Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 387
14. O, erginlik çağına ulaşıp olgunlaşınca, biz ona bir 'hüküm ve hikmet' ve ilim verdik. Biz iyilikte bulunanları işte böyle ödüllendiririz.
15. (Musa,) Halkının haberi olmadığı bir zamanda şehre girdi, orda kavga etmekte olan iki adam buldu; bu kendi taraftarlarından, şu da düşmanlarından. Derken taraftarlarından olan, düşmanlarından olana karşı ondan yardım istedi. Bunun üzerine ona bir yumruk attı ve işini bitiriverdi. (Sonra da:) «Bu şeytanın işindendir; o, gerçekten açıkça saptırıcı bir düşmandır» dedi.
16. Dedi ki: «Rabbim, gerçek şu ki, ben kendi nefsime zulmettim, artık beni bağışla.» Böylece (Allah) onu bağışladı. Hiç şüphe yok O, bağışlayandır, esirgeyendir.
17. Dedi ki: «Rabbim, bana verdiğin nimetler adına, artık suçlu günahkârlara destekçi olmayacağım.»
18. Böylece şehirde korku içinde (çevreyi) gözetleyerek sabahladı. Derken, bir de baktı ki, dün kendisinden yardım isteyen (kişi, bugün de) kendisine yardım için bağırıyor. Musa, ona dedi ki: «Sen gerçekten açıkça bir azgınsın.»
19. Sonunda ikisinin de düşmanı olan (adam)ı yakalamak isterken (adam ona) dedi ki: «Ey Musa, dün birini öldürdüğün gibi, bugün de beni mi öldürmek istiyorsun? Sen yeryüzünde yalnızca bir zorba olmak istiyorsun, ıslah edicilerden olmak istemiyorsun.»
20. Şehrin öbür yakasından bir adam koşarak gelip dedi ki: «Ey Musa, önde gelenler, seni öldürmek konusunda aralarında görüşmektedirler, artık sen çık git; gerçekten ben sana öğüt verenlerdenim.»
21. Böylece oradan korku içinde (çevreyi) gözetleyerek çıkıp gitti: «Rabbim, zalimler topluluğundan beni kurtar» dedi.