Kalem Suresi 44. Ayet
Hata! Lütfen tarayıcınızın ayarlarını kontrol edip daha sonra tekrar deneyin.
Kalem Suresi 52 ayettir. Nüzulü Mekke'de olup 2. sure olarak inmiştir.
Kur'an-ı Kerim'de 564 sayfa numarasında yer almaktadır.
فَذَرْن۪ي وَمَنْ يُكَذِّبُ بِهٰذَا الْحَد۪يثِۜ سَنَسْتَدْرِجُهُمْ مِنْ حَيْثُ لَا يَعْلَمُونَۙ
Sureler
Mushaf
Sayfa 564
Sayfa 564
İlgili Sure
Kalem Suresi
Kalem Suresi
Önceki
Kalem Suresi 43. Ayet
Kalem Suresi 43. Ayet
Sonraki
Kalem Suresi 45. Ayet
Kalem Suresi 45. Ayet
İsim | Meal |
---|---|
Abdulbaki Gölpınarlı | Artık Allah'ın kelamı olan Kur'ân'ı yalan sayanı bana bırak, biz onları yavaş yavaş hiç bilmedikleri yerden cehenneme çekip yaklaştırırız. |
Abdullah Parlıyan | (Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz. |
Adem Uğur | (Rasûlüm) artık beni ve bu olayı yalanlayanı (başbaşa) bırak! Onları hiç bilmedikleri yönden aşama aşama helâka götüreceğiz! |
Ahmed Hulusi | Bu sözü, Kur’ân’ı yalanlayanları bana bırak. Onları bilmedikleri, farkına varmadıkları yerlerden kademe kademe alçaltacağız, azâba yaklaştıracağız. |
Ahmet Tekin | Bu sözü yalanlayanı sen bana bırak. Biz onları bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş (azaba) yaklaştıracağız. |
Ahmet Varol | Artık bu sözü yalan sayanı sen Bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız. |
Ali Bulaç | O halde (Ey Rasûlüm), bu Kur’an’ı yalan sayanları bana bırak, (sen kalbini onlarla meşgul etme. Ben onların hakkından gelirim). Biz, onları, bilemiyecekleri yönden derece derece azaba yaklaştırırız; (Onlara sıhhat ve bol nimet veririz de, onu haklarında iyi zannederler. Halbuki o kâfirlere verdiğimiz bu mühletin sonu fecidir). |
Ali Fikri Yavuz | O halde, bu şerefli Söz’ü (Kur’ân) yalanlayanla Beni başbaşa bırak. Öylelerini bilmedikleri, farkına varmadıkları yerden derece derece helâke sürükleyeceğiz. |
Ali Ünal | Sen, bu Kur'ân'ı yalan sayanı bana bırak! Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz. |
Bayraktar Bayraklı | Kuran'i yalanlayanlari Bana birak; Biz onlari bilmedikleri yerden yavas yavas azaba yaklastiracagiz. |
Bekir Sadak | Artık bu sözü yalanlayanı bana bırak; biz, onları bilmedikleri cihetten kademe kademe sürükleyip (azaba) yaklaştırırız. |
Celal Yıldırım | (Ey Resulüm!) Bu sözü (Kur'an'ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak! Biz (kendilerine bir takım dünyalıklar versek bile, yaptıkları yüzünden) onları bilemeyecekleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız. |
Cemal Külünkoğlu | (Ey Muhammed!) Bu sözü (Kur’an’ı) yalanlayanlarla beni baş başa bırak. Biz onları bilemeyecekleri biçimde adım adım helâka yaklaştıracağız. |
Diyanet İşleri | Kuran'ı yalanlayanları Bana bırak; Biz onları bilmedikleri yerden yavaş yavaş azaba yaklaştıracağız. |
Diyanet İşleri ( Eski ) | (Resûlüm!) Sen bu sözü (Kur'an'ı) yalan sayanı bana bırak (kendini üzme). Biz onları, bilmedikleri bir yönden yavaş yavaş azaba yaklaştırıyoruz. |
Diyanet Vakfı | Bu hadisi (sözü) yalanlayanla Beni başbaşa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yavaş yavaş yaklaştıracağız. |
Edip Yüksel | Bu sözü yalanlayanı bana bırak. Onları bilmedikleri yönden derece derece azaba yaklaştıracağız. |
Elmalılı ( Sade ) | O halde Bana bırak bu sözü yalanlayanları! Biz onları bilmeyecekleri yönden derece derece azap uçurumuna yuvarlarız. |
Elmalılı ( Sade - 2 ) | O halde bana bırak bu sözü tekzib edenleri, biz onları istidrac ile çıkarır, bilemiyecekleri cihetten yuvarlarız. |
Elmalılı Hamdi Yazır | Artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız. |
Gültekin Onan | Artık beni ve bu sözü yalanlayanları baş başa bırak. Biz onları bilmeyecekleri bir yerden derece derece azaba yaklaştıracağız. |
Harun Yıldırım | Artık bu sözü yalan sayanları bana bırak. Biz onları, kendilerinin bilmeyecekleri bir cihetden, derece derece azaba yaklaşdırıyoruz. |
Hasan Basri Çantay | (Ey Resûlüm!) Artık bu sözü (Kur’ân’ı) yalanlayanları bana bırak! Yakında onları, bilmedikleri yerden yavaş yavaş (azâba) yaklaştıracağız! |
Hayrat Neşriyat | Bu sözü yalanlayanları Bana bırak. Biz; onları, kendilerinin bilmeyecekleri bir yönden derece derece azaba yaklaştıracağız. |
İbni Kesir | Artık onları ve bu sözleri (Kur'an'ı) yalanlayanları bana bırak. Biz onları, bilmedikleri yerlerden yavaş yavaş yakalayacağız. |
İlyas Yorulmaz | Artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (azaba) yaklaştıracağız. |
İnsan Dergisi | O hâlde, bu ilâhî kelâmı yalanlayan inkârcılarla Beni baş başa bırak. Sen onlara aldırma, görevini yapmaya bak. Çünkü o zalimlerin hakkından bizzat Ben geleceğim. Şöyle ki, onları hiç farkına varamayacakları biçimde adım adım felâkete sürükleyeceğim. |
Kadri Çelik | O halde bu haberi yalanlayanları Bana bırak. Onları, ne olup bittiğini fark etmeyecekleri şekilde, yavaş yavaş alçaltacağız; |
Mahmut Kısa | Artık sen, bu sözü yalanlayanı bırak bana, biz onları yavaş yavaş, hiç bilmedikleri yerden cehenneme çeker dururuz. |
Muhammed Esed | Artık bana bırak bu sözü yalanlayanları; hiç bilmedikleri bir yerden azar azar bitireceğiz onları. |
Mustafa İslamoğlu | Artık bu kelâmı tekzîp edenleri bana bırak. Onları bilmedikleri bir taraftan derece derece (azaba) yaklaştıracağız. |
Ömer Nasuhi Bilmen | Bu sözü yalan sayanlarla beni başbaşa bırak! Biz onları bilmeyecekleri bir cihetten derece derece azaba yaklaştıracağız. |
Ömer Öngüt | Bu sözü yalan sayanları bana bırak. Onları bilmedikleri bir yerden ağır ağır azaba yaklaştıracağız. |
Şaban Piriş | Bu sözü yalanlayanları Bana bırak. Biz onları derece derece, bilmedikleri bir yönden azaba yaklaştıracağız. |
Sadık Türkmen | Bu sözü yalanlayanı bana bırak; onları bilmedikleri yerden derece derece azaba yaklaştıracağız. |
Seyyid Kutub | (44-45) O halde sen bu şerefli sözü, Kur’ân’ı yalan sayanı Bana bırak! Biz onları, bilmedikleri, farkına varmadıkları bir yerden, yavaş yavaş azaba yaklaştırırız. Ben onlara mühlet veriyorum! Doğrusu Ben’im düzenim, pek sağlamdır. |
Suat Yıldırım | Bu sözü yalanlayanı bana bırak; onları bilmedikleri yerden derece derece (azâba) yaklaştıracağız. |
Süleyman Ateş | Artık bu sözü yalan sayanı sen bana bırak. Biz onları, bilmeyecekleri bir yönden derece derece (günahla yükletip azaba) yaklaştıracağız. |
Süleymaniye Vakfı | Bu söz (Kur’an) karşısında yalana sarılanı bana bırak! Onları beklemedikleri yerden adım adım kötü sona yaklaştırırız. |
Tefhim-ul Kuran | Bu sözü yalanlayanı Bana bırak. Onları ummadıkları yönden yavaş yavaş helâke yaklaştıracağız. |
Ümit Şimşek | Bu sözü yalanlayanla beni baş başa bırak. Onları, bilmedikleri yerden yakalayacağız. |
Yaşar Nuri Öztürk | Artık bu sözü yalanlayanı sen Bana bırak. Biz onları bilmedikleri bir yerden derece derece (azaba) yaklaştıracağız. |
Sureler
Sayfa 564
Mushaf
Mushaf
Kalem Suresi
İlgili Sure
İlgili Sure
Kalem Suresi 43. Ayet
Önceki
Önceki
Kalem Suresi 45. Ayet
Sonraki
Sonraki