Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 603
1. Ey İslâm davetçisi! Gerek servet, şöhret, makam gibi dünyalıklar vadederek ve gerekse kızıp tehditler savurarak sana dinin temel ilkelerinden taviz vermeni teklif eden inkârcılara seslenerek de ki:
"Bakın, ey inkârcılar!"
2. "Ben bir Müslüman'ım. Bir elime Ay'ı bir elime Güneş'i verseniz bile, sizin taptığınız ve beni de kulluğa çağırdığınız o sahte ilâhlara tapmam!"
3. "Nitekim siz de benim kulluk ettiğim ve sizi de kulluğa davet ettiğim sonsuz ilim ve kudret sahibi, eşi ve ortağı olmayan, bütün âlemlerin Rabb'i ve İlâhı olan Allah'a O'nun razı olduğu şekilde kulluk etmiyorsunuz. Siz Allah'a başkaldırmaktan korkmuyorsunuz da, ben sizin tehditlerinizden mi korkacağım!"
4. "O hâlde, hiç boşuna ümitlenmeyin. Ben sizin taptığınıza bugüne kadar tapmadığım, şimdi ve bundan sonra da ebediyen tapacak değilim."
5. "Zaten bu inkârcı tavrınızdan vazgeçmediğiniz sürece, siz asla kulluk etmeyeceksiniz, benim kul olduğum yüce Allah'a! Size göre bireysel, toplumsal, ekonomik, siyasal alanlarda Allah'tan başka sözü dinlenecek, kulluk yapılacak nice varlıklar var. Benim ise hayat programımı belirleyen Kur'an'ım, izinden yürüyeceğim Peygamber'im var."
6. "Öyleyse, birbirimizi kandırmayalım, açık ve net konuşalım: Hak ile batıl arasında bir uzlaşma, bir kaynaşma olamaz. Sizin dininiz size, benim dinim bana."
1. Ey Peygamber! Büyük bir fedakârlık ve sabır gerektiren çetin bir mücadelenin ardından nihayet sana Allah'ın yardımı ve kâfirlere karşı kesin zafer geldiği,
2. Ve insanların kitleler hâlinde İslâm'ı kabul edip Allah'ın dinine akın akın girdiklerini gördüğün zaman,
3. İşte o zaman, sakın övüneyim, gurura kapılayım deme. Çünkü asıl zor imtihan o zaman başlamış demektir. O an şeytanın seni fitneye düşürebileceği en zayıf anın olacaktır. O hâlde, bu büyük başarının senin marifetin değil, Allah'ın sana bir lütfu olduğu bilinciyle Rabb'ini hem kalbinle, hem de söz ve davranışlarınla överek, anıp yücelterek ve O'nun buyruklarını, hükümlerini daima yüreğinde ve gündeminde canlı tutarak, en içten dua ve yakarışlarla hamd ile tesbih et. Ve ne kadar iyilik yapmış olursan ol, yine de kendini kusursuz, mükemmel görme. Daha iyiye, daha güzele ulaşabilmek için gayret göster ve bunun için, daima O'ndan bağışlanma dile. Hiç kuşkusuz O, her zaman Kendisine yönelenleri rahmetiyle kucaklayan ve tövbeleri kabul edendir.
1. Ebu Leheb'in elleri kırılsın. Gücü ve saltanatı yok olsun, kahrolup gitsin. Zaten kendisi kopkoyu bir inkâr bataklığına saplanarak kahroldu ya.
2. Ne o güvendiği malı ve serveti kurtarabildi onu korkunç akıbetten, ne diğer çalışmaları ve kazandıkları.
3. İşlediği günahlardan dolayı alevli bir ateşe girecektir o.
4. Bir zamanlar lâf getirip götüren ve Peygamberin yoluna dikenler taşıyan karısı da, kendilerini yakacak odunları sırtına yüklenmiş olarak, kocasına eşlik edecek.
5. Hem de, gerdanında —o dillere destan kolyesi yerine— hurma liflinden örülmüş kalın bir halat olduğu hâlde.