|
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla |
|
|
عَمَّ يَتَسَٓاءَلُونَۚ Birbirlerine neyi soruyorlar? [707] |
1 |
|
عَنِ النَّبَأِ الْعَظ۪يمِۙ (2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi mi? |
2 |
|
اَلَّذ۪ي هُمْ ف۪يهِ مُخْتَلِفُونَۜ (2-3) Üzerinde anlaşmazlığa düştükleri büyük haberi mi? |
3 |
|
كَلَّا سَيَعْلَمُونَۙ (4-5) Hayır! İleride anlayacaklardır. Yine hayır! İleride anlayacaklardır. |
4 |
|
ثُمَّ كَلَّا سَيَعْلَمُونَ (4-5) Hayır! İleride anlayacaklardır. Yine hayır! İleride anlayacaklardır. |
5 |
|
اَلَمْ نَجْعَلِ الْاَرْضَ مِهَاداًۙ (6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? [708] |
6 |
|
وَالْجِبَالَ اَوْتَاداًۖ (6-7) Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı? [708] |
7 |
|
وَخَلَقْنَاكُمْ اَزْوَاجاًۙ Sizi çifter çifter yaratmadık mı? |
8 |
|
وَجَعَلْنَا نَوْمَكُمْ سُبَاتاًۙ Uykunuzu dinlenme vasıtası yapmadık mı? |
9 |
|
وَجَعَلْنَا الَّيْلَ لِبَاساًۙ Geceyi örtü gibi yapmadık mı? |
10 |
|
وَجَعَلْنَا النَّهَارَ مَعَاشاًۖ Gündüzünüzü, geçiminizi sağlama vakti yapmadık mı? |
11 |
|
وَبَنَيْنَا فَوْقَـكُمْ سَبْعاً شِدَاداًۙ Üzerinize sağlam yedi göğü yaratmadık mı? |
12 |
|
وَجَعَلْنَا سِرَاجاً وَهَّاجاًۖ Güneşi ışık ve enerji kaynağı olarak yaratmadık mı? |
13 |
|
وَاَنْزَلْنَا مِنَ الْمُعْصِرَاتِ مَٓاءً ثَجَّاجاًۙ (14-16) Yağmurla taneleri ve bitkileri bitirmek ve sık ağaçlı bahçeler oluşturmak için, yoğunlaşmış bulutlardan bolca yağan yağmur yağdırmadık mı? |
14 |
|
لِنُخْرِجَ بِه۪ حَباًّ وَنَبَاتاًۙ (14-16) Yağmurla taneleri ve bitkileri bitirmek ve sık ağaçlı bahçeler oluşturmak için, yoğunlaşmış bulutlardan bolca yağan yağmur yağdırmadık mı? |
15 |
|
وَجَنَّاتٍ اَلْفَافاًۜ (14-16) Yağmurla taneleri ve bitkileri bitirmek ve sık ağaçlı bahçeler oluşturmak için, yoğunlaşmış bulutlardan bolca yağan yağmur yağdırmadık mı? |
16 |
|
اِنَّ يَوْمَ الْفَصْلِ كَانَ م۪يقَاتاًۙ Şüphesiz, hüküm gününün vakti belirlenmiştir. |
17 |
|
يَوْمَ يُنْفَخُ فِي الصُّورِ فَتَأْتُونَ اَفْوَاجاًۙ Sûr'a üfürüldüğü gün hepiniz bölük bölük gelirsiniz. [709] |
18 |
|
وَفُتِحَتِ السَّمَٓاءُ فَـكَانَتْ اَبْوَاباًۙ Gökyüzü açılır ve orada pek çok kapılar oluşur. |
19 |
|
وَسُيِّرَتِ الْجِبَالُ فَـكَانَتْ سَرَاباًۜ Dağlar yürütülür, serap haline gelir. |
20 |
|
اِنَّ جَهَنَّمَ كَانَتْ مِرْصَاداًۙ (21-22) Azgınların barınağı olacak Cehennem, pusuda beklemektedir. [710] |
21 |
|
لِلطَّاغ۪ينَ مَاٰباًۙ (21-22) Azgınların barınağı olacak Cehennem, pusuda beklemektedir. [710] |
22 |
|
لَابِث۪ينَ ف۪يهَٓا اَحْقَاباًۚ Azgınlar, çağlar boyu orada kalırlar. |
23 |
|
لَا يَذُوقُونَ ف۪يهَا بَرْداً وَلَا شَرَاباًۙ (24-28) Yaptıklarına uygun bir karşılık olarak orada ne bir serinlik, ne de bir soğuk içecek bulacaklar. Ancak kaynar su ve irin içecekler. Çünkü onlar, hesap gününü hiç beklemiyorlardı. Âyetlerimizi şiddetle yalanlamışlardı. |
24 |
|
اِلَّا حَم۪يماً وَغَسَّاقاًۙ (24-28) Yaptıklarına uygun bir karşılık olarak orada ne bir serinlik, ne de bir soğuk içecek bulacaklar. Ancak kaynar su ve irin içecekler. Çünkü onlar, hesap gününü hiç beklemiyorlardı. Âyetlerimizi şiddetle yalanlamışlardı. |
25 |
|
جَزَٓاءً وِفَاقاً (24-28) Yaptıklarına uygun bir karşılık olarak orada ne bir serinlik, ne de bir soğuk içecek bulacaklar. Ancak kaynar su ve irin içecekler. Çünkü onlar, hesap gününü hiç beklemiyorlardı. Âyetlerimizi şiddetle yalanlamışlardı. |
26 |
|
اِنَّهُمْ كَانُوا لَا يَرْجُونَ حِسَاباًۙ (24-28) Yaptıklarına uygun bir karşılık olarak orada ne bir serinlik, ne de bir soğuk içecek bulacaklar. Ancak kaynar su ve irin içecekler. Çünkü onlar, hesap gününü hiç beklemiyorlardı. Âyetlerimizi şiddetle yalanlamışlardı. |
27 |
|
وَكَذَّبُوا بِاٰيَاتِنَا كِذَّاباًۜ (24-28) Yaptıklarına uygun bir karşılık olarak orada ne bir serinlik, ne de bir soğuk içecek bulacaklar. Ancak kaynar su ve irin içecekler. Çünkü onlar, hesap gününü hiç beklemiyorlardı. Âyetlerimizi şiddetle yalanlamışlardı. |
28 |
|
وَكُلَّ شَيْءٍ اَحْصَيْنَاهُ كِتَاباً Oysa biz, her şeyi en ince detayına kadar kaydetmişizdir. |
29 |
|
فَذُوقُوا فَلَنْ نَز۪يدَكُمْ اِلَّا عَذَاباً۟ Onlara, “Azabı tadınız. Size azabımızı arttırmaktan başka bir şey yapmayacağız” denir. |
30 |
|
اِنَّ لِلْمُتَّق۪ينَ مَفَازاًۙ (31-34) Allah'a saygı duyanlar için umdukları yer, muhteşem bahçeler ve bağlar, müthiş uyumlu harika eşler ve dolup taşan kadehler vardır. [711] |
31 |
|
حَدَٓائِقَ وَاَعْنَاباًۙ (31-34) Allah'a saygı duyanlar için umdukları yer, muhteşem bahçeler ve bağlar, müthiş uyumlu harika eşler ve dolup taşan kadehler vardır. [711] |
32 |
|
وَكَوَاعِبَ اَتْرَاباًۙ (31-34) Allah'a saygı duyanlar için umdukları yer, muhteşem bahçeler ve bağlar, müthiş uyumlu harika eşler ve dolup taşan kadehler vardır. [711] |
33 |
|
وَكَأْساً دِهَاقاًۜ (31-34) Allah'a saygı duyanlar için umdukları yer, muhteşem bahçeler ve bağlar, müthiş uyumlu harika eşler ve dolup taşan kadehler vardır. [711] |
34 |
|
لَا يَسْمَعُونَ ف۪يهَا لَغْواً وَلَا كِذَّاباًۚ (35-36) Orada, ne boş söz ne de yalan duyacaklar. Bütün bunlar, Rabbinin katından hesaplarının karşılığı verilenlerdir. |
35 |
|
جَزَٓاءً مِنْ رَبِّكَ عَطَٓاءً حِسَاباًۙ (35-36) Orada, ne boş söz ne de yalan duyacaklar. Bütün bunlar, Rabbinin katından hesaplarının karşılığı verilenlerdir. |
36 |
|
رَبِّ السَّمٰوَاتِ وَالْاَرْضِ وَمَا بَيْنَهُمَاۙ الرَّحْمٰنِ لَا يَمْلِكُونَ مِنْهُ خِطَاباًۙ O, göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunanların Rabbi'dir. O, rahmetin kaynağıdır. O gün insanlar, O'na karşı konuşmaya yetkili değillerdir. |
37 |
|
يَوْمَ يَقُومُ الرُّوحُ وَالْمَلٰٓئِكَةُ صَفاًّۜ لَا يَتَكَلَّمُونَ اِلَّا مَنْ اَذِنَ لَهُ الرَّحْمٰنُ وَقَالَ صَوَاباً Rûh ve melekler saf saf olup durduğu gün, Rahmân'ın izin verdiklerinden başkası konuşamaz, konuşan da doğruyu söyler. |
38 |
|
ذٰلِكَ الْيَوْمُ الْحَقُّۚ فَمَنْ شَٓاءَ اتَّخَذَ اِلٰى رَبِّه۪ مَاٰباً İşte o, kesin olarak gelecek olan gündür. O halde dileyen, Rabbine varan bir yol tutsun. |
39 |
|
اِنَّٓا اَنْذَرْنَاكُمْ عَذَاباً قَر۪يباًۚ يَوْمَ يَنْظُرُ الْمَرْءُ مَا قَدَّمَتْ يَدَاهُ وَيَقُولُ الْـكَافِرُ يَا لَيْتَن۪ي كُنْتُ تُرَاباً Biz, yakın bir azap ile sizi uyardık. O gün kişi önceden yaptıklarına bakacak ve kâfir, “Keşke toprak olsaydım!” diyecektir. [712] |
40 |