Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 570
40. Şu hâlde, güneş sistemlerine yerleştirdiği şaşmaz ölçü sayesinde, evrende ortaya koyduğu her bir gündoğumu ve günbatımı noktası ile aydınlığı karanlığa ve karanlığı aydınlığa çeviren, gönderdiği Kur'an sayesinde zulüm ve cehalet karanlıklarını iman ve İslâm nurlarıyla aydınlatan, doğudaki ve batıdaki, geçmiş ve gelecek tüm ülkelerin gerçek Hükümdarı, bütün zamanların ve mekânların biricik Hâkimi olan Allah'a, yani doğuların ve batıların, doğanların ve batanların, tüm doğuş ve batışların Rabb'ine andolsun ki, Bizim elbette gücümüz yeter:
41. Bu zalimleri yeryüzünden silip yok ederek onların yerine kendilerinden daha iyi bir toplum yaratmaya. Ve hiç kimse Bizi engelleyecek güce de sahip değildir.
42. Öyleyse, bırak onları, kendilerine vadedilen o dehşet verici gün ile karşılaşıncaya dek, dünyanın aldatıcı nimetlerine dalsınlar ve sonu gelmez kuruntularla oyalanıp dursunlar.
43. Fakat Diriliş Günü gelip çatınca, o gün zalimler, bir hedefe doğru yarışırcasına mezarlarından fırlayıp Rab'lerinin huzuruna çıkacaklar.
44. Utanç ve pişmanlıktan gözleri yere çivilenmiş, tam bir hüsran ve zillete uğramış hâlde. İşte budur, insanlık tarihi boyunca onlara tekrar ve tekrar vadedilen gün.
1. Ey insanlar! Gerçekten Biz Nuh'u, "Can yakıcı bir azap başlarına çökmeden önce, halkını bu korkunç akıbete karşı uyar!" diye kavmine Elçi olarak gönderdik.
2. Böylece Nuh, "Ey halkım!" diye kavmine seslendi, "Doğrusu ben, size apaçık hakikati gösteren ve zalimleri bekleyen acı akıbeti haber veren bir uyarıcıyım!"
3. "Şöyle ki, yalnızca Allah'a kulluk edin, O'na yürekten saygıyla bağlanın ve O'nun buyruklarını size ileten bir Elçi olarak bana itaat edin."
4. "Ki böylece Allah günahlarınızı bağışlasın ve sizi helâk olmaktan kurtarıp belirli bir vakte kadar huzur ve esenlik içinde yaşatsın. Unutmayın, Allah'ın belirlediği süre gelip çattıktan sonra asla ertelenemez, keşke bunu bilseydiniz."
5. Fakat onlar, bütün uyarılara rağmen zulüm ve haksızlığa devam ettiler. Bunun üzerine Nuh, "Ey Rabb'im!" dedi, "Ben halkımı gece gündüz bıkıp usanmadan hak dine çağırdım durdum."
6. "Ama benim çağrım, onları haktan iyice uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramadı."
7. "Şöyle ki, onları bağışlaman için kendilerini ne zaman tövbeye çağırdıysam, beni duymamak için parmaklarını kulaklarına tıkadılar, cehalet ve önyargı örtülerine büründüler. Apaçık hakikat karşısında inatla direndiler ve küstahça kibre kapıldılar."
8. "Fakat ben yine de umudumu kesmedim. Her türlü imkân ve fırsatları kullanarak, tüm gücümle onları gerçeklere açık açık davet ettim."
9. "Ve kimi zaman onlara hakkı açıkça ilan ettim, bazen de rencide olmasınlar diye onlarla özel olarak, gizlice konuştum."
10. "Onlara dedim ki: "Ey halkım, gelin zulüm ve haksızlıktan vazgeçin ve Rabb'inizden bağışlanma dileyin. Hiç kuşkusuz O, çok bağışlayıcıdır.