Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 438
31. Kitap’tan sana vahyettiğimiz, kendinden önceki kitapları doğrulayıcı/tasdik edici gerçektir. Şüphesiz Allah; kullarından haberdar olandır, görendir.
32. Sonra kitabı, yeni yarattığımız kimselere miras verdik. Artık, onlardan kimi kendi kendine zulmedendir, kimi orta yolda gidendir ve kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda önde gidendir. İşte büyük lütuf/kazanç budur!
33. Adn cennetleri! Oraya girerler; orada, altın bilezikler ve inciler takınırlar. Orada onların giysisi ipektir.
34. Dediler ki: “Bizden üzüntüyü gideren Allah’a övgüler olsun! Şüphesiz Rabbimiz; bağışlayandır, çok karşılık verendir.
35. O, kendi lütfundan, durulacak yurda bizi yerleştirendir; burada, bize hiçbir usanma da dokunmaz.”
36. Inkâr eden KİMSELERE cehennem ateşi vardır. Onlara, ölsünler diye hükmedilmez ki ölsünler! Ve onlardan cehennem azabı hafifletilmez. Her bir nankörü işte böyle cezalandırırız!
37. Onlar orada feryat ederler: “Rabbimiz! Bizi çıkar, yapmış olduğumuz amellerin dışında faydalı işler yapalım...” “Öğüt alan kişinin öğüt alacağı kadar, size bir ömür vermedik mi/yaşama hakkı tanımadık mı? Size uyarıcı da geldi. Öyleyse tadın azabı! Çünkü zalimler için hiçbir yardımcı yoktur.”
38. Şüphesiz Allah göğün ve yerin gaybını bilendir. Doğrusu O, göğüslerin özünü de çok iyi bilendir.