlara dünya hayatında 'horluğu ve aşağılanmayı' taddırdı. Eğer bilmiş olsalardı, ahiretin azabı gerçekten daha büyüktür.
27. Andolsun, biz bu Kur'an'da, belki öğüt alıp düşünürler diye, insanlar için her bir örnekten verdik.
28. (Bu) Arapça bir Kur'an, ki O'nda çarpıklık yoktur. Umulur ki korkup sakınırlar.
29. Allah bir örnek verdi: Kendisi hakkında uyumsuz ve geçimsiz bulunan, sahipleri de çok ortaklı olan (köle) bir adam ile yalnızca bir kişiye teslim olmuş bir adam. Bu ikisinin durumu bir olur mu? Hamd, Allah'ındır. Hayır onların çoğu bilmiyorlar.
30. Gerçek şu ki, sen de öleceksin, onlar da öleceklerdir.
31. Sonra şüphesiz sizler, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda davalaşacaksınız.