Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 577
1. Yo! âhireti inkâr edenler, büyük bir aldanış içindedirler! Andolsun o Diriliş Gününe!
2. Ve yine andolsun, özeleştiride bulunarak kendisini kınayan insana ki, Biz ölmüş bedenleri mutlaka diriltip Yargı Gününde hesaba çekeceğiz. Bunun şahitlerinden biri de, bizzat insanın yüreğinde hissettiği vicdan ve özeleştiri duygusudur.
3. Yoksa insan, çürüyüp dağılmış olan kemiklerini yeniden bir araya getirip kendisini hayata döndüremeyeceğimizi mi sanıyor?
4. Hayır, elbette buna gücümüz yeter. Hem de sadece kemiklerini değil, hayat boyu değişmeyen, o taklit edilemez parmak uçlarını bile —özel çizgileriyle birlikte ve en ince ayrıntısına varıncaya kadar— yeniden düzenlemeye gücümüz yeter Bizim.
5. Fakat bu hakikati idrak edemeyen insan, akılsızca tavır ve davranışlarıyla geleceğini berbat etmek ister. Şöyle ki:
6. İlâhî uyarıyı alay konusu yaparak, "Bu tehdit edip durduğunuz Diriliş Günü ne zamanmış?" diye sorar.
7. Fakat Kıyamet Gününün dehşetiyle gözler kamaştığı,
8. Ay karanlığa gömüldüğü,
9. Ve Güneş ile Ay bir araya getirilip işleri bitirildiği an,
10. İşte o gün insan, "Eyvah!" diye feryat edecek, "Bu felâketten kaçıp kurtulma imkânı yok mu?"
11. Hayır, o zaman zalimler için hiçbir kaçış, hiçbir sığınak yoktur.
12. Çünkü o gün varılacak son durak, Rabb'inin huzurudur.
13. İşte o gün insana, yaptığı ve yapması gerektiği hâlde yapmadığı iyi kötü her şey haber verilecektir.
14. Aslında insan, kendi hâlini görmekte ve nasıl bir akıbete lâyık olduğunu pekâlâ bilmektedir.
15. Birtakım sahte mazeretler öne sürüp kendisini kandırmaya çalışsa bile.
Öyleyse, ey insanlar, gerçekleri olduğu gibi görmeli, vicdanınızın derinliklerine nakşedilmiş duygu ve eğilimlerle birebir örtüşen bu Kur'an mesajını kendinize rehber edinerek dünya ve âhirette huzur ve esenliğe ulaşma yolunda çaba harcamalısınız. Bunun için yapmanız gereken, içtenlikle Kur'an'a yönelmek ve onu dinleyerek, okuyarak, inceleyerek anlamaya ve hükümlerini uygulamaya çalışmaktır. Başlangıçta anlayamadığınız veya yanlış anladığınız yerler olabilir. Endişe etmeyin, eğer siz içtenlikle Kur'an'a yönelir ve onu anlama ve hayatınıza yansıtma yolunda çaba harcarsanız, Allah size bilmediklerinizi öğretecek ve Kur'an'ı doğru anlamanızı sağlayarak sizi büyük hatalara düşmekten koruyacaktır. Nitekim ayetlerimizle ilk tanıştığı sıralarda Elçimiz Muhammed (s) bile onu öğrenme ve anlama konusunda zorluk çekeceğini sanmış, Biz de onu şöyle teskin etmiştik:
16. Ey Muhammed! Cebrail sana Kur'an'ı vahyederken, onun bir kısmını unuturum endişesiyle, ayetleri çabucak ezberlemek için dilini aceleyle oynatıp durma.
17. Korkma, onu senin yüreğine ve zihnine yerleştirmek ve gerektiğinde okutmak Bize düşer.
18. Öyleyse, Biz onu Cebrail aracılığıyla sana okuduğumuz zaman, sen yalnızca onun okunuşunu takip et.
19. Ayrıca, kalbini ilim ve hidayet nurlarıyla aydınlatarak onun anlamını açıklamak da Bize düşer.
Öyleyse ey müminler! Siz de kendinize Peygamberi örnek almalı, Kur'an'ı acele etmeden, düşünerek ve özümseyerek okumalısınız.
48. Artık hiç kimse, o zalimlerin kurtuluşu için Allah katında aracılık yapamayacak, hiçbir şefaatçinin şefaati onlara fayda vermeyecektir.
49. O hâlde, onlara ne oluyor ki, bunca öğüt ve uyarılardan yüz çeviriyorlar?
50. (50-51) Tıpkı, kendisini avlamak isteyen bir aslandan korkup kaçan yaban eşeklerinin kaçışı gibi senin davetinden kaçıyor ve seni hiç dinlemeden, telâşla yanından uzaklaşıyorlar.
51. (50-51) Tıpkı, kendisini avlamak isteyen bir aslandan korkup kaçan yaban eşeklerinin kaçışı gibi senin davetinden kaçıyor ve seni hiç dinlemeden, telâşla yanından uzaklaşıyorlar.
52. Hayır, aslında onların her biri, bir Peygambere itaati gururuna yediremiyor, kendisine özel olarak açılmış ilâhî sayfalar verilmesini istiyor.
53. Hayır, aslında onlar ilâhî adaleti hesaba katmıyor, âhiretten hiç korkmuyorlar.
54. Hayır, âhiret mutlaka gerçekleşecek ve Hesap Günü herkes hak ettiği karşılığı mutlaka alacaktır. İşte bunun için bu Kur'an, tüm insanlık için bir uyarı, bir öğüttür.
55. Artık dünya ve âhirette kurtuluşa, esenliğe ulaşmak isteyen, ondan öğüt alsın ve bu uyarılar çerçevesinde hayatını yenibaştan şekillendirsin.
56. Bununla birlikte, ey Peygamber, sen ne kadar öğüt ve uyarıda bulunsan da, Allah onları imana ve cennete lâyık görüp de doğru yola gelmelerini dilemedikçe, onlar öğüt alamazlar. O hâlde, her türlü kötülükten ve günahtan tövbe edip Rab'lerine yönelsin, O'nun sonsuz merhametine sığınsınlar. Çünkü azabından sakınılmaya da, affına sığınılmaya da lâyık olan sadece O'dur.