Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 73
174. Böylece müminler,Allah'a tam bir güven ve teslimiyetle savaş meydanına çıktılar. Fakat o sözde büyük ordular, onların karşısına çıkmaya cesaret edemedi. Sonuçta, Allah'ın lütuf ve nimeti sayesinde, başlarına hiçbir kötülük gelmeden sağ salim ve üstelik yaptıkları kârlı ticaretlerle zengin olarak yurtlarına geri döndüler. En önemlisi de, böylece Allah'ın hoşnutluğunu kazanmış oldular.
Hiç kuşkusuz Allah, mümin kullarına karşı büyük lütuf sahibidir.
Ey müminler! Savaşta karşınızda duramayan düşman, yalan haber ve propagandalarla sizi yıldırmaya, Müslümanlar arasında korku ve panik havası yaymaya çalışırlar. Ama şunu iyi bilin ki:
175. İşte o şeytan, yani kalbinize türlü vesveseler vererek sizi korkutmaya çalışan cin şeytanları ve sinsice aranıza sızarak kâfirleri olduğundan güçlü gösterip cesaretinizi kırmaya çalışan düşman casusları, gerçek müminleri asla yıldıramazlar. Onlar ancak kendi dostlarını, yanikendilerine değer veren ve kendilerigibi imansız olan kâfirleri ve münafıkları korkutabilir. O hâlde, gerçek müminler iseniz onlardan değil, benden gelecek azaptan ve benim sevgimi kaybetmekten korkun!
176. Ey Peygamber!Allah'ı ve âyetlerini inkâr etmekte birbirleriyle yarışan veMüslümanlara saldırmak, zarar vermek, onları üzmek için fırsat kollayan kâfirler ve münafıklar, sakın seni endişelendirip üzmesin!
Korkma, onlar Allah'a ve O'nun dinine asla zarar veremezler. Öyle ki, bütün insanlar inkârda birleşmiş olsalar bile, bu Allah'ın mülkünden hiçbir şey eksiltmez. Ayrıca Allah'ın ve Rasulü'nün emirlerine uyduğunuz sürece, onlar size karşı da asla üstünlük elde edemezler. Onlara geçici olarak verilen dünyevi nimetler seni aldatmasın:
Eğer bu kâfirler derhâl helâk edilmiyor ve hâlâ nimetler içinde yaşıyorlarsa, bunun sebebi şudur: Allah, o zalimlerin sahip oldukları bütün güzellikleri ve fırsatları bu dünyada harcamalarını, böylece kendilerine âhirette hiçbir pay kalmamasını istiyor. İşte onlara, cehennemde korkunç bir azap vardır!
177. Gerçek şu ki, imana karşılık inkârcılığı tercih edenler, Allah'a ve O'nun bizzat korumayı üstlendiği dinine hiçbir şekilde zarar veremezler.
Olsa olsa, kendilerini ateşe atmış olurlar, o kadar: Onlara, can yakıcı bir azap vardır!
178. Allah'ın âyetlerini inkâr edenler sanmasınlar ki, onlara mühlet vermemiz kendi iyilikleri içindir.
Hayır! Biz onlara, ancak günaha iyice batsınlar diye süre veriyoruz. Fakat onlar kendilerine tanınan bu süreyi fırsat bilip tövbe edecekleri yerde, daha büyük günahlara yöneliyorlar. İşte onlara, alçaltıcı bir azap vardır!
Bazı müminler, "Sürekli fitnelere sebep olan bu münafıkları Allah neden bize ismen bildirmiyor yahut onları neden aramızdan çıkarıp atmıyor?" diye soruyorlardı. Allah bu konudaki toplumsal yasayı bildirerek buyurdu ki:
179. Allah, siz müminleri şu içinde bulunduğunuz müminlerle münafıkların iç içe olduğu sıkıntılı durumda ilelebet bırakacak değildir. İslâm toplumu gerekli güç ve olgunluğa ulaştığında, toplumu ifsad eden münafıkları müminlerin arasından ayıklamak suretiyle elbette pis ile temizi birbirinden ayıracaktır. Bunun için de, iyilerle kötüleri ortaya çıkarmak üzere bazen bela ve musibetlerle, kimi zaman da zenginlik ve refah ile sizleri imtihan edecektir. Fakat İslâm toplumu henüz toparlanmamış ve yeni Müslüman olanların kalplerine iman henüz iyice yerleşmemiş olduğundan, şimdilik sizi ayrıştırıcı imtihana tâbi tutmamaktadır. Çünkü bu dönemde böyle bir imtihan, İslâm toplumunun sarsıntıya uğrayıp parçalanmasına sebep olabilir.
Allah size, kendisinden başka hiç kimsenin bilemeyeceği sırlar âlemi olan gayb'ı bildirecek de değildir. Yani hiç imtihana gerek kalmadan münafıkları belirlemeniz için size insanların kalbinden geçen gizli düşünceleri bilme kudreti verecek değildir. Zira bu, imtihan hikmetine aykırıdır. Bunun yerine Allah, ihtiyaç duyduğunuz kadar gayb bilgisini size öğretmek üzere elçilerinden dilediğini seçer ve bu bilgileri ona vahyeder. İşte Kur'ân böyle vahiy ürünü bir kitaptır. Onu doğru okuyup içindeki yasaları bireysel ve toplumsal hayatınıza uyguladığınız takdirde, her türlü tehlike ve saldırıya karşı kendisini koruyabilen güçlü ve sağlıklı bir toplum oluşturabilirsiniz.
O hâlde, ey insanlar! Allah'a ve göndermiş olduğu bütün elçilerine iman ve emirlerine itaat edin. Eğer bu şekilde inanır ve kötü davranışlardan titizlikle sakınıp korunursanız, size ebedî cennet yurdunda muhteşem bir ödül vardır.
Münafıkların en belirgin özelliği, yalan söylemek, emanete ihanet etmek, verdiği sözü tutmamak, saldırganlık, cimrilik gibi ahlaki zaaflara sahip olmalarıdır:
180. Allah'ın lütfundan kendilerine cömertçe sunduğu nimetlerle övünen, ancak bunları yoksullara harcamakta cimrilik edenler, sakın bunun kendileri için hayırlı olduğunu ve kendilerine kazanç sağlayacağını sanmasınlar.
Hayır; bu cimrice davranışları, onların dünyada da âhirette de zararınadır.
Çünkü cimrilik edip yoksullardan esirgedikleri şeyler, Diriliş Günü'nde bir ateş halkası olup o münafıkların boyunlarına geçirilecektir.
Göklerin ve yerin mirası Allah'ındır. Sahip olduğunuzu zannettiğiniz servet ve zenginlikler, aslında size geçici olarak verilmiş birer emanetten ibarettir. Gün gelecek, bu emanet sizden geri alınacak ve gerçek sahibi olan Allah'a dönecektir. Sonra da hepsinin hesabı bir bir sorulacaktır. Öyleyse, aslında Allah'a ait olan malınızı ve servetinizi O'nun emrettiği yere, emrettiği şekilde harcamalısınız.
Unutmayın ki, Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.
Her şeyden haberdar olduğu içindir ki, "Allah'ın kat kat fazlasıyla geriye ödeyeceği güzel bir borcu O'na verecek olan kimdir?" [48] (Bakara, 2/245) âyetindeki o muhteşem mecazi anlatımı göz ardı ederek âyetin anlamını çarpıtan ve onu alay konusu edinen zalimleri de görmektedir: