Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 91
80. Kim Allah'ın gönderdiği Elçi'ye itaat ederse, gerçekte Allah'a itaat etmiş olur. Çünkü Elçi, ancak Allah'tan aldığı emir ve yasakları iletir. Kim de yüz çevirecek olursa, yalnızca kendisine kötülük etmiş olur. Senin görevinse ancak tebliğ etmektir. Biz seni onların başına bekçi olarak göndermedik.
81. O münafıklar senin yüzüne karşı, "Emrindeyiz!" diyorlar; fakat yanından ayrılır ayrılmaz, içlerinden bir kısmı, bu söylediklerinin tam tersi işler yaparak müminler aleyhine sinsice plânlar kuruyorlar. Oysa Allah, kurdukları hileleri bir bir kaydetmektedir ve hepsinin cezasını muhakkak verecektir.
Sen onların aymazlığına aldırma; hakkı bile bile reddedenböyle inatçı, önyargılı kimselere takılıp kalma!Doğru bildiğin yolda azim ve kararlılıkla yürümeye devam et! Bu münafıklar sana zarar verirler diye de korkma! Sen üzerine düşeni yap ve Allah'a güven! Koruyucu, yardımcı ve vekil olarak sana Allah yeter!
Bu arada, sürekli Kur'an'ı gündeme getirerek onları ve bütün insanları hakka davet et:
82. Onlar Kur'an'ı hiç araştırıpüzerinde düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah'tan başkası tarafından meydana getirilmiş olsaydı, yirmi üç yıl gibi uzun bir sürede tamamlanan bu kitabın içinde birçok tutarsızlıklar, akıl ve sağduyu ile bağdaşmayan yanlışlık ve çelişkiler göreceklerdi. Fakatİslam'a savaş açan, Kur'an mesajını ortadan kaldırmak için tüm güçleriyle mücadele eden kâfirler bile, bu kitabın içinde en ufak bir çelişki, hata ve tutarsızlık bulamadılar ve asla bulamayacaklar. Bu da onun Allah'tan gelen hak bir kitap olduğunun apaçık kanıtlarından biridir
Mekke müşrikleri, güçlü bir ordu hazırladıkları ve yakında büyük bir baskın yapacakları yönünde yalan haberler üretiyor ve gönderdikleri ajanlar ya da gelip geçen kervanlar aracılığıyla bu haberleri etrafa yayıyorlardı. Münafıklar da bu haberleri duyar duymaz abartılı bir şekilde orada burada anlatarak müminler arasında korku ve panik havası oluşturmaya çalışıyorlardı. Bazı saf ve bilgisiz Müslümanlar da münafıkların bu haberlerini ciddiye alıp üzerinde yorum yapmak suretiyle, farkında olmadan onların amaçlarına hizmet ediyorlardı. Bunun üzerine Allah, müminleri bu konuda dikkatli ve duyarlı olmaya davet eden şu ayetleri gönderdi:
83. Onlara, İslâm toplumunun güvenliğini ilgilendiren veya müminler arasında korku ve paniğe yol açabilecek bir söylenti ya da önemli bir haber ulaşınca, olayın içyüzünü araştırmadan ve bu söylentilerin sebep olabileceği zararları hiç düşünmeden, hemen onu sağa sola yayarlar.
Oysa bu haberi duyar duymaz onu Peygamber'e ve kendilerinden olan yönetici, âlim, komutan gibi yetki sahibi kimselere arz etmiş olsalardı, o yetkililer arasından savaş stratejisini iyi bilen, bu tür propaganda amaçlı haberleri doğru değerlendirip bunlardandoğru hükümler çıkarabilen tecrübeli ve uzmankimseler, onu titizlikle araştırıp haberin aslını ortaya çıkaracak ve buna karşı hangi tedbirlerin alınması gerektiğini de bileceklerdi.
Demek ki, savaş, siyaset, doğal felaket vb. toplumun ve ülkenin geleceğini ilgilendiren önemli konularda yeterli bilgiye sahip olmadan ileri geri konuşulmamalı, bu gibi meseleler konunun uzmanı olan ve ilmine, ahlakına, samimiyetine güvenilen yetkili kimselere danışılmalı, onların açıklamalarını dikkate almadan uluorta yorum yapmaktan ve bu haberleri yaymaktan kaçınılmalıdır.
Ey müminler! Allah'ın size lütuf ve rahmeti olmasaydı, pek azınız hariç, şeytanın peşine takılıp giderdiniz. Yani O sizeKitap ve Peygamber göndererek doğruyu eğriyi, hakkı batılı göstermeseydi ve düşmanlarınıza karşı sizi yardımıyla desteklemeseydi, pek çoğunuz kâfirlerin ve münafıkların propagandasına aldanıp yolunuzu şaşırır, dağılıp parçalanır ve hem dünyada hem ahirette perişan olurdunuz.
84. O hâlde, ey Peygamber ve Peygamber'in izinden giden Müslüman! Sen Rabb'inin vaadine güven ve tek başına kalmış olsan bile, zalimlere karşı Allah yolunda savaş! Unutmaki, sen ancak kendi eylemlerinden sorumlusun. Bu sorumluluğun gereği olarak, bütün müminleri cesaretlendirerek savaşa teşvik et ve hiçbir zaman ümidini yitirme!Çünküsen üzerine düşeni yaptığın takdirde, Allah kâfirlerin gücünü kıracaktır. Hiç kuşku yok ki, Allah'ın kudreti sınırsız, cezası da pek çetindir.
85. O halde, zalimlerin tehditlerinden korkma! Korku, gaflet, dünya malına bağlılık gibi sebeplerle Allah yolunda mücadeleyi terk eden veya aksatan müminleri uyararak cihada yönlendir. Çünkü kim güzel ve yararlı bir işe aracılık ederse, o işten kazanılacak mükâfattan kendisine de bir pay vardır. Kim de kötü ve zararlı bir işe aracılık ederse, ondan doğacak zararlardan kendisine de bir sorumluluk payı vardır. Böylece her insan, yaptığı ve yapması gerektiği halde yapmadığı işlerin cezasını veya mükâfatını tam olarak görecektir.
Unutmayın ki, Allah her şeyi görüp gözetmektedir.
Allah yolunda böyle amansız mücadele verirken, barış ve dostluk amacıyla size uzatılan eli de geri çevirmeyin:
86. Ey iman edenler! Toplumsal barış ve huzurun en önemli araçlarından biri olan selamı aranızda yayın! Çarşıda, pazarda, yolda, evde, işyerinde karşılaştığınız herkese, -onları tanısanız da tanımasanız da- "Selamun aleykum!" veya "Esselamu aleykum" (Allah'ın selamı, rahmet ve bereketi sizin üzerinize olsun!)" diyerek selam verin! Selamınızı almazlarsa bile siz buna devam edin! Size bir Müslüman veya gayrimüslim tarafından, "Selamun aleykum, merhaba, günaydın, selam, iyi günler" gibibarış, kardeşlik ve dostluk anlamını içeren bir selâm verildiği zaman, siz bu selâma ondan daha güzeliyle karşılık verin veya en azından aynen mukabele edin. Size selam veren kişiyi daha güzel, daha kapsamlı sözlerle ve daha içten, daha sevecen bir tavırlaselamlayarak daha fazla sevap kazanabilirsiniz. Mesela, size "Selamun aleykum" diyen kimseye, "Aleyküm selam ve rahmetullah"; "Selamun aleykum ve rahmetullah" diyen kimseye, "Aleyküm selam ve rahmetullah ve berekâtuh" şeklinde karşılık verebilirsiniz. Basit bir selamın da sevabı günahı mı olurmuş demeyin. Unutmayın ki, Allah her büyük küçük şeyin hesabını tutmaktadır. Ve bu hesap boşu boşuna tutulmuyor: