Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 84
34. Erkekler, hanımlarını koruyup gözetmekle yükümlü olup onlar üzerinde amir ve yöneticidirler. Çünkü Allah, onlardan bazılarını yaradılışça diğerlerinden üstün kılmıştır ve ayrıca erkekler, mallarından harcama yapar yaparak ailenin geçimini sağlamakla sorumludurlar.
Allah insanları farklı özelliklerde yaratarak her birine ayrı kabiliyet ve meziyetler vermiştir. Buna göre, erkeğin de kadının da kendine özgü üstün yanları vardır. Kadın daha ziyade şefkat ve merhamet, erkek ise güç ve cesaret bakımından üstündür. Ancak kadın, tabiatı gereği duygusal, yufka yürekli, zayıf ve narin olduğundan, aileyi yönetme ve onu dış tehlikelerden koruma görevi onun omuzlarına yüklenmemelidir. Genellikle daha güçlü, cesaretli ve dayanaklı olan erkek, aile reisi olmaya daha elverişlidir. Ayrıca erkekler, çalışıp para kazanmak ve ailenin geçimini sağlamakla yükümlü olduklarından, aile bütçesi onların sorumluluğu altındadır. Sorumluluk da aynı oranda yetki gerektirdiğinden, aile reisi erkek olmalıdır. Toplumların düzeni için nasıl belirli kurallar ve bu kuralları uygulayan yöneticiler gerekiyorsa, toplumun en küçük birimi olan ailenin huzur ve mutluluğu için de düzeni sağlayan bir aile reisinin olması gereklidir.
O hâlde iyi kadınlar, Allah'ın emirlerine gönülden boyun eğen, İslâm'a aykırı yahut kocalık yetki sınırlarını aşan bir istekte bulunmadıkları sürece kocalarına itaat eden ve Allah kadınlara iyi davranılmasını emrederek onların haklarını nasıl gözetip koruduysa, kocalarının mallarını, ırz ve namuslarını her zaman ve her yerde muhafaza eden, aile içi mahremiyet ve gizlilikleri kimsenin görmediği durumlarda da koruyan kadınlardır. İyi erkekler de ailesinin maddi ve manevi ihtiyaçlarını temin etme hususunda üzerlerine düşeni yapan, hanımlarına karşı daima sevgi, şefkat ve merhametle muamele eden erkeklerdir.
Şayet kadın evlilik yükümlülüklerini yerine getirmemeye, kocasının haklarını ihlal ederek onun şahsiyetini, iffet ve namusunu zedeleyici tavırlar göstermeye başlarsa, hemen boşanma yoluna gidilmemeli, yuvanın yıkılmasını önlemek için aşağıdaki çözüm yollarına başvurulmalıdır:
Hırçınlıkları ve isyankârca tavırlarıyla aile içi huzur ve saadeti yok edip yuvanızın yıkılmasına sebep olacağından korktuğunuz kadınlara, önce Allah'ı ve hesap gününü hatırlatarak ve kocanın meşru isteklerine karşı gelmenin günah olduğunu anlatarak güzelce nasihat edin. İsyankârlıktan vazgeçmezlerse, sizi kaybettikleri takdirde neler hissedeceklerini göstermek için bir süre ilginizi azaltarak onları yataklarında yalnız bırakın. Bu da fayda vermeyecek olursa, yuvanın yıkılmasını önlemek için son çare olarak gerekirse onları hafifçe dövün. Yerine göre insanca olmak üzere küçük bir tokat, isyan duygusuyla düşüş ve alçalışa doğru giden hırçın bir kadına kadınlık şeref ve terbiyesini vermek için güzel bir ders olabilir. Ancak kadının –sembolik anlamda bile olsa– dövülmesinin karı koca arasında telafisi imkânsız kırgınlık ve düşmanlıklara sebep olma ihtimali varsa, bu seçeneğe başvurulmamalıdır.
Eğer hırçınlık ve isyankârlıktan vaz geçip size itaat ederlerse, geçmişte olanları affedin, önceki kusurlarını bahane ederek onları incitmeye kalkmayın. Unutmayın ki, sizin birçok günahınızı affeden ve sizden çok daha güçlü olan Allah yücedir, büyüktür. Siz de bu yüceliğe layık olmak istiyorsanız, adil ve merhametli olmalısınız.
Erkeğin karısına karşı onur kırıcı, incitici, namus ve iffetini zedeleyici davranışlarda bulunması hâlinde, kadın kocasına güzelce nasihatte bulunmalıdır. Buna rağmen sorun devam ederse, kadın aile büyüklerine ve hâkime başvurarak kocasından şikâyetçi olma ve gerekirse mahkeme aracılığıyla eşinden boşanma hakkına sahiptir (Buhari, Kitabu't-Talak, Babu'l-Hul', 5273).
Ailede iyice huzursuzluk baş göstermişse, o zaman akil adamların devreye girmesi gerekir. O hâlde, ey aile büyükleri, hâkimler ve yöneticiler!
35. Şayet karıkocanın aralarının iyice açılıp yuvanın yıkılacağından endişe ederseniz, aralarını barıştırmak üzere erkeğin ve kadının ailelerinden tecrübeli, adil ve güvenilir birer hakem tayin edip onlara gönderin.
Şayet her iki taraf daiyiniyetle davranıp anlaşmazlık konularını çözmek ve durumu düzeltmek isterlerse, Allah kalplerine sevgi ve merhamet ilham ederek onları yeniden barıştıracaktır. Unutmayın ki, Allah her şeyi bilendir, herşeyden haberdardır.
İşte her şeyi bilen Allah, aile ve toplumun huzuru için sizlere emrediyor:
36. Yalnızca Allah'a kulluk ve ibadet edin; hiçbir şeyi vehiçkimseyi O'na ortak koşmayın! Allah'tan başka hiçbir varlığı, O'na mahsus niteliklerle övüp yüceltmeyin! Ana babaya ve diğer yakın akrabaya, yetimlere ve yoksullara, gerek soy gerek mesafe gerekse inanç bakımından size yakın ve uzak olan komşulara, yanınızda bulunan iş, yol ve hayat arkadaşınıza, memleketinden uzak düşüp yolda kalmış muhtaç kimselere, emriniz altındaki köle, cariye, hizmetçi ve işçilere iyi davranın.
Sakın onları hakir görüp kibirlenmeyin! Zira Allah, kendini beğenen, üstünlük taslayan kimseleri sevmez. Böyle kimseler münafıktırlar ve münafıkları, şu özelliklerinden tanıyabilirsiniz:
37. Onlar hem kendileri cimrilik eder, hem de başkalarına cimriliği öğütlerler. Allah'ın lütuf ve keremiyle onlara bahşettiği nimetleri, yoksul ve muhtaç kimselerle paylaşmamak için gizlerler. Biz de lütuf ve nimetlerimize karşı nankörce davranan bu inkârcılara, dünyada ve âhirette alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır. Bunların ara sıra fakir fukaraya yardım ediyor gibi görünmeleri sakın sizi aldatmasın: