Şuarâ Suresi 33. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Şuarâ Suresi 227 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 47. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 367 sayfa numarasında yer almaktadır.
وَنَزَعَ يَدَهُ فَاِذَا هِيَ بَيْضَٓاءُ لِلنَّاظِر۪ينَ۟
Sureler
Mushaf
Sayfa 367
Sayfa 367
İlgili Sure
Şuarâ Suresi
Şuarâ Suresi
Önceki
Şuarâ Suresi 32. Ayet
Şuarâ Suresi 32. Ayet
Sonraki
Şuarâ Suresi 34. Ayet
Şuarâ Suresi 34. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlar için bembeyaz ışık saçan bir lamba gibi oluvermiş. |
Abdullah Parlıyan | Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)! |
Adem Uğur | (Musa) elini çekip çıkardı (gömleğinden), bakanlar bembeyaz gördü! |
Ahmed Hulusi | Elini koynundan çıkardı. Bir de ne görsünler! Bakanlara bembeyaz, ışıl ışıl göründü. |
Ahmet Tekin | Ardından elini çıkardı. O da bakanlara bembeyaz görünüverdi. |
Ahmet Varol | Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş'. |
Ali Bulaç | Bir de elini çekti çıkardı; o da, bakanlara bembeyaz (nur saçan bir el) kesiliverdi. |
Ali Fikri Yavuz | Bir de, sağ elini koynundan çıkarıverdi ki, bakanların gözlerini kamaştıracak derecede parlak mı parlak! |
Ali Ünal | Elini de koynundan çıkardı, bir de ne görsünler; bembeyaz olmuş. |
Bayraktar Bayraklı | Elini cikardi, bakanlara bembeyaz gorundu. * |
Bekir Sadak | Ve elini çekip çıkardı derken o durup bakanlara (pırıl pırıl ışık veren) bembeyaz (bir görünüme büründü). |
Celal Yıldırım | Ve elini (koynundan) çekip çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar bembeyaz (olmuş)! |
Cemal Külünkoğlu | Elini koynundan çıkardı, bir de ne görsünler, bakanlara bembeyaz olmuş. |
Diyanet İşleri | Elini çıkardı, bakanlara bembeyaz göründü. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | Elini de (koynundan) çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen (nur saçan bir şey oluvermiş)! |
Diyanet Vakfı | Elini çıkarınca bakanlara bembeyaz görünüverdi. |
Edip Yüksel | Elini de (koynundan) çekti çıkardı; bakanlara bembeyaz (görünen, nur saçan bir şey) oluverdi. |
Elmalılı ( Sade ) | bir de elini (koynundan) çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi. |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | Bir de elini çekti çıkardı, o da bakanlara bembeyaz oluverdi |
Elmalılı Hamdi Yazır | Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş'. |
Gültekin Onan | Elini de çıkardı; o da seyredenlere bembeyaz görünen! |
Harun Yıldırım | Elini de çekib çıkardı. Bir de (ne görsünler) bu, temâşâ edenler için bembeyaz (ve nuur saçan bir el) dir. |
Hasan Basri Çantay | Ve elini (koynundan) çıkardı; bir de gördüler ki o, bakanlara bembeyaz (parlayan, ışık saçan bir el)dir. |
Hayrat Neşriyat | Elini çıkardı, bir de ne görsün; bakanlara bembeyazdır. |
İbni Kesir | Elini çıkarınca, Musa nın eli bakanlara bembeyaz göründü. |
İlyas Yorulmaz | Elini de çekip çıkardı, (bir de ne görsün) bakanlara bembeyaz oluverdi. |
İnsan Dergisi | Ve elini koynuna sokup çıkardı. Bir de ne görsünler, koynuna sokmadan önce normal olan eli, görenlere hayranlık verecek derecede ışıl ışıl, bembeyaz olmuş. Böylece Firavun ve adamlarının, Musa'nın doğru söylediğine dair en ufak bir şüpheleri kalmadı. Fakat kibir ve ihtirasları onları imandan alıkoydu. Bu yüzden, Musa'nın davetini etkisiz kılmak amacıyla plânlar kurmaya başladılar: |
Kadri Çelik | Sonra elini ortaya çıkardı; bakanlar ne görsünler, bembeyazdı. |
Mahmut Kısa | Elini koynundan çıkardı, derhal bakanlara parıl parıl parlayan bembeyaz bir el göründü. |
Muhammed Esed | Ve elini çıkardı, fakat o da ne, bu bakanların (gözünü kamaştıran) bir beyazlık! |
Mustafa İslamoğlu | Ve elini çekip çıkardı. Hemen o, nazar edenlere karşı bembeyaz (kesilmiş) idi. |
Ömer Nasuhi Bilmen | Bir de elini çıkardı, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi. |
Ömer Öngüt | Elini çekip çıkardı o da bakanlara bembeyaz oluverdi. |
Şaban Piriş | Elini çıkardı, bir de ne görsünler; o, bakanlar için bembeyaz bir şey! |
Sadık Türkmen | Ve elini yeninin altından çıkardı; bakanlar, onun ak bir parıltı saçtığını gördüler. |
Seyyid Kutub | Bir de elini koynundan çıkardı ki bakanların gözlerini kamaştıracak kadar parlak mı parlak! |
Suat Yıldırım | Elini (koltuğunun altından) çıkardı; o da, bakanlara parıl parıl parlayan bir şey oluverdi. |
Süleyman Ateş | Elini de çekip çıkardı, bir de (ne görsün) o, bakanlar için 'parlayıp aydınlanıvermiş.' |
Süleymaniye Vakfı | Elini çıkardı; bakanlar için bembeyaz oluverdi. |
Tefhim-ul Kuran | Elini çıkardı; o da bakanların gözlerini alan bir beyazlıktı. |
Ümit Şimşek | Elini çıkardı, o da anında seyredenler önünde bembeyaz kesildi. |
Yaşar Nuri Öztürk | Elini de çekip çıkardı, o da bakanlar için 'bembeyaz parlayıvermişti'. |
Sureler
Sayfa 367
Mushaf
Mushaf
Şuarâ Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
Şuarâ Suresi 32. Ayet
Önceki
Önceki
Şuarâ Suresi 34. Ayet
Sonraki
Sonraki