Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 297
28. Sen sabah akşam, Rablerinin rızasını isteyerek yalvaran kimselerle beraber ol! Dünya hayatının süsünü isteyerek onlardan gözlerini ayırma! Kalbi Bizi anmaktan gafil olan, sırf tutkusuna uyan ve işi hep aşırılık olan kimseye uyma!
29. De ki: “Bu gerçek Rabbinizdendir.” Artık inanmak için gerekeni yapan inansın, kâfir olmak için gerekeni yapan da kâfir olsun. Şüphesiz Biz, yanlış yapan/zalimler için bir ateş hazırladık; çadırı/duvarları kendilerini kuşatan bir ateş! Eğer imdat/yardım dilerlerse; yüzleri haşlayan erimiş maden gibi bir su ile yardım edilirler. Ne kötü bir içecek! Ve ne kötü bir dayanak!
30. O kimseler ki; iman edip salih amel/faydalı işleri en iyi şekilde yapmışlardır. Şüphesiz Biz, güzel bir amel/iş yapan kimsenin de ücretini zayi etmeyiz.
31. Onlar öyle kimselerdir ki; kendileri için altlarından ırmaklar akan Adn Cennetleri vardır. Orada altından bileziklerle süslenip bezenirler. İnce has ipekten ve ağır işlenmiş atlastan yeşil giysiler giyerler. Koltuklar üzerine yaslanırlar. Ne güzel bir ödül! Ne güzel bir dayanak!
32. Onlara şu iki adamın misalini anlat: Birine, iki üzüm bağı/bahçesi vermiş, onları hurmalıklarla çevirmiştik. İkisi arasında da ekinler bitirmiştik.
33. Her iki bağ da/bahçe de meyvelerini verdi, hiçbir şeyi eksik bırakmamıştı. Aralarından bir de ırmak akıtmıştık.
34. Onun bir geliri vardı. Arkadaşıyla konuşurken ona dedi ki: “Ben senden malca daha zengin, adamca daha güçlüyüm”.