Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 83
27. Allah engin lütuf ve keremiyle sizleri iyiliklere yöneltip günahlarınızı bağışlamak isterken; arzu ve heveslerinin esiri olan kâfirler ve münafıklar, hak yoldan tam anlamıyla sapıpdünya ve ahirette perişan olmanızı istiyorlar.
28. Ayrıca Allah, gerek din adına uydurulan bidat ve hurafelerin, gerekse anlamsız töre ve geleneklerin sırtınıza acımasızca yüklediği yüklerinizi hafifletmek ve insanın yaratılış özellikleriyle birebir örtüşen, adaleti, barışı ve huzuru tesis etmeye yönelik son derece kolay ve rahatça uygulanabilecek hükümleri size bildirmek istiyor. Çünkü insanoğlu, ne kadar üstün yeteneklerle donatılmış olsa da mükemmel değildir; birçok yönden eksik ve zayıf yaratılmıştır.
O hâlde, her şeyi en mükemmel şekilde bilen ve ne yanılma ne de haksızlık yapma ihtimali olmayan Allah'ın sözüne kulak vermelidir:
29. Ey iman edenler! Birbirinizin mallarını haksız yollarla yemeyin; ancak karşılıklı anlaşmaya dayalı bir alışveriş yahut hediye, miras, vasiyet, sadaka, mehir, tazminat gibi meşru yollarla elde edilen kazançlar hariç. Bununla birlikte, ilk bakışta karşılıklı anlaşmaya dayalı bir alışveriş gibi görünen, fakat aslında daha kurnaz ve güçlü olan tarafın, bilgi ve tecrübeden yoksun olan tarafı aldattığı ticari ve hukuki işlemler de haksız kazanç kapsamına girer. Çünkü bir kimsenin kendisine yapılan haksızlığı kabullenmesi, o işin zulüm olduğu gerçeğini değiştirmez.
Bir de, haksız yere cana kıyarak kendinizi öldürmeyin! Kendinizin ve başkalarının hayatını tehlikeye düşürecek, sağlığını tehdit edecek davranışlardan uzak durun! Unutmayın ki, bütün insanlar bir ailenin üyeleri, bir bedenin uzuvları gibidir. Bu bakımdan bir insanı haksız yere öldüren kişi, aslında kendi canına kıymış demektir. İşte Allah, bireysel ve toplumsal hayatınızda kötülükleri en aza indirerek huzurlu bir toplum oluşturmanızı sağlayacak evrensel yasaları size bildiriyor. Gerçekten Allah, size karşı son derece şefkatli ve merhametlidir. Siz de o'nun merhametine lâyık olmaya çalışın. Unutmayın ki:
30. Her kim düşmanlık ve zulüm kasdı ile bu insanlık suçunu işler ve masum bir insanın hayatına son verirse, işte onu, içindeebediyen azap çekeceği cehenneme atacağız! Doğrusu bu, Allah için çok kolaydır. O hâlde, hiç kimse gücüne, servet ve saltanatına güvenip de zulüm ve haksızlığa yeltenmesin. Gerçi insanoğlunun melekler gibi masum ve günahsız olmasını da beklemiyoruz:
31. Eğer size yasaklanan şirk, cinayet, hırsızlık, yalancı şahitlik, içki, kumar, zina, ana babaya isyan, iftira, gıybet gibi büyük günahlardan kaçınırsanız, biz de küçük günahlarınızı bağışlar ve sizi dünyada da âhirette de, muhteşem ikramlarla ağırlayacağımız şerefli bir makama yüceltiriz! O hâlde, bu nimetleri kazanmak için gayret gösterin; hiç olmayacak hayaller peşinde koşarak oyalanmayın:
32. Allah'ın, kiminizi diğerlerinden yaradılışça daha üstün kıldığı vedoğuştan gelen, arzu etmekle yahut çalışmakla elde edilemeyen özellikleri ve gerçekleşmesi mümkün olmayan şeyleri boş bir kuruntuyla arzu ve temenni etmeyin! Bu tür arzu ve beklentiler, insanı asıl yapması gereken işlerden alıkoyar ve onu karamsarlığa, umutsuzluğa sürükler. Örneğin kadınlar, "Keşke biz de erkek olarak yaratılsaydık da, kadın olduğumuz için yapamadığımız bazı iyilik ve ibadetleri yapıp üstün dereceler elde etseydik!" diye boş temennilerde bulunmasınlar. Bunun yerine, kadınlar da erkekler de kendilerine yaradılış itibariyle yüklenen görevi en güzel şekilde yerine getirmeye çalışsınlar. Çünkü Allah, sizi sahip olduğunuz kabiliyet ve imkânlara göre değil, bu imkânları ne ölçüde kullandığınıza ve bu yolda ortaya koyduğunuz çabaya, iyi niyet ve samimiyete göre değerlendirecektir.
Dolayısıyla, erkeklere kendi kazandıklarından bir pay olduğu gibi, kadınlara da kendi kazandıklarından –güç ve imkânları oranında– bir pay vardır. Her insan kendi yaratılış özellikleri, gücü ve imkânları nisbetinde hesaba çekilecek ve buna göre hak ettiği ödül veya cezayı eksiksiz alacaktır.
Bununla birlikte, Allah'ın lütuf ve nimetlerinden size de bahşetmesini ve sizi en yüce makamlara ulaştırmasını dileyin! Boş ve anlamsız temennilerle bulunmama uyarısı; her konuda daha iyi, başarılı, yetenekli ve yararlı olmayı istemenize, her şeyin en güzelini yapmak için çaba harcamanıza elbette mani değildir.
Hiç kuşku yok ki, Allah her şeyi bilmektedir ve her hak sahibine hakkını muhakkak verir.
33. Nitekim kadın olsun erkek olsun, insanlardan her birine, bıraktığı mallardan belirli pay alan mirasçılar tayin ettik. Bunlar da anne babalar ve çocuk, eş, kardeş gibi diğer yakın akrabalardır. Akrabanız olmadığı hâlde, biriniz öldüğünde diğerinin onun mirasından pay alacağına dair sözleşme yaptığınız kimselere gelince, onlara dasözleşmede öngörülen paylarını verin. Ancak bu pay, mirasın üçte birini aşmamalıdır.
Her hak sahibine hakkını vermekte son derece titiz davranın. Unutmayın ki, Allah her şeye şahittir.
Fakat erkek, kadına göre daha çok miras alacaktır. Bunun sebeplerinden biri de şudur: