Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 76
195. Rableri de müminlerin bu samimi dualarını kabul ederek onlara şöyle cevap verdi: "Elbette ben, gerek erkek gerek kadın olsun, içinizden benim yolumda çaba harcayan hiç kimsenin çabasını boşa çıkarmayacağım. İlâhî adalet karşısında her insan, ancak göstermiş olduğu gayret oranında ceza veya mükâfat alacak ve kadın-erkek, efendi-köle, siyah-beyaz, zengin-fakir ayrımı yapılmayacaktır.
Çünkü ırkınız, renginiz, cinsiyetiniz, toplumsal statünüz ne kadar farklı olursa olsun, aslında hepiniz birbirinizdensiniz.Aynı özden neşet eden, aynı anne babanın evlatları olan, aynı neslinden türeyen, fakat tüm farklılıklarıyla birbirini tamamlayan, eşit hak ve sorumluluklara sahip yekpare bir ümmetsiniz.
İşte, benim uğrumda vatanını terk edip İslâm diyarına hicret eden, mallarına mülklerine el konulup yurtlarından çıkarılan, işkence ve eziyetlere uğrayan, zalimlere karşı savaşan ve bu yolda can veren kimselerin kusur vegünahlarını mutlaka affedecek ve tarafımdan bir ödül olarak, onları içinde ırmaklar akan cennetlere yerleştireceğim.
Allah yolunda hicret, kişinin, Müslümanca bir hayatın önünde engel olan her şeyi; içinde yaşadığı toplumu, ülkesini, ailesini, çevresini, arkadaş ortamını, alışkanlıklarını, hayat tarzını terk ederek İslâm'ı özgürce yaşayabileceği yepyeni bir ortama, İslâm diyarına geçiş yapması demektir. İşte Allah, kendi yolunda hicret eden, işkence ve eziyetlere katlanan, zulme karşı müminlerin safında yerini alıp mücadele eden ve bu uğurda malını canını seve seve feda eden müminlerden oluşan bir toplumu daima iyiliğe, güzelliğe yönlendirecek, bireysel ve toplumsal hayatlarında her türlü zulmü, haksızlığı, kötülüğü ortadan kaldırarak günahlarını silip yok edecek ve bizzat kendi katından bir ödül olmak üzere, onları sonsuz mutluluk diyarı olan cennetlere yerleştirecektir.
Öyleyse, bu dünyanın gelip geçici zevkleri için değil, Allah'ın vaad ettiği sonsuz âhiret nimetlerini kazanmak için çalışın. Çünkü ödüllerin en güzeli, Allah katında olandır.
196. Ey mümin!Allah'ın âyetlerini inkâr edenlerin, her istediklerini serbestçe yaparakyeryüzünde öyle diyar diyar gezip dolaşıyor olmaları sakın seni aldatmasın!
197. Çünkü onlara verilen bu nimetler, basit ve gelip geçici bir zevkten ibarettir. Sonunda varacakları yer ise cehennemdir. O ne fena bir yataktır!
198. Rablerinden gelen ilkeler doğrultusunda hayata yön vererek kötü davranışlardan titizlikle sakınanlara gelince, onlara, Allah katından kutlu misafirlere sunulan bir ikram olmak üzere, ağaçlarının altından ırmaklar çağıldayan ve sonsuza dek içerisinde yaşayacakları cennet bahçeleri vardır.
Evet; Allah katındaki ebedî nimetler, dürüst ve erdemli kimseler için dünyadan ve dünyanın bütün nimetlerinden daha hayırlıdır.
Her toplumda, böyle dürüst ve erdemli insanlar vardır. Nitekim:
199. Kitap Ehli denilen Hristiyan ve Yahudilerden öyle temiz yürekli kimseler vardır ki, Allah'ın varlığına, birliğine, size indirilen Kur'ân-ı Kerîme ve kendilerine vaktiyle indirilmiş olan kitaplara yürekten inanırlar. Peygamberler arasında ayrım gözetmez, hepsinin aynı kaynaktan geldiğini ve aynı mesajı getirdiği bilerek her birine inanır, her birini severler.
Allah'a karşı derin bir saygı ve ürperti duyarlar. Bu yüzden de, O'nun gerek Tevrat, gerek İncil, gerekse Kur'ân'daki âyetleriniservet, makam, şan, şöhret gibi basit menfaatlere değişmezler.
İşte Rableri katında onlara, hak ettikleri mükâfatları mutlaka verilecektir. Hiç şüphe yok ki, Allah yeri ve zamanı geldiğinde hesabı çabuk görendir. Şu hâlde:
200. Ey iman edenler! Allah yolundaki mücadelenizde karşınıza çıkabilecek zorluk ve sıkıntılara dayanın, direnin, sabredin ve zulme karşı toplumsal direnç göstererek birbirinizle sabırda yarışın! Gerek düşmandan gelebilecek saldırılara, gerek şeytanî vesvese, saptırma ve ayartmalara karşıher anuyanık ve hazırlıklı bulunun. Ve Allah'tan gelen ilkeler doğrultusunda hayatınıza yön vererek günahın, zulmün, kötülüğün her türlüsünden titizlikle sakının ki, böylelikle umduğunuz başarı, zafer ve kurtuluşa erebilesiniz.