Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 597
1. Andolsun, insanlık tarihi boyunca nice Peygamberlere ev sahipliği yapan, ilâhi vahyin merkezi konumunda olan coğrafi bölgelere. Özellikle de incire ve zeytine, yani incir ve zeytin ağaçları bolca yetiştiği için Tin ve Zeytun bölgeleri olarak da bilinen ve birçok peygamberin, özellikle İsa, Davud, Süleyman gibi büyük Peygamberlerin zuhur ettiği, İncil ve Zebur'un vahyedildiği Şam ve Filistin bölgelerine.
2. Andolsun, Allah'ın insanlık tarihinde ilk kez bir Peygamberle, Musa (a) ile aracısız konuştuğu ve ona Tevrat'ın ilk bölümünü vahyettiği yere, kutsal Sina Dağına.
3. Ve İbrahim Peygamber'in (as) Kâbe'yi inşa etmesinden bu yana Arabistan'da barış ve huzurun kaynağı olan ve Son Elçinin (s) Kur'an vahyini aldığı bu güvenli şehre, Mekke'ye andolsun ki,
Yani bu sözü edilen coğrafyalarda yaşanan tarih şahittir ki, insan vahyin sesini dinler ve izinden giderse yücelir, ona ihanet ederse de en aşağılık konuma düşer. Şöyle ki:
4. Biz insanı, yaratılış amacını gerçekleştirmesi için ihtiyaç duyduğu her türlü zihnî ve bedenî özelliklerle donatarak varlık mertebelerinin en yükseğine çıkabilecek bir yetenek ve kapasitede, yani olması gereken en güzel biçimde yarattık.
5. Fakat insan, vahiyden uzaklaşarak asli kişiliğini saptırıp yozlaştırınca, —geçerli kıldığımız kanunlar gereğince— onu varlık mertebelerinin en dibine yuvarlayarak aşağıların aşağısına çeviririz. Kur'an'dan yüz çevirerek şeytanın boyunduruğu altına giren insan, vahşi hayvanlardan daha tehlikeli ve aşağı bir duruma düşer.
6. Ancak Allah'a ve âhiret gününe iman edip bu imana yaraşır güzel işler yapanlar hariç. İşte onlar için, cennette bitip tükenmeyecek muhteşem bir ödül vardır.
7. Öyleyse, ey insan, artık hangi şey sana Dini yalanlatabilir? Bu gerçeklere rağmen, hangi güç seni ilahi adaletin suça ve iyiliğe vereceği adil karşılığı inkâra yöneltebilir? Eğer cennet cehennem, ödül ceza yoksa ve iyilik yapanlarla kötülük yapanlar aynı sonu paylaşacaklarsa, bu Allah'ın hikmet ve adaletine ters düşmez mi?
8. Öyle ya, Allah hükmedenlerin en âdili değil mi? Her adil hâkimden suçluları cezalandırması ve iyileri onurlandırması beklenirken, hâkimlerin hâkimi olan Allah suçu cezasız, iyiliği mükâfatsız bırakır mı?
1. Ey insan! Yaratan Rabb'inin adıyla oku! Sana Rabb'in tarafından gönderilen ve bundan böyle ayet ayet, sure sure muhatap olacağın bu kitabı, onu güzelce anlamak, zihnine nakşetmek, hayatına yansıtmak ve başkalarına tebliğ etmek amacıyla oku. Fakat batıl değerler, sahte ilâhlar adına değil, yalnızca Rabb'inin adıyla oku!
2. O, İnsanı, rahim duvarına tutunarak orada asılı bir şekilde duran, kan pıhtısına benzeyen basitbir yumurta hücresinden, yani alaktan yarattı ve onu aşama aşama konuşma, düşünme, okuma, öğrenme ve öğretme yeteneklerine sahip üstün bir varlık hâline getirdi.
3. Oku! Unutma ki, Rabb'in sonsuz lütuf ve kerem sahibidir. Daha önce sahip olmadığın bunca nimetleri sana bahşeden Allah, yüreğini ilim ve hikmet hazineleriyle doldurarak seni çok daha büyük mertebelere, en yüce makamlara çıkaracaktır.
4. O Allah ki, kalem ve benzeri eğitim öğretim araçları ile gerek vahiy bilgisini, gerekse beşeri bilgi ve tecrübeleri yazıp muhafaza ederek sonraki nesillere aktarma ve böylece, ilim ve hikmet yolunda ilerleme sanatını öğretendir.
5. Düşünme, araştırma, öğrenme imkân ve yetenekleri bahşettiği insana, Peygamber ve Kitap göndererek ona bilmediği her şeyi öğreten O'dur.
Peki, insanoğlu bu nimetlerin kıymetini gereğince takdir edebiliyor mu?
6. Hayır; doğrusu Allah'ın adı ile okumayan insan, sahip olduğu bilgi, güç ve servetle şımararak azgınlık eder.
7. Kendisini —Allah'ın yol göstericiliği de dâhil— her türlü ihtiyacın üstünde gördüğü için.
8. Oysa dönüş Rabb'inedir. Her canlı eninde sonunda ölümü tadacak, imtihan nedeniyle kendisine verilen servet, güç, makam ve saltanatı bırakıp Rabb'inin huzuruna çıkacaktır. Böylece Büyük Mahkemede bu dünyada yapıp ettiklerinin hesabını verecek ve hiçbir iyilik mükâfatsız, hiçbir kötülük cezasız kalmayacaktır.
O hâlde, ey insan! Hak ile batılın mücadelesinde tarafsız kalma. Müminler cephesinde yerini almak konusunda çekimser davranma.
9. (9-10) Bir düşünsene, Kâbe'de namaz kılmakta olan bir kulu, yani Peygamberi namazından engellemek isteyen Ebu Cehil adındaki kâfiri. Yine düşünsene, inancı doğrultusunda yaşamak isteyen insanları, bu kutsal haklarından mahrum bırakmaya çalışan çağdaş Ebu Cehillerin yaptıklarını.
10. (9-10) Bir düşünsene, Kâbe'de namaz kılmakta olan bir kulu, yani Peygamberi namazından engellemek isteyen Ebu Cehil adındaki kâfiri. Yine düşünsene, inancı doğrultusunda yaşamak isteyen insanları, bu kutsal haklarından mahrum bırakmaya çalışan çağdaş Ebu Cehillerin yaptıklarını.
11. Bir düşün bakalım, bunamaz kılan, oruç tutan, başını örten, yani Rabb'ine kulluk ve ibâdet eden kişi ya doğru yolu izliyorsa?
12. Yahut insanları Kur'an ahlâkına çağırarak dürüstlüğü, erdemliliği öğütlüyorsa ve sen onu zalimlerle mücadelesinde yalnız başına bıraktıysan, âhirette bunun hesabını nasıl vereceksin?
13. Yine düşün, ya o desteklediğin liderin, patronun, efendin vs. Allah'tan gelen hakikati yalanlamış ve O'nun ayetlerinden yüz çevirmişse ve sen de körü körüne onların peşinden gidiyorsan, yarın hangi yüzle Rabb'inin huzuruna çıkacaksın?
14. Müminlere böyle pervasızca eziyet edenbu zalim bilmez mi ki, Allah her şeyi görmekte?
15. Sakın ha, zannetmesin ki yaptıkları karşılıksız kalacak. Eğer bu çirkin davranışlarına bir son vermeyecek olursa, onu perçeminden tutup cehenneme sürükleyeceğiz.
16. O yalancı, o günahkâr perçeminden!
17. O zaman çağırsın bakalım, o güvendiği ordusunu, adamlarını, meclisini.
18. Biz de azap meleklerini çağıracağız, bakalım kim üstün gelecek!
19. Hayır, sakın ona itaat etme. Zalimlerin baskı ve işkencelerine asla boyuneğme. Sen tüm benliğinle O'nun huzurunda secdeye kapan ve en içten dua ve yalvarışlarla O'na yaklaş.