Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 391
44. Musa'ya o işi (ilahi vahyi verip) gerçekleştirdiğimiz zaman, sen (Tûr'un) batı yanında değildin ve sen (buna) şahid olanlardan da değildin.
45. Ancak biz birçok kuşaklar inşa ettik de onların üzerinde (nice) ömür(ler) uzayıp geçti. Ve sen Medyen halkı içinde yaşayıp da ayetlerimizi onlardan okuyarak öğrenmiş değilsin. Ancak (bu bilgileri sana) gönderen biziz.
46. (Musa'ya) Seslendiğimiz zaman da, sen Tur'un yanında değildin. Ancak Rabbinden bir rahmet olmak üzere senden önce kendilerine bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavimi uyarıp korkutman için (gönderildin) Umulur ki, öğüt alıp düşünürler diye.
47. Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla, onlara bir musibet isabet ettiğinde: «Rabbimiz, bize de bir peygamber gönderseydin de böylece biz de senin ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık» diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
48. Fakat onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman; «Musa'ya verilenlerin bir benzeri de buna verilmeli değil miydi?» dediler. Onlar, daha önce Musa'ya verilenleri inkâr etmemişler miydi? «İki büyü birbirine arka çıktı» dediler. Ve: «Gerçekten biz hepsini inkâr edenleriz» dediler.
49. De ki: «Eğer doğruysanız, bu durumda Allah katından bu ikisinden (Musa'ya indirilen Tevrat ve bana indirilen Kur'an'dan) daha doğru olan bir kitap getirin de, ben de ona uymuş olayım.»
50. Buna rağmen sana icabet etmeyecek olurlarsa, artık bil ki, onlar, gerçekten kendi heva (istek ve tutku)larına uymaktadırlar. Oysa Allah'tan bir kılavuz (doğru yolu gösterici) olmaksızın, kendi istek ve tutkularına (hevasına) uyandan daha sapık kimdir? Hiç şüphe yok Allah, zulmetmekte olan bir kavime hidayet vermez.