Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 338
47. Bir de senden acele azap istiyorlar. Halbuki Allah asla vadinden caymaz. Şüphesiz Rabbinin nezdinde bir gün, sizin saydığınız bin yıl gibidir.
48. Zalim oldukları halde mühlet verdiğim, sonra da kendilerini azabımla yakaladığım, nice memleket halkları vardır. Dönüş yalnız Benim huzurumadır.
49. De ki: “Ey insanlar! Ben sizin için ancak apaçık bir uyarıcıyım.”
50. Artık iman edip, faydalı bir işi en iyi şekilde yapanlar var ya, işte onlar için bir bağışlama, güzel bir nimet (cennet) vardır.
51. Âyetlerimizi geçersiz kılmak için çaba gösterenler var ya, işte onlar cehennemliklerdir.
52. Senden önce hiçbir Rasûl (Elçi) ve Nebi (Peygamber) göndermedik ki, velev ki o; bir şey temenni ettiği zaman, şeytan onun bu temennisine vesvese vermeye çalışmasın! Ama Allah şeytanın bu çabasını boşa çıkarır. Sonra Allah, âyetlerini bağıntılı (birinin anlaşılmasını diğerine bağlı), sağlam/çelişkisiz kılmıştır. Allah bilen ve doğru hüküm/karar verendir.
53. Allah; şeytanın bu çabasına, kalplerinde hastalık bulunanlar ile, kalpleri katı olanları açığa çıkarmak için izin verir. Hiç şüphesiz ki o zalimler derin bir ayrılık içindedirler.
54. Bir de kendilerine ilim verilmiş olanlar onun, Rabbinden gelen hak/gerçek olduğunu bilsinler. Böylece O’na iman etsinler ve sonuçta da; kalpleri O’na saygı duysun diye Allah böyle yapar. Hiç şüphe yok ki Allah iman edenleri doğru yola iletir.
55. Inkâr edenler; kendilerine kıyamet ansızın gelinceye, yahut ta onlara kısır bir günün azabı gelip çatıncaya dek, o Kur’an’a hep şüphe içinde bakarlar.