Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 59
71. Ey Kitap Ehli! Niçin ilâhî hakikati bâtıl yorum ve iddialarınızla bulandırıp bile bile gerçeği gizliyorsunuz?
72. Kitap Ehli'nden bazıları, insanların İslâm'a yönelişini engellemek için sinsice bir plân hazırlayarak birbirlerine dediler ki:
"Müslümanları kandırıp inançlarında şüpheye düşürmek için, onlara indirilen Kur'ân âyetlerine günün başında iman edin; günün sonunda da, "Görüyorsunuz ya, aslında size ve Peygamber'inize karşı hiçbir önyargımız yok. Ne var ki, dininizi iyice araştırıp öğrendikçe, Muhammed'in Tevrat'ta bize müjdelenen son Peygamber olmadığını anladık. En güvenilir âlimlerimize de danıştık, meğer sizin inancınız doğru değilmiş!" diyerek onu inkâr edin, belki böylece şüpheye kapılıp dinlerinden dönerler."
73. "Bir de, kim olursa olsun ve hangi mucizeleri getirirse getirsin, sizin dininize uymayan ve yüzyıllardan beri oluşturduğumuz Yahudi şeriatını, dini gelenekleri kabul etmeyen hiç kimseye inanmayın!" diyorlar.
Ey Peygamber! Onlara de ki:
"Ne sizin ne de bizim kişisel görüş ve iddialarımız doğru yol olarak nitelendirilemez. Doğru yol, ancak Allah'ın gösterdiği yoldur. Ve Allah bu yolu, peygamberleri aracılığıyla tüm insanlığa bildirmiştir. Şu halde, O'nun gönderdiği bu son kitaba iman etmedikçe, doğru yolda olduğunuzu söyleyemezsiniz. Son Elçi apaçık delillerle gönderilmişken, neden ona imandan yüz çeviriyorsunuz? Size daha önce verilen peygamberlik, vahiy, önderlik gibi nimetlerin bir benzeri sizin ırkınızdan olmayan birine verildi diye mi kıskançlığa kapılıp böyle hırçınlaşıyorsunuz? Yoksa Müslümanlar Rabb'inizin huzurunda yapacağınız tartışmada sizi zor duruma sokacak türden deliller getirecekler diye mi korkuyorsunuz?"
Sözlerine devamla de ki: "Her türlü nimet ve lütuf, yalnızca Allah'ın elindedir, sizin veya bir başkasının tekelinde değil.Ve Allah onu, lâyık gördüğüne verir. Çünkü Allah, lütuf ve merhamet bakımından sınırsızdır ve kimlerin bu nimetleri hak ettiğini en iyi bilendir."
74. "O, rahmetini ve bu rahmetin tecellisi olan vahiy ve Peygamberlik nimetini yalnızca imtiyazlı bir ırka veya sınıfa değil, lâyık gördüğün bahşeder. Çünkü Allah, sonsuz lütuf sahibidir."
Gerçi bütün Yahudi ve Hristiyanlar aynı değildir:
75. Kitap Ehli'nden öyleleri vardır ki, ona yığın yığın hazineler emanet etsen bile onu sana geri öder.
Onlardan öyleleri de vardır ki, kendisine bir tek altın para dahi emanet etsen, başında dikilip durmadıkça onu sana geri ödemez.
Onların çoğu hak hukuk tanımaz, insanları aldatmayı ve onlara eziyet etmeyi meşru görürler.Bunun sebebi, "Yahudi inancına mensup olmayan o cahil ümmilere karşı işlediğimiz günahlardan dolayı bize bir sorumluluk yoktur. Çünkü Allah, Yahudi olmayan toplumları aldatmayı, onların hakkını yemeyi bize helâl kılmıştır!" demeleridir.
Tevrat'ta bu iddiayı destekleyecek bir hüküm olmadığını bile bile, bunun ilâhî kaynaklı bir inanç olduğunu öne sürerek Allah adına yalan söylüyorlar.
76. Hayır, doğrusu şudur ki, hangi dinden ve hangi ırktan olursa olsun, her kim Allah'a verdiği söze bağlılık gösterir ve günah işlemekten, zulüm ve haksızlık etmekten sakınırsa, şüphesiz Allah da sakınanları sever.
77. Allah'a verdikleri sözlerini ve yeminlerini, âhiret nimetlerine göre pek küçük bir kazanç olan servet, makam, şöhret gibi dünyalık çıkarlarla değiştirenler var ya, onlara âhiret nimetlerinden bir pay yoktur.
Diriliş Günü Allah onlarla rahmet lisanıyla konuşmayacak, yüzlerine bakmayacak ve onları günahlarından arındırmayacaktır. İşte onlara, can yakıcı bir azap vardır!
Yahudi din adamlarından bir kısmı, arzu ve heveslerine uygun bir din anlayışı ortaya koymak için, gerektiğinde kutsal kitapları olan Tevrat'ı bile tahrif etmekten çekinmezler: