Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 521
7. Şahit olsun hareketli ve çok katmanlı yollarla donatılmış (olarak görünen) gök:
8. Elbet siz, (inanç hususunda) gerçekten de farklı görüşlerdesiniz;
9. savrulanlar, kendi aleyhine savrulurlar!
10. Kahrolsun keyfi yargılarını kesin gerçek gibi pazarlayanlar.
11. Onlar daldıkları gafletin derin karanlığında kendi varlığını unutanlardır;
12. "Hesap Günü ne zamanmış bakayım?" diye söylenenlerdir.
13. Onlar o gün ateşte azap görecekler;
14. (ve) onlara "Azabınızı tadın!" denilecek; "İşte bu, sizin acele gelmesini istediğiniz şeydir!"
15. Ne var ki sorumlu davrananlar, akıl sır ermez cennetlerde ve pınar başlarında bulunacaklar;
16. Rablerinin kendileri için takdir ettiğini (derin bir şükranla) alarak; çünkü onlar, zaten daha önce de iyilerdendi:
17. gecenin az bir kısmında uyurlardı,
18. ve seher vakitlerinde ta yürekten Allah'a yalvarırlardı,
19. servetlerinde, isteyebilen ve isteyemeyen muhtaçların da bir payı vardı.
20. Yeryüzünde, gönülden inanmış olanların (şahit olduğu) ilahi işaretler vardır;
21. tıpkı sizin kendi varlığınızda olduğu (gibi): Bunları görmüyor musunuz?
22. Gökyüzünde ise (maddi manevi) rızkınızın ve size vaad edilen şeylerin (kaynağı) vardır:
23. Göğün ve yerin Rabbine andolsun ki, bu (yeniden diriliş) en az(ından) sizin konuşma yeteneğiniz kadar gerçektir.
24. İbrahim'in, ilahi ikrama mazhar olmuş konukları hakkındaki kıssa sana ulaştı mı?
25. Hani, (elçiler) İbrahim'in huzuruna girmişler ve "(Sana) selam olsun!" demişlerdi de, o da, "(Size de) selam olsun!" demiş ve (içinden) "Bunlar tanımadık kimseler" diye geçirmişti.
26. Sonra, usulca ailesine yönelerek (kızartılmış) semiz bir buzağı getirmiş,
27. derhal önlerine sunarak "Buyurmaz mısınız?" demişti.
28. Derken, onlardan yana içini bir korku ve endişe kapladı. "Endişeye mahal yok!" dediler ve ona sıra dışı bir bilgi ile donatılmış bir oğlan çocuğu müjdelediler.
29. Bunun üzerine karısı ileri atıldı ve yüzüne vurarak "Kısır bir kocakarıdan ha!" deyip feryadı bastı.
30. "Öyle!.." dediler, "Rabbin buyurdu: şüphesiz O var ya, hikmet sahibi, her şeyi bilen O işte!