Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 19
121. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler var ya; ancak onlar onu gereği gibi/(Allah’ın öğrettiği şekilde) okurlar. Ve işte yine onlardır ona (Kitab’a) gerçekten inananlar! Onu inkâr edenlere (görmezlikten gelenlere) gelince; işte onlar, zararda olanların/kaybedenlerin ta kendileridir.
122. Ey israiloğullari! Size lütfettiğim o nimetleri hatırlayın ve (bir zamanlar) sizin diğer kavimlere üstün gelmenizi sağladığım o günleri de!..
123. Hiçbir kimsenin diğerine bir yararının olmayacağı, hiçbirinden fidye kabul edilmeyeceği, şefaatin fayda etmeyeceği ve hiç kimseye yardım edilmeyeceği bir günü(n gelip çatacağını) aklınızdan çıkarmayın.
124. Bir zaman Rabbi İbrahim’i(n gerçeğini), birtakım emirlerle açığa çıkarmış, İbrahim onların (emirlerin) hepsini yerine getirmiş de, Rabbi şöyle buyurmuştu: “Ben seni insanlara önder/lider yapacağım”. İbrahim de; “Soyumdan da (önderler yap ya Rabbi!) demişti. Bunun üzerine Rabbi; “Benim ahdim (verdiğim söz) zalimleri kapsamaz” demişti.
125. Hani, biz Kâbe’yi insanlar için toplanabilecekleri ve güvenli bir yer kılmıştık. Siz de Makamı İbrahim’den kendiniz için, bir namaz yeri edinin. İbrahim ve İsmail’e şöyle emretmiştik: “Tavaf edenler, kendini ibadete verenler, rüku ve secde edenler için Evi (Kâbeyi) tertemiz tutun.”
126. Hani ibrahim; “Rabbim! Bu şehri güvenli bir şehir kıl. Halkından Allah’a ve ahiret gününe iman edenleri, her türlü ürünle rızıklandır” demişti. Allah da; “Inkâr edeni bile az bir süre, (bu geçici kısa hayatta) rızıklandırır, sonra onu cehennem azabına girmek zorunda bırakırım. Ne kötü varılacak yerdir orası!” demişti.