Sureler
Mealler
Önceki
Hadid Suresi
No Meal                    
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
1 Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunanın sözünü işitmiştir. Allah sizin konuşmanızı işitir. Şüphesiz ki Allah Semi'dir (herşeyi işitendir), Basir'dir (hakkıyle görendir).
2 İçinizden zıhar yapanların (eşlerini annelerinin sırtına benzetip, kendilerine haram kılanların) kadınları onların anneleri değildir. Anneleri yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz ki onlar çirkin ve yalan (bir söz) söylüyorlar. Muhakkak ki Allah Afüvv'dür (çok affedendir), Gafur'dur (çok bağışlayandır).
3 Kadınlarına zıharda bulunup sonra da söylediklerinden (tevbe ve pişmanlıkla) geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi azad etmeleri gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
4 Ancak buna (imkan) bulamayan eşiyle temas etmeden önce kesintisiz iki ay oruç tutsun, buna da güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylıklar) Allah'a ve O'nun Resulüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. (Bunları inkar eden) kafirler içinse acı bir azab vardır.
5 Muhakkak ki Allah'a ve Resulüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılmışlardır. Biz apaçık ayetler indirdik, (bunları inkar eden) kafirler için alçaltıcı azab vardır.
6 Allah onların hepsini dirilteceği gün, onlara neler yaptıklarını haber verecektir. Allah onları (bütün yaptıklarıyla bir bir) saymıştır, onlar ise onu (yaptıklarını) unutmuşlardır. Allah her şeye şahid olandır.
7 Allah'ın göklerde ve yerde olanların hepsini hakkıyle bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Gizli toplantılarda) fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur, beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsunlar, her nerede olsalar O mutlaka kendileriyle beraberdir. Sonra kıyamet günü kendilerine bütün yaptıklarını haber verecektir. Muhakkak ki Allah (Alim'dir) herşeyi hakkıyle bilendir.
8 Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri şeye dönerek günah, düşmanlık ve Resule karşı gelmeyi (aralarında) fısıldaşmakta olanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman (düşmanlıklarını gizleyip) seni Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine "(Arkasından gizlice) söylediklerimiz yüzünden Allah bize azab etse ya" derler. Onlara cehennem yeter, oraya gireceklerdir. (Orası) ne kötü bir gidiş yeridir.
9 Ey iman edenler. Kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman günah, düşmanlık ve Resule karşı gelmeyi fısıldaşıp-konuşmayın. Birri (iyiliği) ve takvayı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkup-sakının.
10 Gizli konuşmalar-fısıldaşmalar şeytandandır. Bu iman edenleri üzmek içindir. Oysa Allah'ın izni olmaksızın o (şeytan), onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.
11 Ey iman edenler. Size meclislerde "Yer açın" dendiği zaman yer açın ki Allah da size (cennette) yer açsın (genişlik versin). Size "Kalkın" denilince de kalkın ki Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
12 Ey iman edenler. Resulle gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkan) bulamazsanız elbette ki Allah Gafur'dur (çok bağışlayandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir).
13 Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten çekinip-korktunuz da mı yerine getirmediniz? Fakat Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. O halde namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve O'nun Resulüne itaat edin. Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
14 Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmekte olanları görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Kendileri de bildikleri halde yalan yere yemin etmektedirler.
15 Allah onlara şiddetli bir azab hazırlamıştır. Gerçekten onların yapmakta oldukları şey çok kötüdür.
16 Onlar yeminlerini (kendilerine) bir siper edindiler böylece Allah'ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azab vardır.
17 Onlara ne malları, ne de çocukları Allah'a karşı kendilerine hiçbir şeyde yarar sağlayamaz. Onlar ateş ashabıdır-halkıdır ve orada ebedi kalacaklardır.
18 Allah'ın onların hepsini dirilteceği gün, (onlar) sizlere yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar.
19 Şeytan onları sarıp-kuşatmış böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar hizbuş şeytandır (şeytanın fırkasıdır). İyi bilin ki şeytanın fırkası, hüsrana (ebedi ziyana) uğrayanların ta kendileridir.
20 Hiç şüphesiz Allah'a ve Resulüne karşı haddi aşıp-başkaldıranlar, işte onlar zillete düşenler arasındadır.
21 Allah "Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz. diye yazmıştır. Muhakkak ki Allah Kavi'dir (her kuvvetin gerçek Sahibidir), Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır).
22 Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim-topluluk bulamazsın ki onlar -ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun- Allah'a ve Resulüne karşı haddi aşıp-karşı gelen kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar. Onlar öyle kimselerdir ki (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı-hoşnut olmuş, onlar da O'ndan razı-hoşnut olmuşlardır. İşte onlar Hizbullah'dır (Allah'ın fırkasıdır). İyi bilin ki Allah'ın fırkası, felaha (kurtuluşa) erecek olanlardır.
                    Arapça No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
قَدْ سَمِعَ اللّٰهُ قَوْلَ الَّت۪ي تُجَادِلُكَ ف۪ي زَوْجِهَا وَتَشْتَك۪ٓي اِلَى اللّٰهِۗ وَاللّٰهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَاۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ 1
اَلَّذ۪ينَ يُظَاهِرُونَ مِنْكُمْ مِنْ نِسَٓائِهِمْ مَا هُنَّ اُمَّهَاتِهِمْۜ اِنْ اُمَّهَاتُهُمْ اِلَّا الّٰٓئ۪ وَلَدْنَهُمْۜ وَاِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنْكَراً مِنَ الْقَوْلِ وَزُوراًۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ 2
وَالَّذ۪ينَ يُظَاهِرُونَ مِنْ نِسَٓائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَـتَحْر۪يرُ رَقَـبَةٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَٓاسَّاۜ ذٰلِكُمْ تُوعَظُونَ بِه۪ۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ 3
فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَٓاسَّاۚ فَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَاِطْعَامُ سِتّ۪ينَ مِسْك۪يناًۜ ذٰلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَلِلْكَافِر۪ينَ عَذَابٌ اَل۪يمٌ 4
اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحَٓادُّونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ كُبِتُوا كَمَا كُبِتَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍۜ وَلِلْكَافِر۪ينَ عَذَابٌ مُه۪ينٌۚ 5
يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللّٰهُ جَم۪يعاً فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اَحْصٰيهُ اللّٰهُ وَنَسُوهُۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌ۟ 6
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَا يَكُونُ مِنْ نَجْوٰى ثَلٰثَةٍ اِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ اِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَٓا اَدْنٰى مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْثَرَ اِلَّا هُوَ مَعَهُمْ اَيْنَ مَا كَانُواۚ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اِنَّ اللّٰهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ 7
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوٰى ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِۘ وَاِذَا جَٓاؤُ۫كَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللّٰهُۙ وَيَقُولُونَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللّٰهُ بِمَا نَقُولُۜ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُۚ يَصْلَوْنَهَاۚ فَبِئْسَ الْمَص۪يرُ 8
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّـذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ 9
اِنَّمَا النَّجْوٰى مِنَ الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَيْسَ بِضَٓارِّهِمْ شَيْـٔاً اِلَّا بِـاِذْنِ اللّٰهِۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ 10
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا يَفْسَحِ اللّٰهُ لَكُمْۚ وَاِذَا ق۪يلَ انْشُزُوا فَانْشُزُوا يَرْفَعِ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۙ وَالَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ 11
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوٰيكُمْ صَدَقَةًۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ لَـكُمْ وَاَطْهَرُۜ فَاِنْ لَمْ تَجِدُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ 12
ءَاَشْفَقْتُمْ اَنْ تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوٰيكُمْ صَدَقَاتٍۜ فَاِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللّٰهُ عَلَيْكُمْ فَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ وَاللّٰهُ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ۟ 13
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ تَوَلَّوْا قَوْماً غَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْۜ مَا هُمْ مِنْكُمْ وَلَا مِنْهُمْۙ وَيَحْلِفُونَ عَلَى الْـكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ 14
اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ عَذَاباً شَد۪يداًۜ اِنَّهُمْ سَٓاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ 15
اِتَّخَذُٓوا اَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ 16
لَنْ تُغْنِيَ عَنْهُمْ اَمْوَالُهُمْ وَلَٓا اَوْلَادُهُمْ مِنَ اللّٰهِ شَيْـٔاًۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ 17
يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللّٰهُ جَم۪يعاً فَيَحْلِفُونَ لَهُ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ عَلٰى شَيْءٍۜ اَلَٓا اِنَّهُمْ هُمُ الْكَاذِبُونَ 18
اِسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَاَنْسٰيهُمْ ذِكْرَ اللّٰهِۜ اُو۬لٰٓئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِۜ اَلَٓا اِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ 19
اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحَٓادُّونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُٓ اُو۬لٰٓئِكَ فِي الْاَذَلّ۪ينَ 20
كَتَبَ اللّٰهُ لَاَغْلِبَنَّ اَنَا۬ وَرُسُل۪يۜ اِنَّ اللّٰهَ قَوِيٌّ عَز۪يزٌ 21
لَا تَجِدُ قَوْماً يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ يُوَٓادُّونَ مَنْ حَٓادَّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُٓوا اٰبَٓاءَهُمْ اَوْ اَبْنَٓاءَهُمْ اَوْ اِخْوَانَهُمْ اَوْ عَش۪يرَتَهُمْۜ اُو۬لٰٓئِكَ كَتَبَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْا۪يمَانَ وَاَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُۜ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُۜ اُو۬لٰٓئِكَ حِزْبُ اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ 22
                    Ayet No
بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla
قَدْ سَمِعَ اللّٰهُ قَوْلَ الَّت۪ي تُجَادِلُكَ ف۪ي زَوْجِهَا وَتَشْتَك۪ٓي اِلَى اللّٰهِۗ وَاللّٰهُ يَسْمَعُ تَحَاوُرَكُمَاۜ اِنَّ اللّٰهَ سَم۪يعٌ بَص۪يرٌ
Allah, eşi konusunda seninle tartışan ve Allah'a şikayette bulunanın sözünü işitmiştir. Allah sizin konuşmanızı işitir. Şüphesiz ki Allah Semi'dir (herşeyi işitendir), Basir'dir (hakkıyle görendir).
1
اَلَّذ۪ينَ يُظَاهِرُونَ مِنْكُمْ مِنْ نِسَٓائِهِمْ مَا هُنَّ اُمَّهَاتِهِمْۜ اِنْ اُمَّهَاتُهُمْ اِلَّا الّٰٓئ۪ وَلَدْنَهُمْۜ وَاِنَّهُمْ لَيَقُولُونَ مُنْكَراً مِنَ الْقَوْلِ وَزُوراًۜ وَاِنَّ اللّٰهَ لَعَفُوٌّ غَفُورٌ
İçinizden zıhar yapanların (eşlerini annelerinin sırtına benzetip, kendilerine haram kılanların) kadınları onların anneleri değildir. Anneleri yalnızca kendilerini doğuranlardır. Şüphesiz ki onlar çirkin ve yalan (bir söz) söylüyorlar. Muhakkak ki Allah Afüvv'dür (çok affedendir), Gafur'dur (çok bağışlayandır).
2
وَالَّذ۪ينَ يُظَاهِرُونَ مِنْ نِسَٓائِهِمْ ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا قَالُوا فَـتَحْر۪يرُ رَقَـبَةٍ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَٓاسَّاۜ ذٰلِكُمْ تُوعَظُونَ بِه۪ۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ
Kadınlarına zıharda bulunup sonra da söylediklerinden (tevbe ve pişmanlıkla) geri dönenlerin, birbirleriyle temas etmeden önce bir köleyi azad etmeleri gerekir. İşte size bununla öğüt verilmektedir. Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
3
فَمَنْ لَمْ يَجِدْ فَصِيَامُ شَهْرَيْنِ مُتَتَابِعَيْنِ مِنْ قَبْلِ اَنْ يَتَمَٓاسَّاۚ فَمَنْ لَمْ يَسْتَطِعْ فَاِطْعَامُ سِتّ۪ينَ مِسْك۪يناًۜ ذٰلِكَ لِتُؤْمِنُوا بِاللّٰهِ وَرَسُولِه۪ۜ وَتِلْكَ حُدُودُ اللّٰهِۜ وَلِلْكَافِر۪ينَ عَذَابٌ اَل۪يمٌ
Ancak buna (imkan) bulamayan eşiyle temas etmeden önce kesintisiz iki ay oruç tutsun, buna da güç yetiremeyenler altmış yoksulu doyursun. Bu (kolaylıklar) Allah'a ve O'nun Resulüne iman etmeniz dolayısıyladır. Bunlar Allah'ın sınırlarıdır. (Bunları inkar eden) kafirler içinse acı bir azab vardır.
4
اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحَٓادُّونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ كُبِتُوا كَمَا كُبِتَ الَّذ۪ينَ مِنْ قَبْلِهِمْ وَقَدْ اَنْزَلْـنَٓا اٰيَاتٍ بَيِّنَاتٍۜ وَلِلْكَافِر۪ينَ عَذَابٌ مُه۪ينٌۚ
Muhakkak ki Allah'a ve Resulüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin alçaltıldığı gibi alçaltılmışlardır. Biz apaçık ayetler indirdik, (bunları inkar eden) kafirler için alçaltıcı azab vardır.
5
يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللّٰهُ جَم۪يعاً فَيُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُواۜ اَحْصٰيهُ اللّٰهُ وَنَسُوهُۜ وَاللّٰهُ عَلٰى كُلِّ شَيْءٍ شَه۪يدٌ۟
Allah onların hepsini dirilteceği gün, onlara neler yaptıklarını haber verecektir. Allah onları (bütün yaptıklarıyla bir bir) saymıştır, onlar ise onu (yaptıklarını) unutmuşlardır. Allah her şeye şahid olandır.
6
اَلَمْ تَرَ اَنَّ اللّٰهَ يَعْلَمُ مَا فِي السَّمٰوَاتِ وَمَا فِي الْاَرْضِۜ مَا يَكُونُ مِنْ نَجْوٰى ثَلٰثَةٍ اِلَّا هُوَ رَابِعُهُمْ وَلَا خَمْسَةٍ اِلَّا هُوَ سَادِسُهُمْ وَلَٓا اَدْنٰى مِنْ ذٰلِكَ وَلَٓا اَكْثَرَ اِلَّا هُوَ مَعَهُمْ اَيْنَ مَا كَانُواۚ ثُمَّ يُنَبِّئُهُمْ بِمَا عَمِلُوا يَوْمَ الْقِيٰمَةِۜ اِنَّ اللّٰهَ بِكُلِّ شَيْءٍ عَل۪يمٌ
Allah'ın göklerde ve yerde olanların hepsini hakkıyle bilmekte olduğunu görmüyor musun? (Gizli toplantılarda) fısıldaşmakta olan üç kişiden dördüncüleri mutlaka O'dur, beşin altıncısı da mutlaka O'dur. Bundan az veya çok olsunlar, her nerede olsalar O mutlaka kendileriyle beraberdir. Sonra kıyamet günü kendilerine bütün yaptıklarını haber verecektir. Muhakkak ki Allah (Alim'dir) herşeyi hakkıyle bilendir.
7
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ نُهُوا عَنِ النَّجْوٰى ثُمَّ يَعُودُونَ لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَيَتَنَاجَوْنَ بِالْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِۘ وَاِذَا جَٓاؤُ۫كَ حَيَّوْكَ بِمَا لَمْ يُحَيِّكَ بِهِ اللّٰهُۙ وَيَقُولُونَ ف۪ٓي اَنْفُسِهِمْ لَوْلَا يُعَذِّبُنَا اللّٰهُ بِمَا نَقُولُۜ حَسْبُهُمْ جَهَنَّمُۚ يَصْلَوْنَهَاۚ فَبِئْسَ الْمَص۪يرُ
Gizli konuşmaktan menedildikten sonra yine o menedildikleri şeye dönerek günah, düşmanlık ve Resule karşı gelmeyi (aralarında) fısıldaşmakta olanları görmüyor musun? Onlar sana geldikleri zaman (düşmanlıklarını gizleyip) seni Allah'ın selamlamadığı bir şekilde selamlıyorlar. Ve kendi kendilerine "(Arkasından gizlice) söylediklerimiz yüzünden Allah bize azab etse ya" derler. Onlara cehennem yeter, oraya gireceklerdir. (Orası) ne kötü bir gidiş yeridir.
8
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا تَنَاجَيْتُمْ فَلَا تَتَنَاجَوْا بِالْاِثْمِ وَالْعُدْوَانِ وَمَعْصِيَتِ الرَّسُولِ وَتَنَاجَوْا بِالْبِرِّ وَالتَّقْوٰىۜ وَاتَّقُوا اللّٰهَ الَّـذ۪ٓي اِلَيْهِ تُحْشَرُونَ
Ey iman edenler. Kendi aranızda gizli konuşmalarda bulunacağınız zaman günah, düşmanlık ve Resule karşı gelmeyi fısıldaşıp-konuşmayın. Birri (iyiliği) ve takvayı konuşun. Huzuruna toplanacağınız Allah'tan korkup-sakının.
9
اِنَّمَا النَّجْوٰى مِنَ الشَّيْطَانِ لِيَحْزُنَ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَلَيْسَ بِضَٓارِّهِمْ شَيْـٔاً اِلَّا بِـاِذْنِ اللّٰهِۜ وَعَلَى اللّٰهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ
Gizli konuşmalar-fısıldaşmalar şeytandandır. Bu iman edenleri üzmek içindir. Oysa Allah'ın izni olmaksızın o (şeytan), onlara hiçbir şeyle zarar verecek değildir. Mü'minler yalnızca Allah'a tevekkül etsinler.
10
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا ق۪يلَ لَكُمْ تَفَسَّحُوا فِي الْمَجَالِسِ فَافْسَحُوا يَفْسَحِ اللّٰهُ لَكُمْۚ وَاِذَا ق۪يلَ انْشُزُوا فَانْشُزُوا يَرْفَعِ اللّٰهُ الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا مِنْكُمْۙ وَالَّذ۪ينَ اُو۫تُوا الْعِلْمَ دَرَجَاتٍۜ وَاللّٰهُ بِمَا تَعْمَلُونَ خَب۪يرٌ
Ey iman edenler. Size meclislerde "Yer açın" dendiği zaman yer açın ki Allah da size (cennette) yer açsın (genişlik versin). Size "Kalkın" denilince de kalkın ki Allah sizden inananları ve kendilerine ilim verilenleri derecelerle yükseltsin. Allah yaptıklarınızdan haberdardır.
11
يَٓا اَيُّهَا الَّذ۪ينَ اٰمَنُٓوا اِذَا نَاجَيْتُمُ الرَّسُولَ فَقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوٰيكُمْ صَدَقَةًۜ ذٰلِكَ خَيْرٌ لَـكُمْ وَاَطْهَرُۜ فَاِنْ لَمْ تَجِدُوا فَاِنَّ اللّٰهَ غَفُورٌ رَح۪يمٌ
Ey iman edenler. Resulle gizli bir şey konuşacağınız zaman bu konuşmanızdan önce bir sadaka verin. Bu sizin için daha hayırlı ve daha temizdir. Şayet (buna imkan) bulamazsanız elbette ki Allah Gafur'dur (çok bağışlayandır), Rahim'dir (rahmetiyle çok esirgeyendir).
12
ءَاَشْفَقْتُمْ اَنْ تُقَدِّمُوا بَيْنَ يَدَيْ نَجْوٰيكُمْ صَدَقَاتٍۜ فَاِذْ لَمْ تَفْعَلُوا وَتَابَ اللّٰهُ عَلَيْكُمْ فَاَق۪يمُوا الصَّلٰوةَ وَاٰتُوا الزَّكٰوةَ وَاَط۪يعُوا اللّٰهَ وَرَسُولَهُۜ وَاللّٰهُ خَب۪يرٌ بِمَا تَعْمَلُونَ۟
Gizli konuşmanızdan önce sadaka vermekten çekinip-korktunuz da mı yerine getirmediniz? Fakat Allah sizin tevbelerinizi kabul etti. O halde namazı kılın, zekatı verin, Allah'a ve O'nun Resulüne itaat edin. Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
13
اَلَمْ تَرَ اِلَى الَّذ۪ينَ تَوَلَّوْا قَوْماً غَضِبَ اللّٰهُ عَلَيْهِمْۜ مَا هُمْ مِنْكُمْ وَلَا مِنْهُمْۙ وَيَحْلِفُونَ عَلَى الْـكَذِبِ وَهُمْ يَعْلَمُونَ
Allah'ın kendilerine karşı gazablandığı bir kavmi veli (dost ve müttefik) edinmekte olanları görmedin mi? Onlar ne sizdendirler, ne de onlardan. Kendileri de bildikleri halde yalan yere yemin etmektedirler.
14
اَعَدَّ اللّٰهُ لَهُمْ عَذَاباً شَد۪يداًۜ اِنَّهُمْ سَٓاءَ مَا كَانُوا يَعْمَلُونَ
Allah onlara şiddetli bir azab hazırlamıştır. Gerçekten onların yapmakta oldukları şey çok kötüdür.
15
اِتَّخَذُٓوا اَيْمَانَهُمْ جُنَّةً فَصَدُّوا عَنْ سَب۪يلِ اللّٰهِ فَلَهُمْ عَذَابٌ مُه۪ينٌ
Onlar yeminlerini (kendilerine) bir siper edindiler böylece Allah'ın yolundan alıkoydular. Artık onlar için alçaltıcı bir azab vardır.
16
لَنْ تُغْنِيَ عَنْهُمْ اَمْوَالُهُمْ وَلَٓا اَوْلَادُهُمْ مِنَ اللّٰهِ شَيْـٔاًۜ اُو۬لٰٓئِكَ اَصْحَابُ النَّارِۚ هُمْ ف۪يهَا خَالِدُونَ
Onlara ne malları, ne de çocukları Allah'a karşı kendilerine hiçbir şeyde yarar sağlayamaz. Onlar ateş ashabıdır-halkıdır ve orada ebedi kalacaklardır.
17
يَوْمَ يَبْعَثُهُمُ اللّٰهُ جَم۪يعاً فَيَحْلِفُونَ لَهُ كَمَا يَحْلِفُونَ لَكُمْ وَيَحْسَبُونَ اَنَّهُمْ عَلٰى شَيْءٍۜ اَلَٓا اِنَّهُمْ هُمُ الْكَاذِبُونَ
Allah'ın onların hepsini dirilteceği gün, (onlar) sizlere yemin ettikleri gibi O'na da yemin edecekler ve kendilerinin bir şey üzerine olduklarını sanacaklardır. İyi bilin ki onlar gerçekten yalancıdırlar.
18
اِسْتَحْوَذَ عَلَيْهِمُ الشَّيْطَانُ فَاَنْسٰيهُمْ ذِكْرَ اللّٰهِۜ اُو۬لٰٓئِكَ حِزْبُ الشَّيْطَانِۜ اَلَٓا اِنَّ حِزْبَ الشَّيْطَانِ هُمُ الْخَاسِرُونَ
Şeytan onları sarıp-kuşatmış böylelikle onlara Allah'ın zikrini unutturmuştur. İşte onlar hizbuş şeytandır (şeytanın fırkasıdır). İyi bilin ki şeytanın fırkası, hüsrana (ebedi ziyana) uğrayanların ta kendileridir.
19
اِنَّ الَّذ۪ينَ يُحَٓادُّونَ اللّٰهَ وَرَسُولَهُٓ اُو۬لٰٓئِكَ فِي الْاَذَلّ۪ينَ
Hiç şüphesiz Allah'a ve Resulüne karşı haddi aşıp-başkaldıranlar, işte onlar zillete düşenler arasındadır.
20
كَتَبَ اللّٰهُ لَاَغْلِبَنَّ اَنَا۬ وَرُسُل۪يۜ اِنَّ اللّٰهَ قَوِيٌّ عَز۪يزٌ
Allah "Elbette ben ve elçilerim galip geleceğiz. diye yazmıştır. Muhakkak ki Allah Kavi'dir (her kuvvetin gerçek Sahibidir), Aziz'dir (üstün ve güçlü olandır).
21
لَا تَجِدُ قَوْماً يُؤْمِنُونَ بِاللّٰهِ وَالْيَوْمِ الْاٰخِرِ يُوَٓادُّونَ مَنْ حَٓادَّ اللّٰهَ وَرَسُولَهُ وَلَوْ كَانُٓوا اٰبَٓاءَهُمْ اَوْ اَبْنَٓاءَهُمْ اَوْ اِخْوَانَهُمْ اَوْ عَش۪يرَتَهُمْۜ اُو۬لٰٓئِكَ كَتَبَ ف۪ي قُلُوبِهِمُ الْا۪يمَانَ وَاَيَّدَهُمْ بِرُوحٍ مِنْهُۜ وَيُدْخِلُهُمْ جَنَّاتٍ تَجْر۪ي مِنْ تَحْتِهَا الْاَنْهَارُ خَالِد۪ينَ ف۪يهَاۜ رَضِيَ اللّٰهُ عَنْهُمْ وَرَضُوا عَنْهُۜ اُو۬لٰٓئِكَ حِزْبُ اللّٰهِۜ اَلَٓا اِنَّ حِزْبَ اللّٰهِ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Allah'a ve ahiret gününe iman eden hiçbir kavim-topluluk bulamazsın ki onlar -ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun- Allah'a ve Resulüne karşı haddi aşıp-karşı gelen kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar. Onlar öyle kimselerdir ki (Allah) onların kalplerine imanı yazmış ve onları Kendinden bir ruh ile desteklemiştir. Onları altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacak, orada ebedi olarak kalacaklardır. Allah onlardan razı-hoşnut olmuş, onlar da O'ndan razı-hoşnut olmuşlardır. İşte onlar Hizbullah'dır (Allah'ın fırkasıdır). İyi bilin ki Allah'ın fırkası, felaha (kurtuluşa) erecek olanlardır.
22

Sureler

Mealler
Haşr Suresi
Sonraki