Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 580
26. Ve gecenin bir parçasında sıcacık yatağını terk ederek, O'nun huzurunda gözyaşlarıyla secdeye kapan. Gece saatlerinde uzun uzun Kur'an okuyarak, namaz kılarak, ilim ve tefekkürle meşgul olarak, en içten dua ve yakarışlarla O'nun şanını yücelterek tesbih et.
Bu zalimlerin, Allah'ın ayetlerine karşı çıkışlarının asıl sebebi nedir, bilir misiniz?
27. Çünkü onlar, şu peşin —ama gelip geçici— dünya nimetlerini her şeyden daha çok seviyor, sonsuz nimet ve azabın bulunduğu asıl önemli günü ise ihmal ediyorlar.
28. Oysa onları yaratan ve vücutlarını meydana getiren damarlarını, kaslarını, sinirlerini ve eklem bağlarını sağlamlaştırarak kendilerine güçlü ve sağlıklı bir beden bağışlayan Biziz. Ve dilediğimiz anda onları bu özelliklerden mahrum bırakıp hastalıklı ve felçli bir hâle getirebilir yahut hepsini derhal yok ederek onların yerine benzerlerini getirebiliriz.
29. İşte bu Kur'an, zalimleri bekleyen korkunç azabı haber veren bir uyarı, bir hatırlatmadır. O hâlde, dünya ve âhirette kurtuluş ve esenliğe ulaşmak isteyen Kur'an'a kulak versin ve dosdoğru Rabb'ine varan bir yol tutsun. Çünkü insanoğluna, doğruyu eğriden ayırt edebileceği akletme yeteneği ve seçme özgürlüğü bahşedilmiştir. Ancak bu özgürlük, mutlak ve sınırsız bir özgürlük değildir:
30. Şunu iyi bilin ki, Allah bu yola girmenizi dilemediği takdirde siz, değil hidayete ermek, onu dileyemezsiniz bile. Eğer siz bir şeyler irade edebiliyor, muhakeme yapabiliyor, birtakım kararlar verebiliyorsanız, Allah size bu imkânları bağışladığı içindir. Hiç kuşkusuz O, tüm varlıklar üzerinde mutlak hâkimdir ve her şey O'nun kudret ve denetimi altındadır. Dolayısıyla, O'nun izin ve iradesi olmadan hiçbir şey gerçekleşmez. Bununla birlikte Allah, doğru yola yönelmek isteyen hiç kimseyi bundan alıkoymaz. Çünkü O, sonsuz kudret ve egemenlik sahibi olmakla birlikte, aynı zamanda sonsuz ilim ve hikmet sahibidir. Her şeyin en doğrusunu bilir, her konuda en âdil hükmü verir, sonsuz hikmetiyle her şeyi yerli yerince yapar. Öyle ki:
31. O, kullarından lâyık gördüğünü rahmetine erdirir. Zalimlere gelince, onlara da can yakıcı bir azap hazırlamıştır.
1. Andolsun, birbiri ardınca gönderilen,
2. Fırtına gibi eserek inkâr, cehalet ve zulüm karanlıklarını darmadağın eden,
3. Ve kalplere hakikat nurlarını yayan,
4. Sonra hak ile batılı kesin hatlarla birbirinden ayıran,
5. Ve ardından, bir öğüt ve hatırlatmada bulunan,
6. Hesap Günü gelip çattığında, "Ya Rab, ben bu gerçeklerden habersizdim." diyecek olanların özür ve bahanelerini boşa çıkarmak veya öğüt almaya gönlü olanları uyarmak için. Yahut davetçilerin, "Ya Rab, biz tebliği görevimizi yaptık, ama onlar bizi dinlemediler." diyerek Allah katında mazeret beyan edebilmeleri ya da öğüt dinleyecek olanları uyarıp doğru yola çağırmaları için.
7. İşte bütün bunlara yemin olsun ki, ey insanlar! Size söz verilen ölüm, kıyamet, diriliş, hesap, cennet, cehennem gibi tehditler kesinlikle gerçekleşecektir. Ne zaman mı?
8. Yıldızların söndürüldüğü,
9. Gök parçalanıp yarıldığı,
10. Dağlar un ufak edilip savrulduğu,
11. Ve ilâhî mesajı insanlığa tebliğ eden elçiler ve davetçiler, Allah'ın huzurunda şahitlik yapmak üzere büyük buluşmaya çağırıldığı zaman.
12. Bekletilen o gün için.
13. Yani, Karar Günü için.
14. Bilir misin, ne müthiş bir gündür, bu Karar Günü?
15. Vay hâline o gün, mesajlarımı yalanlamış olanların! Öyle ya;
16. Biz sizden önceki nice toplumları, nice ülkeleri helâk etmedik mi?
17. Ve onların ardından, sonraki inkârcı nesilleri de onların yanına göndermedik mi? Şimdi, ey çağdaş kâfirler, sizin sonunuz onlarınkinden farklı mı olacak?
18. İşte Biz suçlulara böyle yaparız.
19. Vay hâline o gün, mesajlarımı yalanlamış olanların!