Kehf Suresi 93. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Kehf Suresi 110 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 69. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 293 sayfa numarasında yer almaktadır.
حَتّٰٓى اِذَا بَلَغَ بَيْنَ السَّدَّيْنِ وَجَدَ مِنْ دُونِهِمَا قَوْماًۙ لَا يَكَادُونَ يَفْقَهُونَ قَوْلاً
Sureler
Mushaf
Sayfa 293
Sayfa 293
İlgili Sure
Kehf Suresi
Kehf Suresi
Önceki
Kehf Suresi 92. Ayet
Kehf Suresi 92. Ayet
Sonraki
Kehf Suresi 94. Ayet
Kehf Suresi 94. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Ve derken iki set arasında bir yere vardığında, bir toplulukla karşılaştı ki, hemen hemen hiçbir söz anlamıyacak halde idiler. |
Abdullah Parlıyan | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu. |
Adem Uğur | Nihayet iki sed (set, dağ) arasına ulaştı. . . Orada neredeyse -hiçbir- uyarıyı değerlendirmeyecek hâlde bir kavim buldu. |
Ahmed Hulusi | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında, dağların eteğinde, nerdeyse anlaşabilecekleri müşterek bir dile sahip olmayan bir kavme rastladı. |
Ahmet Tekin | Nihayet iki seddin arasına ulaştığında onların önünde neredeyse hiçbir söz anlamayan bir kavim buldu. |
Ahmet Varol | seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiç bir sözü kavramayan bir kavim buldu. |
Ali Bulaç | Nihayet (sed yaptırmış olduğu Ermenistan ve Azerbaycan’daki) iki dağ arasına vardığı zaman, bu dağların önünde bir kavim buldu ki, söz anlamıyacak durumda idiler (lisan bilmiyorlardı). |
Ali Fikri Yavuz | Nihayet, karşılıklı iki büyük set gibi yükselen dağların arasına vardığında, onların önünde hiç söz anlamayacak kadar konuşma bilmeyen bir topluluk buldu. |
Ali Ünal | Sonunda iki set arasına varınca, bunların ötesinde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir topluluk buldu. |
Bayraktar Bayraklı | Sonunda, iki dagin arasina varinca, orada nerdeyse hic laf anlamayan bir millete rastladi. |
Bekir Sadak | Tâ ki, iki sed arasına ulaştığında, onların önünde neredeyse hiç söz anlamaz bir millete rastladı. |
Celal Yıldırım | (92-93) Arkasından yine bir sebebe sarılarak yola koyuldu. Sonunda iki dağ arasına varınca setlerin eteğinde neredeyse hiç söz anlamayan (dil bilmeyen) bir topluluk buldu. |
Cemal Külünkoğlu | İki dağ arasına ulaşınca, bunların önünde, neredeyse hiçbir sözü anlamayan bir halk buldu. |
Diyanet İşleri | Sonunda, iki dağın arasına varınca, orada nerdeyse hiç laf anlamayan bir millete rastladı. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu. |
Diyanet Vakfı | İki seddin arasına varınca, ötesinde, nerdeyse söz anlamayan bir topluluk buldu |
Edip Yüksel | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiç söz anlamayan bir kavim bulmuştu. |
Elmalılı ( Sade ) | Nihayet iki set arasına vardığı zaman, önlerinde neredeyse hiç söz anlamayan bir kavim buldu. |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | Tâ iki sedd arasına vardığı vakit önlerinde bir kavm buldu ki hemen hemen söz anlayacak bir halde değil gibi idiler |
Elmalılı Hamdi Yazır | İki seddin arasına kadar ulaştı, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiç bir sözü kavramayan (yefkahune) bir kavim buldu. |
Gültekin Onan | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan bir kavim buldu. |
Harun Yıldırım | Nihayet iki dağ arasına ulaşdığı zaman onların önünde hemen hiç bir söz anlamaz bir kavm buldu. |
Hasan Basri Çantay | Nihâyet iki dağ arasına varınca, bunların önünde öyle bir kavim buldu ki, (lisan ve anlayış cihetiyle) hemen hemen söz anlamayacak bir hâlde idiler. |
Hayrat Neşriyat | En sonunda iki dağın arasına varınca; orada hemen hemen hiç bir söz anlamayan bir kavme rastladı. |
İbni Kesir | Taki iki settin arasına varıncaya kadar gitti. Orada o iki setten başka bir topluluğu, yaşıyor buldu. Onların konuştuğu dil çok zor anlaşılıyordu. |
İlyas Yorulmaz | Nihayet iki dağ arasına ulaştığı zaman orada hiç söz anlamayan bir kavim buldu. |
İnsan Dergisi | Nihayet iki doğal set hâlinde insanları düşman saldırısından koruyan sarp kayalıkların arasındaki dar geçide varınca, bu dağların eteklerinde yaşayan ve Zülkarneyn'in konuştuğu dili bilmedikleri için söylenenleri neredeyse hiç anlamayan dilleri tuhaf, ifadeleri yetersiz bir toplumla karşılaştı. |
Kadri Çelik | Ve derken, iki set arasında (bir yere) vardığında onların yamacında (yaşayan ve onun konuştuğu dilden) çok az şey anlayabilen bir kavme rastladı. |
Mahmut Kısa | Tâ iki setin arasına vardı, onların yanında bir topluluk buldu ki hemen hiçbir söz anlamıyorlardı. |
Muhammed Esed | Nihayet iki set arasına ulaştığı zaman, onların arasında yaşayan bir topluluğa rastladı; konuştuğu dilden pek anlamıyorlardı. |
Mustafa İslamoğlu | Vaktâ ki, iki dağın arasına kavuştu, onların yakınında bir kavim buldu ki, söz anlayabilmeye yaklaşacak bir halde değildiler. |
Ömer Nasuhi Bilmen | En sonunda iki dağın arasına ulaştığında, onların önünde öyle bir kavme rastladı ki, hemen hemen hiçbir sözü anlamıyorlardı. |
Ömer Öngüt | Sonunda iki dağ arasında, hemen hemen hiçbir söz anlamayan bir kavme rastladı. |
Şaban Piriş | Nihayet iki set arasına ulaşınca; iki setin yanında neredeyse, hiç söz anlamayan bir halk buldu. |
Sadık Türkmen | Sonunda iki seddin arasına varınca setlerin berisinde nerede ise hiç söz anlamayan bir toplumla karşılaştı. |
Seyyid Kutub | Nihayet iki dağ arasına ulaştığında, onların önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir millet buldu. |
Suat Yıldırım | Nihâyet iki sed arasına ulaşınca onların önünde hemen hiç söz anlamayan bir kavim buldu. |
Süleyman Ateş | (92-93) Sonra (yine) bir yol tuttu. Nihayet iki dağ arasına ulaştığı zaman orada hiç söz anlamayan bir kavim buldu. |
Süleymaniye Vakfı | O iki barajın arasına varınca onların aşağısında söylenen sözü neredeyse hiç anlamayan (anlayışı kıt) bir topluluğa rastladı. |
Tefhim-ul Kuran | Nihayet iki dağ arasına geldiğinde, onun önünde, hemen hemen hiç söz anlamayan bir kavme rastgeldi. |
Ümit Şimşek | Nihayet, iki set arasına ulaştı. Setler arasında öyle bir topluluk buldu ki neredeyse söz anlamıyorlardı. |
Yaşar Nuri Öztürk | İki seddin arasına ulaştığında, onların (sedlerin) önünde hemen hemen hiçbir sözü anlayıp-kavramayan bir kavim buldu. |
Sureler
Sayfa 293
Mushaf
Mushaf
Kehf Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
Kehf Suresi 92. Ayet
Önceki
Önceki
Kehf Suresi 94. Ayet
Sonraki
Sonraki