Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 205
112. (Bu), ne zaman bir günah işleseler hemen tüm varlığıyla O'na yönelenlerin, yalnız O'na kulluk edenlerin, övgülerin tamamını sadece O'na hasredenlerin, seyyah olup O'nun rızasının peşine düşenlerin, yalnızca O'nun önünde eğilip, sadece O'nun huzurunda yere kapananların, iyi ve doğru olanı önerip kötü ve yanlış olandan alıkoyanların ve Allah'ın koyduğu sınırları kesintisiz koruyanların (mutluluğudur). O halde, (bu evsaftaki) tüm mü'minleri müjdele.
113. (Küfre saplanarak ölenlerin) cehennemlik olduğu kendilerine açıklandıktan sonra, müşrikler için -isterse yakın akrabalık bağları bulunsun- Allah'tan af dilemek, ne Peygamber'e ne de iman eden kimselere hiç yakışık almaz.
114. İbrahim'in babası için Allah'tan af dilemesinin nedeni, yalnızca berikinin diğerine (hayattayken) verdiği bir söze dayanıyordu. Fakat, diğerinin Allah düşmanı olduğu onun için kesinlik kazanınca ondan hemen el çekti. Zaten İbrahim çok yufka yürekli, yumuşak huylu biriydi.
115. Hem Allah hiç bir topluluğu, -(akıl, fıtrat ve irade ile) doğru yolu gösterdikten sonra (bile)- korunup sakınacakları şeyleri kendilerine bütünüyle açıklamadıktan sonra sapıklıkla suçlamaz. Elbette her şeyi bilen sadece Allah'tır.
116. (Ve) elbette göklerin ve yerin hakimiyeti yalnızca Allah'a aittir: Hayatı da ölümü de O takdir eder. Sonuçta sizin için Allah dışında ne bir yar, ne de bir yardımcı var.
117. Doğrusu şu ki: Allah, Peygamber'e, (imkanların tükendiği yerden imkanların üretileceği yere göç eden) muhacirlere, (zorluk demlerinde kendi imkanlarını onlarla paylaşan) Ensar'a, üstelik içlerinden bir kısmının kalbinin kaymaya yüz tuttuğu bir durumun ardından, rahmet ve bağışıyla yöneldi. Evet, onların tevbelerini kabul etti; çünkü O'nun sınırsız şefkat ve merhameti, onları da kuşatır.