Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 166
131. Oysa ki onlar, kendilerine ne zaman bir iyilik ulaşsa "Bu (zaten) bizim hakkımızdı" derler; fakat ne zaman da bir kötülük dokunsa, Musa ve onunla birlikte olanların uğursuzluğuna yorarlardı. Yoo! Onların uğursuzluğa yordukları (şey) Allah katındandır; fakat onların çoğu bunun farkında değiller.
132. (Musa'ya) dediler ki: "Bizi büyülemek için hangi delili getirirsen getir yine sana inanmayacağız."
133. Bunun üzerine Biz de onlara tufanı, çekirge ve kurbağa sürülerini, zararlı böcekleri ve kan(kırmızı suyu) musallat etti; (bunlar) apaçık mesajlardı, fakat yine büyüklük tasladılar: Zira onlar günaha batmış bir topluluktular.
134. (Bu) musibet(ler)in başlarına geldiği her zaman şu vaadde bulunurlardı: "Ey Musa, seninle yaptığı peygamberlik ahdi hürmetine bizim için Rabbine dua et! Bu musibeti bizden uzak tutmayı sağlarsan, söz, sana inanacak ve İsrailoğullarının seninle gitmesine izin vereceğiz."
135. Fakat ne zaman sözlerini gerçekleştirmeye yetecek bir süre musibeti kaldırsak, her seferinde gerisin geri sözlerinden dönerlerdi.
136. En sonunda Biz de bunun acısını onlardan çıkardık: Ayetlerimizi yalanladıkları ve onlara karşı kayıtsız kaldıkları için onları suda boğduk.
137. Vaktiyle hor görülüp ezilen insanları, toprağını bereketli kıldığımız ülkenin en doğusundan en batısına kadar tamamına hakim kıldık. Ve Rabbinin İsrailoğullarına verdiği güzel (bir gelecek) vaadi, onların sabırlarına karşılık (işte böyle) gerçekleşti. Firavun ve avanesinin yapıp yücelttikleri kibir uygarlığını tarihe gömdük.