Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 429
8. O, yalan yere Allah’a iftira mı ediyor? Yoksa kendisinde bir mecnunluk mu var?” Aksine, ahirete inanmayan kimseler; azapta ve uzak bir sapkınlık içindedirler.
9. Onlar gökten ve yerden, önlerinde ve arkalarında bulunanı görmediler mi? Dilersek, onları yere batırırız veya üzerlerine gökyüzünden parçalar düşürürüz! Şüphesiz bunda kulluğa yönelen herkes için ibretler vardır!
10. Ve ant OLSUN, Biz Davud’a katımızdan bir iyilik verdik. “Ey dağlar! Siz de onunla birlikte yankılanın! Ve ey kuşlar, tesbih edin/anın”. Ve demiri yumuşatma (tekniğini) ona öğrettik.
11. “geniş zırhlar yap; titiz, biçimli ve ölçülü yap. Ve hepiniz yararlı bir iş yapın. Şüphesiz Ben, yaptıklarınızı görmekteyim.”
12. Süleyman’a da sabah gidişi bir aylık yol alan, akşam dönüşü de bir aylık yol alan rüzgârı vermiştik! Ve katranı/ham petrol kaynağını da onun için sel gibi akıttık. Cinlerden bir kısmı da, Rabbinin izniyle, onun emrinde çalışırlardı. Onlardan hangisi emrimizden yan çizerse, kendisine alevli ateş azabından tattırırdık.
13. Onlar onun için ne dilerse yaparlardı; kaleler/saraylar, şekil verilmiş eşyalar/heykeller, havuzlar gibi geniş çanaklar ve yerinden kalkmayan sabit kazanlar! “Ey Davud ailesi! Şükür olarak çalışın/iyi iş yapın!” Kullarımdan bir kısmı şükrediyor!
14. Sonunda ölümüne hükmettiğimizde, cinlerden onun ölümünü onlara gösteren olmadı; ancak onun değneğini bir yer canlısı kemiriyordu. Nihayet (Süleyman yere) yığılınca, cinler açıkça anladılar. Eğer cinler gaybı/geleceği bilmiş olsalardı, böylesine aşağılayıcı azap içinde yaşamazlardı!