Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 516
5. Ama eğer sen kendilerine çıkıp gelinceye kadar sabretselerdi, elbet bu kendileri için daha hayırlı olurdu: ne ki Allah tarifsiz bir bağışlayandır, eşsiz merhamet kaynağıdır.
6. Siz ey iman edenler! Sorumsuzun biri size (önemli) bir haberle geldiğinde durup gerçeği araştırın; değilse, istemeden birilerini rencide eder, ardından da yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız.
7. Ve aklınızdan çıkarmayın ki aranızda Allah Rasulü var; eğer o bir çok işte size uysaydı, kesinlikle haliniz harap olurdu. Lakin Allah size iman sevdirdi ve onu yüreklerinizde güzelleştirdi; yine O size hakikati inkarı, sorumsuz davranmayı ve (iyi olana) karşı çıkmayı çirkin gösterdi. İşte onlar doğru tarafa yönelenlerdir
8. Allah'ın lutfu ve nimeti sayesinde: zaten Allah her şeyi bilir, her hükmünde tam isabet kaydeder.
9. Şu halde mü'minlerden iki gurup çarpışırsa, aralarını bulun; fakat bir taraf diğerinin hakkına saldırırsa, siz de o haksız taraf ile Allah'ın emrine dönünceye kadar çarpışın; ama eğer (saldırganlıktan) vazgeçerse, tarafların arasını adaletle ayırın ve (bunun için gerekirse) kendi hakkınızdan feragat edin: çünkü Allah (barış için) fedarlık edenleri sever.
10. Mü'minler sadece kardeştirler; öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah'a karşı sorumlu davranın ki, O'nun merhametine mazhar olasınız!
11. Siz ey iman edenler! Hiçbir kişi ve zümre bir diğer kişi ve zümreyi alaya alıp hor görmesin: belki diğerleri berikilerden daha değerli olabilirler. Yine bir kısım kadınlar da diğerlerini (böyle) görmesinler: ötekiler onlardan daha değerli olabilir. Asla birbirinizi itibardan düşürmek için karalamayın ve (kötü) lakaplar takarak yaralamayın: iman ettikten sonra sapıklıkla anmak-anılmak ne berbat bir şey! Ve kim (bu tür davranışlardan) pişmanlık duyup vazgeçmezse, işte zalim olanlar onlardır.