Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 74
181. "Müslümanların inandığı Allah fakirdir; baksanızakullarından borç istiyor. Oysa biz zenginiz, Allah'ın göndereceği kitaba da yardıma da ihtiyacımız yoktur!" diyen o Yahudilerin sözlerini Allah elbette işitmiştir.
O çok övündükleri atalarının daha önce haksız yere peygamberleri öldürmelerini yazdığımız gibi, onların bir peygamberi öldürmek kadar büyük bir günah olan bu sözlerini de yazıp suç dosyalarına kaydedeceğiz. Sonra da Diriliş Günü onlara:
"Yaptıklarınızın karşılığı olarak, tadın şu yakıcı ateşin azabını!" diyeceğiz.
182. "Bu azap, bizzat kendi ellerinizle işlediğiniz kötülüklerin karşılığıdır. Çünkü Allah, ödülü de cezayı da sadece hak edenlere verir; kullarına hiçbir şekilde haksızlık etmez."
183. Kur'ân'a ve Peygamber'e iman etmemek için türlü bahaneler öne sürenYahudiler, bu sefer de dediler ki:
"Allah'ın Tevrat'ta bizimle yaptığı antlaşmaya göre, gökten mucize olarak inen ateşin yakıp kül edeceği bir kurban getirmediği sürece, biz hiçbir peygambere iman etmeyeceğiz."
Ey Peygamber! Onlara de ki:
"Benden önce nice peygamberler size apaçık deliller ve sözünü ettiğiniz o kurban mucizesini getirmişlerdi. Eğer sözünüzde samimi iseniz, onları niçin inkâr ettiniz ve birçoğunu öldürdünüz? O çok övündüğünüz atalarınız, kendilerine apaçık mucizeler getiren —Zekeriya ve Yahya başta olmak üzere— birçok peygamberi öldürmediler mi? İlyas'ı, İsa'yı ve daha nicelerini öldürmeye teşebbüs etmediler mi? Siz de bugün Son Elçi'yi inkâr etmekle, peygamberlere hayat hakkı tanımayan atalarınızın işlediği suça iştirak etmiş oluyorsunuz. Demek ki, inkârınız ikna olamamaktan değil, inat ve azgınlığınızdan kaynaklanıyor. Ayrıca Allah, "Yakılan kurban mucizesi getirmedikçe, hiçbir peygambere inanmayın." diye emretmemiştir. Tevrat'a göre, mabede bırakılan kurban etlerinin gökten gelen bir ateş ile yakılması, onun Allah tarafından kabul edildiğini gösteren bir alamettir. (Hâkimler, 6:20-21, 13:19-20; Levililer, 9:24; II. Tarihler, 7:1-2) Fakat Tevrat'ın hiçbir yerinde, böyle bir kurban getirmenin peygamberliğin işaretlerinden olduğu söylenmemiştir. Gerçi Allah dileseydi, istediğiniz şeyleri bugün de gönderebilirdi. Fakat O, insanların kuruntu ve heveslerine göre değil, sonsuz ilim ve hikmetine göre hüküm verir."
184. Ey Muhammed! Bu insanlar seni yalanladılarsa, bundan dolayı üzülme, ümitsizliğe kapılma. Unutma ki, senden önce de apaçık mucizeler, hikmet dolu sahifeler ve aydınlatıcı kitaplar getiren nice elçiler yalanlanmıştı. İlâhî hikmet gereğince, her peygamber böyle zorluklarla imtihan edilegelmiştir. Fakat Allah elçilerini desteklemiş ve nihai zafer daima inananların olmuştur.
O hâlde, ey müminler! Bu yolda karşılaşabileceğiniz sıkıntılara sabredin, iyiliklerinizin karşılığının hemen bu dünyada verilmesini de beklemeyin:
185. Her canlı, yeri ve zamanı geldiğinde mutlaka ölümü tadacaktır. Kazandığınız ödüller ise, size ancak Diriliş Günü'nde eksiksiz olarak verilecektir.
İşte o gün kim ateşten kurtarılıp cennete konulursa, ebedî mutluluğu kazanarak gerçek anlamda kurtuluşa ermiş demektir.
Yoksa şu dünya hayatı, insanı cezbeden, ama peşinde koşanları felakete sürükleyen aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir. O halde, basit ve gelip geçici zevklere değil, ebedî cennet nimetlerine talip olun. Ama şunu da bilin ki, bu nimetleri elde etmenin bir bedeli vardır:
186. Ey iman edenler! Bu dünya hayatında, mallarınızla ve canlarınızla mutlaka imtihan edileceksiniz. Allah sizi eğitip üstün ahlaki özelliklere sahip örnek bir toplum haline getirmek ve aynı zamanda iman, ihlas ve samimiyet derecenizi ortaya koymak üzere kimi zaman zenginlik, refah, güç, sağlık gibi nimetlerle; kimi zaman da hastalık, ölüm, fakirlik, açlık, korku, sıkıntı gibi bela ve musibetlerle imtihan edecektir.
Ayrıca, hem sizden önce kitap verilen Hristiyan veYahudilerden, hem de Allah'a açıkça ortak koşan müşriklerden iftira, alay, hakaret gibi incitici sözler işiteceksiniz.
Eğer zorluk ve sıkıntılar karşısında yılmayıp dayanır, direnir, sabreder ve kötülüklerden, günahlardan titizlikle sakınıp korunursanız, ne mutlu sizlere! Zira bu, gerçekten azim ve kararlılıkla yapılmaya değer işlerdendir.
Bugün Kur'ân'ı ve Peygamber'i inkâr eden Yahudiler ve Hristiyanlar, daha önce kendilerine gönderilen peygamberler ve kitaplar aracılığıyla Allah'a şöyle söz vermişlerdi: