Nahl Suresi 46. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Nahl Suresi 128 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 70. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 267 sayfa numarasında yer almaktadır.
اَوْ يَأْخُذَهُمْ ف۪ي تَقَلُّبِهِمْ فَمَا هُمْ بِمُعْجِز۪ينَۙ
Sureler
Mushaf
Sayfa 267
Sayfa 267
İlgili Sure
Nahl Suresi
Nahl Suresi
Önceki
Nahl Suresi 45. Ayet
Nahl Suresi 45. Ayet
Sonraki
Nahl Suresi 47. Ayet
Nahl Suresi 47. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Yahut O'nu aciz bırakamayacaklarına göre, dönüp dolaşırlarken, tutup onları helak etmeyeceğinden. |
Abdullah Parlıyan | Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir. |
Adem Uğur | Yahut onları dönüp dolaşırlarken aniden yakalamayacağından (emin mi oldular)? Onlar (Allâh'ı) âciz bırakamazlar! |
Ahmed Hulusi | Yahut onlar, servet, kudret ve ticaret sahibi olarak refah içinde ülke ülke dolaşırlarken, Allah’ın kendilerini yakalayamayacağından, cezalandırmayacağından emin mi oldular? Onlar Allah’ı âciz bırakacak, koyduğu kanunların dışına çıkacak, yakayı kurtaracak değildirler. |
Ahmet Tekin | Yahut dönüp dolaşmaları esnasında kendilerini yakalamasından. Ki onlar (Allah'ı) aciz bırakacak değildirler. |
Ahmet Varol | Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken, onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah'ı) aciz bırakacak değildirler. |
Ali Bulaç | Yahud gezip dolaşırlarken (Allah’ın azabı) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üstelik onlar, azabı engelleyiciler de değillerdir. |
Ali Fikri Yavuz | Yahut, çalımlı çalımlı dolaşırlarken Allah’ın kendilerini kıskıvrak yakalayıvermesinden? –Allah’ın bunları yapmasına asla mani olabilecek değillerdir. |
Ali Ünal | (45-46) Tuzak kuranlar, Allah'ın kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden veya onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar Allah'ı âciz bırakacak değillerdir. |
Bayraktar Bayraklı | (46-47) Veya hareket halindelerken (ki Allah'i aciz birakamazlar) ya da yok olmak endisesindeyken onlara azabin gelmesinden guvende midirler? Dogrusu Rabbin sefkatlidir, merhametlidir. |
Bekir Sadak | (46-47) Veya dönüp dolaşırlarken, kendilerini (ilâhî azabın) yakalayıvermesinden —ki (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir— veya korku ve endişe üzere eksile eksile bir durumda bulunurlarken, kendilerini tutuvermesinden emniyette midirler ? Şüphesiz ki Rabbiniz çok şefkatli, çok merhametlidir. |
Celal Yıldırım | Yahut dönüp dolaşırlarken (azabın) kendilerini yakalamasına karşı (emin mi oldular)? Onlar, Allah'ı âciz bırakacak değillerdir. |
Cemal Külünkoğlu | Yahut onlar dönüp dolaşırken Allah’ın kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Onlar, Allah’ı âciz bırakacak değillerdir. |
Diyanet İşleri | (46-47) Veya hareket halindelerken -ki Allah'ı aciz bırakamazlar- ya da yok olmak endişesindeyken onlara azabın gelmesinden güvende midirler? Doğrusu Rabbin şefkatlidir, merhametlidir. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | (45-46) Kötülük tuzakları kuranlar, Allah'ın, kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden veya onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir. |
Diyanet Vakfı | Yahut (yataklarında) dönüp dururlarken kendilerini yakalamayacağından..? Onlar kurtulamazlar. |
Edip Yüksel | Yahut (rızık için) dolaşıp dururlarken (Allah'ın azabının) kendilerini yakalayıvermesinden emin mi oldular? Üstelik onlar, azabı engelleyici de değillerdir. |
Elmalılı ( Sade ) | Ya da dönüp dolaşırlarken kendilerini yakalayamayacağından? Onlar Allah'ı aciz bırakacak değillerdir. |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | veya dönüp dolaşırken kendilerini yakalayıvermesinden, ki onlar âciz bırakacak değillerdir |
Elmalılı Hamdi Yazır | Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken (tekallübihim), onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar [bu konuda Tanrı'yı] aciz bırakacak değildirler. |
Gültekin Onan | Yahut onlar dönüp dolaşırlarken Allah'ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah'ı) âciz bırakacak değillerdir. |
Harun Yıldırım | Yahud onlar dönüb dolaşırlarken (Allahın) kendilerini yakalayıvermesinden (bir eman mı aldılar) ki onlar (hiç bir suretle Allâhı) aaciz bırakıcı değildirler. |
Hasan Basri Çantay | Veya dönüp dolaşırlarken (azâbın) kendilerini yakalayıvermesinden (mi emin oldular)? Hâlbuki onlar, (Allah’ı) âciz bırakıcı kimseler değillerdir. |
Hayrat Neşriyat | Yahut onlar dönüp dolaşırken kendilerini yakalamasından mı? Allah'ı aciz bırakacak değillerdir. |
İbni Kesir | Veya bir dönüşüm içinde (normal yaşantı anında) oldukları bir sırada (yakaladığında), bu durumda onların Allah'ı engelleyecek güçleri var mı? |
İlyas Yorulmaz | Ya da onlar, (normal hayatlarında) dönüp dolaşırlarken onları (azabın) yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda asla Allah'ı) aciz bırakacaklar değillerdir. |
İnsan Dergisi | Ya da refah ve zenginlikle şımarmış bir hâlde gezip dolaşırlarken, onları ansızın yakalayıp helâk etmeyeceğinden —ki buna asla engel olamazlar— nasıl emin olabiliyorlar? |
Kadri Çelik | Yahut dönüp dururken hiçbir şekilde engel olamayacakları (bir azapla O'nun) kendilerini (apansız) yakalamayacağına, |
Mahmut Kısa | Yahut onu âciz bırakamayacaklarına göre dönüp dolaşırlarken tutup onları helâk etmeyeceğinden. |
Muhammed Esed | Veya (gündelik telaşeyle) dolaşıp dururken, kendilerine asla savuşturamayacakları bir (belanın) yakalamayacağından? |
Mustafa İslamoğlu | Veya onları dönüp dolaşırlarken yakalayıvermesinden (emin mi oldular?) Halbuki, onlar (Hak Teâlâ'yı) aciz bırakıcılar değildirler. |
Ömer Nasuhi Bilmen | Yahut onlar dönüp dolaşırlarken kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Onlar âciz bırakacak değillerdir. |
Ömer Öngüt | Veya Onlar, dolaşıp dururlarken, kaçamayacakları bir azabın kendilerine gelmesinden güvende midirler? |
Şaban Piriş | Yahut gezip dolaşırlarken kendilerini yakalamasından? Onlar buna engel olacak değillerdir. |
Sadık Türkmen | Ya da ilahi azabın gezilerinden biri sırasında kendilerini yakalamayacağından emin midirler? Onların Allah'ın yapacağını engellemeleri sözkonusu değildir. |
Seyyid Kutub | (45-46) Şer planları hazırlayanlar, emin mi oldular: Allah’ın kendilerini yerin dibine geçirmesinden yahut hiç ummadıkları bir yerden azabın gelmesinden, yahut gezip dolaşırlarken Allah’ın kendilerini kıskıvrak yakalamasından? Çünkü onlar, kaçıp kurtulacak durumda değildirler. |
Suat Yıldırım | Yahut dönüp dolaşırlarken onun, kendilerini yakalamayacağından (emin midirler)? Kendileri buna engel olacak değillerdir! |
Süleyman Ateş | Ya da onlar, dönüp dolaşmaktalarken, onları yakalayıvermesinden (mi emindirler?) Ki onlar (bu konuda Allah'ı) aciz bırakacak değildirler. |
Süleymaniye Vakfı | Yahut dönüp dolaşırken Allah’ın onları yakalamasına karşı güvenceleri mi var? Onlar, Allah’ı çaresiz bırakamazlar. |
Tefhim-ul Kuran | Yahut onlar dolaşıp dururlarken, asla kaçamayacakları bir azabın kendilerini yakalayıvermesinden mi emin oldular? |
Ümit Şimşek | Yahut dönüp dolaşmaları sırasında kendilerini yakalamayacağından... Onlar buna engel de olamazlar. |
Yaşar Nuri Öztürk | Ya da dönüp-dolaşırlarken onları yakalamayacağından (mı emindirler?) Ki onlar (Bizi) aciz bırakacak değildirler. |
Sureler
Sayfa 267
Mushaf
Mushaf
Nahl Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
Nahl Suresi 45. Ayet
Önceki
Önceki
Nahl Suresi 47. Ayet
Sonraki
Sonraki