Şuarâ Suresi 189. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Şuarâ Suresi 227 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 47. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 367 sayfa numarasında yer almaktadır.
فَكَذَّبُوهُ فَاَخَذَهُمْ عَذَابُ يَوْمِ الظُّلَّةِۜ اِنَّهُ كَانَ عَذَابَ يَوْمٍ عَظ۪يمٍ
Sureler
Mushaf
Sayfa 367
Sayfa 367
İlgili Sure
Şuarâ Suresi
Şuarâ Suresi
Önceki
Şuarâ Suresi 188. Ayet
Şuarâ Suresi 188. Ayet
Sonraki
Şuarâ Suresi 190. Ayet
Şuarâ Suresi 190. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Böylece O'nu yalanlamış oldular ve bu yüzden, kopkoyu gölgelerle kaplı bir günün azabı, onları kıskıvrak yakaladı. |
Abdullah Parlıyan | Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi! |
Adem Uğur | Böylece Onu yalanladılar da bu yüzden o kararan günün şiddetli azabı onları yakaladı. . . Muhakkak ki o aziym bir sürecin azabı idi. |
Ahmed Hulusi | Onu da yalanladılar. Onların işini gölgeli günün azâbı bitirdi. Hakikaten o büyük bir günün azâbı idi. |
Ahmet Tekin | Onu yalanladılar ve bunun üzerine kendilerini gölge gününün azabı yakaladı. Gerçekten o büyük bir günün azabıydı. |
Ahmet Varol | Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. |
Ali Bulaç | Böylece Şuayb’ı tekzib ettiler de, (güneşin bunaltıcı sıcaklığından gölgelenmek için bulutun altında sığındıkları zaman, yakılıb mahvedildikleri) o gölge gününün azabı kendilerini yakalayıverdi. Gerçekten o büyük bir günün azabı idi. |
Ali Fikri Yavuz | Hasılı, Şuayb’ı yalanladılar, ama sonuçta etrafı kapkara gölgelerin kapladığı o günde dehşetli bir felâket onları yakalayıverdi. Gerçekten çok müthiş bir gündü o felâket günü. |
Ali Ünal | Bunun üzerine onu yalanladılar. Derken o gölge gününün çetin azabı onları yakıp yok etti. Şüphesiz o, korkunç bir günün azabı idi. |
Bayraktar Bayraklı | Ama onu yalanladilar. Bunun uzerine onlari bulutlu bir gunun azabi yakaladi. Gercekten o gun, azabi buyuk bir gundu. |
Bekir Sadak | Buna rağmen onu yalanladılar. O sebeple gölge (yapan bulutun ortaya çıktığı) günün azabı onları yakalayıverdi. Şüphesiz ki bu büyük bir günün azabı idi. |
Celal Yıldırım | (Eykeliler) Şuayb'ı yalanladılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabıydı. |
Cemal Külünkoğlu | Onlar Şu’ayb’ı yalanladılar. Derken gölge gününün azabı onları yakaladı. Şüphesiz o, büyük bir günün azabı idi. |
Diyanet İşleri | Ama onu yalanladılar. Bunun üzerine onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Gerçekten o gün, azabı büyük bir gündü. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi! |
Diyanet Vakfı | Onu yalanladılar ve sonuç olarak Sayvan Gününün cezası kendilerini yakaladı; müthiş bir günün cezasıydı. |
Edip Yüksel | Hülasa, onu yalancı saydılar da kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi! |
Elmalılı ( Sade ) | Hülasa onu yalanladılar, kendilerini de o gölge gününün azabı yakalayıverdi. O cidden büyük bir günün azabı idi. |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | Hasılı onu tekzib ettiler, kendilerini de o zulle gününün azâbı alıverdi ki o cidden büyük bir günün azâbı idi |
Elmalılı Hamdi Yazır | Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. |
Gültekin Onan | Velhasıl onu yalancı saydılar da, kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, muazzam bir günün azabı idi! |
Harun Yıldırım | Hulâsa: Onu tekzîb etdiler de kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Hakıykat bu, o günün büyük azâbı idi. |
Hasan Basri Çantay | Böylece onu yalanladılar da kendilerini o gölge gününün azâbı yakalayıverdi. Gerçekten o, (dehşeti pek) büyük bir günün azâbı idi. |
Hayrat Neşriyat | Onu da yalanladılar ve onları bulutlu bir günün azabı yakaladı. Doğrusu o, büyük bir günün azabı idi. |
İbni Kesir | Onlar Şuayb'ı yalanladılar. Sonra karanlık bir günün azabı onları yakaladı. O azap büyük bir günün azabı idi. |
İlyas Yorulmaz | Sonunda onu yalanladılar da böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. |
İnsan Dergisi | Böylece onu yalanladılar. Bundan dolayı, o gölge gününün azabı onları ansızın yakalayıverdi. Sıcak bir günde, kara bir bulut gibi üzerlerine çöken azap ile helâk edildiler. Doğrusu bu, gerçekten de korkunç bir günün azabıydı. |
Kadri Çelik | Böylece onu yalanlamış oldular; ve bu yüzden, (kopkoyu) gölgelerle kaplı bir günün azabı onları kıskıvrak yakaladı. |
Mahmut Kısa | Derken onu yalanladılar da karanlık günün azâbı helâk etti onları; şüphe yok ki bu, o günün pek büyük bir azâbıydı. |
Muhammed Esed | Neticede, onu işte böyle yalanladılar; bunun üzerine onları Gölge Günü'nün azabı yakalayıverdi; gerçekten de o pek korkunç bir günün azabıydı. |
Mustafa İslamoğlu | Velhasıl O'nu tekzîp ettiler. Derken onları Zulle gününün azabı yakaladı. Şüphe yok ki o, pek büyük bir günün azabı olmuş idi. |
Ömer Nasuhi Bilmen | Amma onu yalanladılar. Bunun üzerine kendilerini o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekte o gün, azabı büyük bir gün idi. |
Ömer Öngüt | Onu yalanlamışlardı da, onları bulutlu bir günün azabı yakalamıştı. O, büyük günün azabı idi. |
Şaban Piriş | Onu yalanladılar. Sonunda gölge gününün azabı onları yakaladı; gerçekten o büyük bir günün azabı idi! |
Sadık Türkmen | Eykeliler, Şuayb'i yalanladılar. Bunun üzerine «Yakar bulut günü» nün azabı yakalarına yapıştı. O gerçekten müthiş bir günün azabı idi. |
Seyyid Kutub | Hasılı onu yalancı saydılar. Bunun üzerine o gölge gününün azabı onları bastırıverdi. Gerçekten o, müthiş bir günün azabı idi. |
Suat Yıldırım | Onu yalanladılar, nihâyet o gölge gününün azâbı, kendilerini yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azâbı idi. |
Süleyman Ateş | Sonunda onu yalanladılar, böylece onları o gölgelik gününün azabı yakaladı. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. |
Süleymaniye Vakfı | Onu yalancı yerine koydukları için o gölgeli günün azabı onları çarptı. O, korkunç bir günün azabıydı. |
Tefhim-ul Kuran | Onu yalanladılar. Ve o gölgeli günün azabı onları yakaladı. O gerçekten büyük bir günün azabı idi. |
Ümit Şimşek | Onu yalanladılar; bunun üzerine o gölgelik gününün azabı onları yakalayıverdi. O, gerçekten büyük bir günün azabıydı. |
Yaşar Nuri Öztürk | Onu yalanladılar ve onları o gölge gününün azabı yakalayıverdi. Gerçekten o, büyük bir günün azabıydı. |
Sureler
Sayfa 367
Mushaf
Mushaf
Şuarâ Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
Şuarâ Suresi 188. Ayet
Önceki
Önceki
Şuarâ Suresi 190. Ayet
Sonraki
Sonraki