Sureler
Mealler
Önceki
Kamer Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Yeryüzünde yarattıklarının hepsine, şefkatle acıyarak muamele eden Allah,
2 bu Kur'ân'ı insanlara öğretti.
3 İnsanı yarattı.
4 Diğer yaratıklardan farklı olsunlar diye, insanlara düşünmeyi ve konuşmayı da öğretti.
5 Güneş ve ay, O'nun buyruğu doğrultusunda, kendileri için belirlenen yörüngelerinde, belli hesaplara göre akıp giderler.
6 Yıldızlar veya gövdesiz bitki çeşitleri ve gövdeli ağaçlar, O Allah'a secde ederler, yani, O'nun koyduğu kanun ve sistem içerisinde hayatlarını sürdürürler, O'nun sınırı dışına çıkamazlar.
7 Gökleri yüceltip, yükseklere kaldıran da O'dur. Her türlü denge ve düzeni, ölçü ve tartıyı da ortaya koyan yine O'dur
8 ki, siz ey insanlar! Doğruluk ve haklılık ölçüsünden şaşmayasınız.
9 Öyleyse yaptığınız herşeyi adaletle tartın ve hiç bir ölçüyü eksik tutmayın.
10 Allah yeryüzünü, bütün canlı varlıklar için genişletip yaymıştır.
11 Üzerinde meyveler ve salkım salkım hurma ağaçlarıyla
12 ve yapraklı, kabuklu taneler ve hoş kokulu bitkileriyle.
13 Öyleyse ey insan ve cinler topluluğu! Veya erkekler ve kadınlar topluluğu. Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalan sayarsınız?
14 O insanı çömlek gibi, vurulduğunda çınlayan, kupkuru bir çamurdan yarattı.
15 Cinleri de dumansız, saf alevden yarattı.
16 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin, hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
17 O, mevsimlere göre yer değiştiren, doğu noktalarının da batı noktalarının da Rabbidir O.
18 Artık siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
19 Suyu acı ve tatlı iki denizi, birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
20 Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.
21 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
22 Tatlı ve tuzlu suyu olan bu iki denizden de, inci ve mercanlar çıkar.
23 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
24 Denizlerde dağlar gibi yüzüp giden, kocaman gemiler de, O'nun kanun ve emriyle yüzmektedirler.
25 Peki öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
26 Göklerde ve yerde var olan, yok olmaya mahkumdur.
27 Ancak büyüklük, ihtiyaçsızlık ve ikram sahibi olan Allah, daima baki kalacaktır.
28 Buna rağmen siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
29 Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'na el açar ve O'ndan isterler. O Allah her an ve her zaman ayrı bir işi yaratmakta ve devam ettirmektedir, yani günah, sevap, hastalık, şifa, yükseltme, alçaltma, zengin, fakir, bahar ve yaz, güz ve kış O'nun işlerinin birer tecellisidirler.
30 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalan sayabilirsiniz?
31 Yeryüzünde vahye muhatap olan insan, cin, erkek ve kadın toplulukları, kıyamet gününde sizinle meşgul olup gerekeni yapacağız.
32 Bu durumda siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
33 Ey insanlar ve cinler topluluğu! Ölümden ve Allah'ın azabından kurtulmak için, göklerin ve yeryüzünün çevresini aşıp gitmeye gücünüz yeterse, geçin kaçın bakalım. Ama geçip kaçamazsınız, O sizi her yönden kuşatmıştır, O'nun hükmünden kurtulamazsınız, böyle bir güç ve kuvvet size verilmemiştir.
34 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimet ve kudretinden, hangisini yalanlayabilirsiniz?
35 Ey insanlar ve cinler topluluğu! Bu dünyada ölümden ve Allah'ın göndereceği azaptan kurtulmanız mümkün olmadığı gibi, öteki alemde de kaçıp kurtulmak mümkün olmayacak. Çünkü üzerinize kızgın ateş alevi ve erimiş bakır madeni veya bunaltıcı bir duman salıverilir de, kurtulup kaçamazsınız ve hiçbir yardım da göremezsiniz.
36 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
37 Ve kıyamet günü gök parça parça olup, yanık yağ gibi veya taze tabaklanmış kırmızı deri gibi veya zeytinyağı tortuları gibi kızıllaştığı zaman,
38 öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
39 O korkunç günde insan ve cinlerin günahkarlarından hiç birine günahı sorulmaz, hepsi yüzlerindeki alametlerinden tanınırlar.
40 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalan sayabilirsiniz?
41 Kıyamet günü suçlular, üzerlerindeki görünen alametleriyle tanınırlar. Melekler onları perçemlerinden ve ayaklarından yakalayıp cehenneme atarlar.
42 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
43 İşte bu, suçlu günahkarların yalanladığı cehennemdir.
44 Onlar cehennemle, içecekleri kaynar suyun arasında dolanıp dururlar.
45 Artık siz ey iki topluluk! Rabbinizin nimetlerinden ve kudretinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
46 Hesap vermek için, Rabbinizin huzurunda durmaktan korkan kula, iki cennet vardır.
47 Artık siz ey iki topluluk! Rabbinizin nimetlerinden hangi birisini yalanlayabilirsiniz?
48 Bu iki cennette, türlü türlü ağaçlarla doludur.
49 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?
50 O iki cennette de, akıp duran iki pınar vardır.
51 Artık siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
52 O iki cennetin ikisinde de, her türlü meyveden çift çift vardır.
53 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
54 Hepsi de astarları atlastan döşemelere yaslanarak, hayat sürecekler ve her iki cennetin meyveleri de kolayca toplanacak şekilde, cennetliklerin ellerinin yetişeceği yerde bulunacak.
55 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
56 O cennetlerde gözlerini eşlerinden ayırmayan ve eşlerinden önce kendilerine ne insan, ne cin dokunmamış eşler vardır.
57 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
58 O eşler, sanki yakut ve mercan gibidirler.
59 Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalan sayabilirsiniz?
60 İyiliğin karşılığı, iyilikten başka birşey olabilir mi?
61 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalan sayabilirsiniz?
62 Bu iki cennetten başka, iki cennet daha var.
63 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalan sayabilirsiniz?
64 Bu iki cennetin ikisi de yemyeşildir.
65 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bu nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
66 Bu iki cennetin ikisinde de, iki pınar fışkırıp akar.
67 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangi birini yalanlayabilirsiniz?
68 O iki cennetin ikisinde de, çeşit çeşit meyveler, hurmalar ve narlar olacak.
69 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalanlayabilir, inkâr edebilirsiniz?
70 O cennetlerde huyları güzel, yüzleri güzel, hayırlı kadınlar vardır.
71 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimetlerini, yalan sayabilirsiniz?
72 Çadırlarına kapanmış, gözlerini yalnızca kocalarına çevirmiş huriler vardır.
73 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini inkâr edebilirsiniz?
74 Daha önce ne bir insanın, ne de bir cinnin dokunmadığı eşler.
75 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalanlayabilirsiniz?
76 Onlar böyle bir cennette, yeşil ipeklilerle döşenmiş yastıklara ve güzelim döşemelere yaslanarak, uzanarak hayat sürecekler.
77 O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr eder, yalanlayabilirsiniz?
78 Büyüklük, ululuk, saygınlık, cömertlik ve iyilik sahibi olan Rabbinin ismi, çok mübarek ve çok şereflidir.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
اَلرَّحْمٰنُۙ 1
عَلَّمَ الْقُرْاٰنَۜ 2
خَلَقَ الْاِنْسَانَۙ 3
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ 4
اَلشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۖ 5
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ 6
وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَۙ 7
اَلَّا تَطْغَوْا فِي الْم۪يزَانِ 8
وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ 9
وَالْاَرْضَ وَضَعَهَا لِلْاَنَامِۙ 10
ف۪يهَا فَاكِهَةٌۖ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْاَكْمَامِ 11
وَالْحَبُّ ذُوالْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُۚ 12
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 13
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ 14
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ 15
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 16
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ 17
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 18
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِۙ 19
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِۚ 20
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 21
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ۬ وَالْمَرْجَانُۚ 22
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 23
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَاٰتُ فِي الْبَحْرِ كَالْاَعْلَامِۚ 24
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟ 25
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍۚ 26
وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ 27
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 28
يَسْـَٔلُهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ ف۪ي شَأْنٍۚ 29
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 30
سَنَفْرُغُ لَكُمْ اَيُّهَ الثَّقَلَانِۚ 31
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 32
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اِنِ اسْتَطَعْتُمْ اَنْ تَنْفُذُوا مِنْ اَقْطَارِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ فَانْفُذُواۜ لَا تَنْفُذُونَ اِلَّا بِسُلْطَانٍۚ 33
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 34
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِۚ 35
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 36
فَاِذَا انْشَقَّتِ السَّمَٓاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِۚ 37
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 38
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْـَٔلُ عَنْ ذَنْبِه۪ٓ اِنْسٌ وَلَا جَٓانٌّۚ 39
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 40
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِس۪يمٰيهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاص۪ي وَالْاَقْدَامِۚ 41
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 42
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَۢ 43
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَم۪يمٍ اٰنٍۚ 44
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟ 45
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ جَنَّتَانِۚ 46
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ 47
ذَوَاتَٓا اَفْنَانٍۚ 48
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 49
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِۚ 50
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 51
ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ 52
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 53
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى فُرُشٍ بَطَٓائِنُهَا مِنْ اِسْتَبْرَقٍۜ وَجَنَا الْجَنَّتَيْنِ دَانٍۚ 54
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 55
ف۪يهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِۙ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ 56
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 57
كَاَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُۚ 58
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 59
هَلْ جَزَٓاءُ الْاِحْسَانِ اِلَّا الْاِحْسَانُۚ 60
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 61
وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِۚ 62
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ 63
مُدْهَٓامَّتَانِۚ 64
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 65
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِۚ 66
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 67
ف۪يهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌۚ 68
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 69
ف۪يهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌۚ 70
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 71
حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِۚ 72
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 73
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ 74
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ 75
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍۚ 76
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ 77
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ 78
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
اَلرَّحْمٰنُۙ
Yeryüzünde yarattıklarının hepsine, şefkatle acıyarak muamele eden Allah,
1
عَلَّمَ الْقُرْاٰنَۜ
bu Kur'ân'ı insanlara öğretti.
2
خَلَقَ الْاِنْسَانَۙ
İnsanı yarattı.
3
عَلَّمَهُ الْبَيَانَ
Diğer yaratıklardan farklı olsunlar diye, insanlara düşünmeyi ve konuşmayı da öğretti.
4
اَلشَّمْسُ وَالْقَمَرُ بِحُسْبَانٍۖ
Güneş ve ay, O'nun buyruğu doğrultusunda, kendileri için belirlenen yörüngelerinde, belli hesaplara göre akıp giderler.
5
وَالنَّجْمُ وَالشَّجَرُ يَسْجُدَانِ
Yıldızlar veya gövdesiz bitki çeşitleri ve gövdeli ağaçlar, O Allah'a secde ederler, yani, O'nun koyduğu kanun ve sistem içerisinde hayatlarını sürdürürler, O'nun sınırı dışına çıkamazlar.
6
وَالسَّمَٓاءَ رَفَعَهَا وَوَضَعَ الْم۪يزَانَۙ
Gökleri yüceltip, yükseklere kaldıran da O'dur. Her türlü denge ve düzeni, ölçü ve tartıyı da ortaya koyan yine O'dur
7
اَلَّا تَطْغَوْا فِي الْم۪يزَانِ
ki, siz ey insanlar! Doğruluk ve haklılık ölçüsünden şaşmayasınız.
8
وَاَق۪يمُوا الْوَزْنَ بِالْقِسْطِ وَلَا تُخْسِرُوا الْم۪يزَانَ
Öyleyse yaptığınız herşeyi adaletle tartın ve hiç bir ölçüyü eksik tutmayın.
9
وَالْاَرْضَ وَضَعَهَا لِلْاَنَامِۙ
Allah yeryüzünü, bütün canlı varlıklar için genişletip yaymıştır.
10
ف۪يهَا فَاكِهَةٌۖ وَالنَّخْلُ ذَاتُ الْاَكْمَامِ
Üzerinde meyveler ve salkım salkım hurma ağaçlarıyla
11
وَالْحَبُّ ذُوالْعَصْفِ وَالرَّيْحَانُۚ
ve yapraklı, kabuklu taneler ve hoş kokulu bitkileriyle.
12
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse ey insan ve cinler topluluğu! Veya erkekler ve kadınlar topluluğu. Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalan sayarsınız?
13
خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ
O insanı çömlek gibi, vurulduğunda çınlayan, kupkuru bir çamurdan yarattı.
14
وَخَلَقَ الْجَٓانَّ مِنْ مَارِجٍ مِنْ نَارٍۚ
Cinleri de dumansız, saf alevden yarattı.
15
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin, hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
16
رَبُّ الْمَشْرِقَيْنِ وَرَبُّ الْمَغْرِبَيْنِۚ
O, mevsimlere göre yer değiştiren, doğu noktalarının da batı noktalarının da Rabbidir O.
17
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Artık siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
18
مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِۙ
Suyu acı ve tatlı iki denizi, birbirine kavuşmak üzere salıvermiştir.
19
بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَا يَبْغِيَانِۚ
Aralarında bir engel vardır, birbirine geçip karışmıyorlar.
20
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
21
يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ۬ وَالْمَرْجَانُۚ
Tatlı ve tuzlu suyu olan bu iki denizden de, inci ve mercanlar çıkar.
22
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
23
وَلَهُ الْجَوَارِ الْمُنْشَاٰتُ فِي الْبَحْرِ كَالْاَعْلَامِۚ
Denizlerde dağlar gibi yüzüp giden, kocaman gemiler de, O'nun kanun ve emriyle yüzmektedirler.
24
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟
Peki öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
25
كُلُّ مَنْ عَلَيْهَا فَانٍۚ
Göklerde ve yerde var olan, yok olmaya mahkumdur.
26
وَيَبْقٰى وَجْهُ رَبِّكَ ذُوالْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِۚ
Ancak büyüklük, ihtiyaçsızlık ve ikram sahibi olan Allah, daima baki kalacaktır.
27
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Buna rağmen siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
28
يَسْـَٔلُهُ مَنْ فِي السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِۜ كُلَّ يَوْمٍ هُوَ ف۪ي شَأْنٍۚ
Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi O'na el açar ve O'ndan isterler. O Allah her an ve her zaman ayrı bir işi yaratmakta ve devam ettirmektedir, yani günah, sevap, hastalık, şifa, yükseltme, alçaltma, zengin, fakir, bahar ve yaz, güz ve kış O'nun işlerinin birer tecellisidirler.
29
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalan sayabilirsiniz?
30
سَنَفْرُغُ لَكُمْ اَيُّهَ الثَّقَلَانِۚ
Yeryüzünde vahye muhatap olan insan, cin, erkek ve kadın toplulukları, kıyamet gününde sizinle meşgul olup gerekeni yapacağız.
31
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Bu durumda siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
32
يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالْاِنْسِ اِنِ اسْتَطَعْتُمْ اَنْ تَنْفُذُوا مِنْ اَقْطَارِ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ فَانْفُذُواۜ لَا تَنْفُذُونَ اِلَّا بِسُلْطَانٍۚ
Ey insanlar ve cinler topluluğu! Ölümden ve Allah'ın azabından kurtulmak için, göklerin ve yeryüzünün çevresini aşıp gitmeye gücünüz yeterse, geçin kaçın bakalım. Ama geçip kaçamazsınız, O sizi her yönden kuşatmıştır, O'nun hükmünden kurtulamazsınız, böyle bir güç ve kuvvet size verilmemiştir.
33
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimet ve kudretinden, hangisini yalanlayabilirsiniz?
34
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَنُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِۚ
Ey insanlar ve cinler topluluğu! Bu dünyada ölümden ve Allah'ın göndereceği azaptan kurtulmanız mümkün olmadığı gibi, öteki alemde de kaçıp kurtulmak mümkün olmayacak. Çünkü üzerinize kızgın ateş alevi ve erimiş bakır madeni veya bunaltıcı bir duman salıverilir de, kurtulup kaçamazsınız ve hiçbir yardım da göremezsiniz.
35
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
36
فَاِذَا انْشَقَّتِ السَّمَٓاءُ فَكَانَتْ وَرْدَةً كَالدِّهَانِۚ
Ve kıyamet günü gök parça parça olup, yanık yağ gibi veya taze tabaklanmış kırmızı deri gibi veya zeytinyağı tortuları gibi kızıllaştığı zaman,
37
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
38
فَيَوْمَئِذٍ لَا يُسْـَٔلُ عَنْ ذَنْبِه۪ٓ اِنْسٌ وَلَا جَٓانٌّۚ
O korkunç günde insan ve cinlerin günahkarlarından hiç birine günahı sorulmaz, hepsi yüzlerindeki alametlerinden tanınırlar.
39
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini yalan sayabilirsiniz?
40
يُعْرَفُ الْمُجْرِمُونَ بِس۪يمٰيهُمْ فَيُؤْخَذُ بِالنَّوَاص۪ي وَالْاَقْدَامِۚ
Kıyamet günü suçlular, üzerlerindeki görünen alametleriyle tanınırlar. Melekler onları perçemlerinden ve ayaklarından yakalayıp cehenneme atarlar.
41
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
42
هٰذِه۪ جَهَنَّمُ الَّت۪ي يُكَذِّبُ بِهَا الْمُجْرِمُونَۢ
İşte bu, suçlu günahkarların yalanladığı cehennemdir.
43
يَطُوفُونَ بَيْنَهَا وَبَيْنَ حَم۪يمٍ اٰنٍۚ
Onlar cehennemle, içecekleri kaynar suyun arasında dolanıp dururlar.
44
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ۟
Artık siz ey iki topluluk! Rabbinizin nimetlerinden ve kudretinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
45
وَلِمَنْ خَافَ مَقَامَ رَبِّه۪ جَنَّتَانِۚ
Hesap vermek için, Rabbinizin huzurunda durmaktan korkan kula, iki cennet vardır.
46
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ
Artık siz ey iki topluluk! Rabbinizin nimetlerinden hangi birisini yalanlayabilirsiniz?
47
ذَوَاتَٓا اَفْنَانٍۚ
Bu iki cennette, türlü türlü ağaçlarla doludur.
48
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimetini yalanlıyorsunuz?
49
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ تَجْرِيَانِۚ
O iki cennette de, akıp duran iki pınar vardır.
50
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Artık siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimetlerini yalan sayabilirsiniz?
51
ف۪يهِمَا مِنْ كُلِّ فَاكِهَةٍ زَوْجَانِۚ
O iki cennetin ikisinde de, her türlü meyveden çift çift vardır.
52
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr edebilirsiniz?
53
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى فُرُشٍ بَطَٓائِنُهَا مِنْ اِسْتَبْرَقٍۜ وَجَنَا الْجَنَّتَيْنِ دَانٍۚ
Hepsi de astarları atlastan döşemelere yaslanarak, hayat sürecekler ve her iki cennetin meyveleri de kolayca toplanacak şekilde, cennetliklerin ellerinin yetişeceği yerde bulunacak.
54
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalanlayabilirsiniz?
55
ف۪يهِنَّ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِۙ لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ
O cennetlerde gözlerini eşlerinden ayırmayan ve eşlerinden önce kendilerine ne insan, ne cin dokunmamış eşler vardır.
56
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
57
كَاَنَّهُنَّ الْيَاقُوتُ وَالْمَرْجَانُۚ
O eşler, sanki yakut ve mercan gibidirler.
58
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Öyleyse siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalan sayabilirsiniz?
59
هَلْ جَزَٓاءُ الْاِحْسَانِ اِلَّا الْاِحْسَانُۚ
İyiliğin karşılığı, iyilikten başka birşey olabilir mi?
60
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalan sayabilirsiniz?
61
وَمِنْ دُونِهِمَا جَنَّتَانِۚ
Bu iki cennetten başka, iki cennet daha var.
62
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۙ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalan sayabilirsiniz?
63
مُدْهَٓامَّتَانِۚ
Bu iki cennetin ikisi de yemyeşildir.
64
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bu nimetlerinden hangisini yalan sayabilirsiniz?
65
ف۪يهِمَا عَيْنَانِ نَضَّاخَتَانِۚ
Bu iki cennetin ikisinde de, iki pınar fışkırıp akar.
66
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangi birini yalanlayabilirsiniz?
67
ف۪يهِمَا فَاكِهَةٌ وَنَخْلٌ وَرُمَّانٌۚ
O iki cennetin ikisinde de, çeşit çeşit meyveler, hurmalar ve narlar olacak.
68
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalanlayabilir, inkâr edebilirsiniz?
69
ف۪يهِنَّ خَيْرَاتٌ حِسَانٌۚ
O cennetlerde huyları güzel, yüzleri güzel, hayırlı kadınlar vardır.
70
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimetlerini, yalan sayabilirsiniz?
71
حُورٌ مَقْصُورَاتٌ فِي الْخِيَامِۚ
Çadırlarına kapanmış, gözlerini yalnızca kocalarına çevirmiş huriler vardır.
72
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini inkâr edebilirsiniz?
73
لَمْ يَطْمِثْهُنَّ اِنْسٌ قَبْلَهُمْ وَلَا جَٓانٌّۚ
Daha önce ne bir insanın, ne de bir cinnin dokunmadığı eşler.
74
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِۚ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin bunca nimetlerinden, hangisini yalanlayabilirsiniz?
75
مُتَّكِـ۪ٔينَ عَلٰى رَفْرَفٍ خُضْرٍ وَعَبْقَرِيٍّ حِسَانٍۚ
Onlar böyle bir cennette, yeşil ipeklilerle döşenmiş yastıklara ve güzelim döşemelere yaslanarak, uzanarak hayat sürecekler.
76
فَبِاَيِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
O halde siz ey iki topluluk! Rabbinizin hangi nimet ve kudretini inkâr eder, yalanlayabilirsiniz?
77
تَبَارَكَ اسْمُ رَبِّكَ ذِي الْجَلَالِ وَالْاِكْرَامِ
Büyüklük, ululuk, saygınlık, cömertlik ve iyilik sahibi olan Rabbinin ismi, çok mübarek ve çok şereflidir.
78

Sureler

Mealler