Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 17
106. Biz bir âyetten her neyi nesh eder veya unutturursak ondan daha hayırlısını veya onun mislini getiririz. Bilmez misin ki Allah Teâlâ şüphe yok her şeye kemaliyle kâdirdir.
107. Bilmez misin ki göklerin ve yerin mülkü muhakkak Allah'ındır. Ve sizler için Allah Teâlâ'dan başka ne bir velî ve ne de bir yardımcı vardır.
108. Yoksa evvelce Mûsa'ya sorulduğu gibi siz de peygamberinizi sorguya mı çekmek istersiniz? Her kim imânını küfr ile değiştirirse şüphe yok ki, yolun doğrusundan sapıtmış olur.
109. Ehl-i kitaptan birçokları kendilerine hak tebeyyün ettikten sonra nefislerindeki hasetten dolayı sizi imânınızdan sonra kâfirler haline döndürmeyi temenni etmiştir. İmdi siz Allah'ın emri gelinceye kadar affediniz, serzenişte bulunmayınız. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ her şeye kemaliyle kâdirdir.
110. Ve namazı dosdoğru kılın, zekâtı da verin, nefisleriniz için evvelce hayırdan her ne gönderirseniz onu Allah indinde bulursunuz. Şüphe yok ki, Allah Teâlâ işlediğiniz şeyleri tamamiyle görücüdür.
111. Ve dediler ki «cennete Yahudi veya Nasranî olanlardan başkası elbette giremeyecektir.» Bu onların boş hülyalarıdır. De ki: «Hüccetinizi getirin, eğer siz sâdık kimseler iseniz.»
112. Hayır... Kim muhsin olduğu halde yüzünü Allah için salim kılarsa işte onun için Rabbinin nezdinde mükâfaatı vardır. Ve onların üzerine bir korku yoktur. Ve onlar mahzun da olmayacaklardır.