Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 71
158. Zaten Karunlar gibi yaşayıp ölseniz de, İslâm yolunda savaşıp öldürülseniz de, sonuçta hepiniz ister istemez Allah'ın huzurunda toplanacaksınız.
O hâlde, Allah yolunda mücadeleyi aksatan veya terk eden kardeşlerinizi güzelce uyarın, zira kardeşlik bunu gerektirir. Fakat onları, işledikleri bir günahtan dolayı azarlayıp küçük düşürmek yahut dışlamak suretiyle şeytanın kucağına itmeyin. Onlara daima şefkat ve merhametle yaklaşın. Bu gibi konularda, Allah'ın Elçisi sizin için ne güzel bir örnektir:
159. Ey Peygamber! Allah'ın sana bahşettiğiengin şefkat ve rahmeti sayesindedir ki, Uhud imtihanında başarısız olan arkadaşlarına merhametli ve yumuşak davrandın. Azarlanmayı hak ettikleri durumlarda bile, kusurlarını yüzlerine vurup onları rencide etmedin.
Eğer onlara karşı kaba ve katı yürekli olsaydın, seni terk ederek etrafından dağılıp giderlerdi. Bu ise hem senin için, hem de onlar için en büyük felâket olurdu.
Öyleyse, onları bağışla ve Allah tarafından da affedilmeleri için Rabb'ine yalvar. [47] Yönetimle ilgili olup da, hakkında kesin bir hüküm indirilmemiş olan konularda karar vermeden önce, onlarla fikir alışverişinde bulunarak istişare et ve bu istişare sonucunda oluşan eğilimi dikkate alarak karar ver.
İstişare sonucunda belli bir yönde karar verdiğin zaman da Allah'a tevekkül et. O'nun kudret ve inayetine güvenerek kararını en ufak bir taviz vermeden uygula. Hiç şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. Üzerine düşeni eksiksiz yapan, fakat sonucun elde edilmesi konusunda yalnızca O'na güvenen, O'na dayanan kullarını sever ve onları yardımıyla destekler:
160. Allah size yardım ettiği sürece, hiçbir güç sizi yenemez. Ama eğer sizi yüzüstü bırakacak olursa, size O'ndan başka kim yardım edebilir?
Öyleyse, inananlar yalnızca Allah'a dayanıp güvensinler.
Uhud'da savaşı bırakıp ganimete koşanlar, Peygamber'in ganimetlere el koyup kendilerine haksızlık edeceğini mi sanıyorlardı? Oysa şunu gayet iyi biliyorlardı ki:
161. Bir peygamberin emanete ihanet etmesi asla söz konusu olamaz.
Her kim emanete ihanet edecek olursa, Diriliş Günü Allah'ın huzuruna ihanetiyle birlikte çıkacaktır. Sonra da herkese yaptığının karşılığı tam olarak verilecek ve hiç kimseye zerre kadar haksızlık edilmeyecektir.
162. Öyle ya, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaya çalışan kimse, O'nun gazabına uğrayan ve barınağı cehennem olan kimseyle bir olur mu? Zalimleri bekleyen o cehennem ne kötü bir duraktır!
163. Evet, iyilerle kötüler bir olmaz. İlâhî ölçülere göre her insan, oraya koyduğu tavır ve davranışlara göre yükselir veya alçalır. Onlar Allah katında derece derecedirler. Hiç kuşkusuz Allah, yaptıkları her şeyi görmektedir ve karşılığını mutlaka verecektir. İnsanların en yüksek derecelere ulaşabilmesi için ihtiyaç duydukları bilgileri de onlara göndermiştir:
164. Gerçekten Allah, müminlere büyük bir lütufta bulundu. Zira onlara kendi içlerinden öyle bir peygamber gönderdi ki, onlara Allah'ın âyetlerini okuyor, onları günah ve şirk kirlerinden arındırıyor ve onlara Kitabı ve Kitaptaki hükümleri pratik hayata uygulama bilgisi olan hikmeti öğretiyor.
Oysa onlar, bundan önce apaçık bir sapkınlık ve dalâlet içinde idiler.
Böyle ilâhî nimetlerle taltif edilmiş olan bir toplum, Kur'ân'ın ve Peygamber'in emirlerini uyguladığı sürece, kâfirler karşısında asla yenilgiye uğramaz:
165. Bedir Savaşı'ndadüşmanlarınıza iki katını tattırdığınız bir musibet Uhud'da sizin başınıza geldi diye, kendi kusurunuzu görmezlikten gelerek, "Madem bizler doğru yoldayız, o hâlde kâfirler karşısında bu yenilgi neden başımıza geldi?" diyorsunuz, öyle mi?
Ey Muhammed, bunu soranlara de ki:
"Bu yenilgi, sizin kendi hata ve eksikliğinizdendir. Peygamber'in emrine uymamakla, yenilgiye bizzat kendiniz sebep oldunuz. Böylece, kazanmak üzere olduğunuz bir savaşı kendi elinizle kaybettiniz. Yoksa Allah, müminlere verdiği zafer ve yardım vaadini elbette yerine getirmişti. Hiç kuşku yok ki, Allah'ın her şeye gücü yeter."