Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 563
13. Ey insanlar! Niyetlerinizi, düşüncelerinizi, sözlerinizi ve davranışlarınızı ister gizleyin, ister açığa vurun; hiç kuşkusuz O, kalplerin özünde olan gizlilikleri, sırları bilmektedir.
14. Öyle ya, Yaratan yarattığı şeyi bilmez mi? Yarattığı varlıkların ihtiyaçlarını, zaaflarını onların hangi kanun ve kurallara göre yaşaması gerektiğini, kurtuluş ve mutluluğa nasıl ulaşabileceklerini bilmez mi? Elbette bilir. Çünkü O latiftir, her şeye nüfuz eden ilmiyle bütün gizlilikleri en ince ayrıntısıyla bilir, her şeyden haberdardır. Öyle ki:
15. Her türlü konforla donanmış bir uzay gemisi gibi uzayın derinliklerinde yüzüp gitmekte olan şu yerküreyi, tüm yeraltı ve yerüstü zenginlikleriyle emrinize amade kılarak size boyun eğdiren O'dur. Öyleyse, onun omuzları üzerinde huzur ve güven içinde gezip dolaşın ve Allah'ın bahşettiği tertemiz nimetlerden yiyin için. Ve şu gerçeği aklınızdan çıkarmayın: Gün gelecek bu hayat sona erecek ve hepiniz, yaptıklarınızın hesabını vermek üzere mutlaka O'nun huzurunda toplanacaksınız.
Hâl böyleyken, ey inkârcılar, ne cüretle Rabb'inize başkaldırıyorsunuz?
16. Yücelerde Olan Allah'ın, yeryüzünü korkunç bir depremle çalkalayıp hepinizi yerin dibine geçirmeyeceğinden nasıl emin olabiliyorsunuz?
17. Yine O yücelerde Olan Allah'ın, başınıza gökten ölüm yağdıran bir kasırga göndermeyeceğinden nasıl emin olabiliyorsunuz? Bugün küstahça inkâr ediyorsunuz, ama azap başınıza geldiği anda, Benim uyarımı hiçe saymanın ne demek olduğunu o zaman anlayacaksınız!
18. Onlardan önceki nesiller de ayetlerimi inkâr etmişlerdi, fakat Beni inkâr etmenin akıbeti neymiş, gördüler!
19. Peki onlar, üzerlerinde kanat çırparak uçan kuşları görmüyorlar mı? Masmavi gökyüzünde nazlı nazlı süzülen bu kuşların yaratılışında, Allah'ın sonsuz kudret ve merhametinin muhteşem tecellilerini göremiyorlar mı? Ve düşünemiyorlar mı ki, onlara uçma yeteneği bahşederek ve termodinamik kanunlarını yaratarak onların boşlukta durmasını sağlayan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Rahman'dan başkası değildir.
Hiç kuşkusuz O, gökte ve yerde her şeyi görüp gözetmektedir.
20. Düşünün, eğer sizi cezalandırmak istese, hangi güç, hangi ordu sizi Rahman'ın elinden kurtarabilir? Önünde yerlere kapandığınız putlarınız, efendileriniz, önderleriniz mi? Yahut o çok güvendiğiniz servetiniz, gücünüz, teknolojiniz, silahlarınız ve ordularınız mı? Görüyorsun değil mi, Rahman'ın emir ve uyarılarını tanımayıp öldükten sonraki hayatı inkâr edenler, ne büyük bir yanılgı ve aldanma içindedirler.
21. Yine düşünün, şayet Allah geçim imkânlarınızı elinizden alıp rızkınızı kesecek olsa, size O'ndan başka rızık verecek olan kimdir? Allah size bahşetmiş olduğu nimetleri geri alsa, bir yudum su, bir nefes hava, bir lokma ekmek bulabilir misiniz? Bu nimetler olmaksızın hayatınızı devam ettirebilir misiniz? Hayır, Allah'ın yardımı olmadan bir nefes bile alamazsınız. Aslında bunu kâfirler de pekâlâ bilir. Fakat onlar, küstahça bir azgınlık ve nefret içinde hakikate karşı inatla direnmektedirler.
22. Söyleyin, kızgın çöllerde yüzüstü sürünen bir kimse mi hedefine daha iyi ulaşır, yoksa dimdik yürüyerek dosdoğru bir yolda hedefe doğru ilerleyen kimse mi? Gündelik dünyevî endişelerinin ötesindeki hiçbir şeyi umursamayan dar görüşlü kâfirler mi kurtuluşa daha lâyıktır, yoksa bir gün Allah huzurunda hesaba çekileceğinin bilincinde olan ve bunun için gereken hazırlıkları yapan ileri görüşlü müminler mi?
23. Allah'ın hükmüne itaat etmekten kaçınan nankörlere de ki: "Sizi yoktan var eden ve size işitmeniz için kulaklar, görmeniz için gözler ve düşünmeniz için gönüller bahşeden O'dur. Bunları size veren ne anneniz, ne babanız, ne devletiniz, ne patronunuz, ne de amirinizdir. Size bunları armağan eden, yalnızca ve yalnızca Allah'tır. Fakat siz ne kadar da az şükrediyorsunuz!"
24. Yine onlara de ki: "Sizi yeryüzünde yaratıp çoğaltan ve topluluklar, milletler hâlinde dünyaya yayan O'dur ve hepiniz eninde sonunda yeniden toprağa döneceksiniz. Sonra Mahşer Günü tekrar diriltilecek ve yaptıklarınızın hesabını vermek üzere O'nun huzurunda toplanacaksınız."
25. Hâl böyleyken, inkârcılar diyorlar ki: "Boş verin bunları. Yok biz ölecekmişiz, yok ölüler diriltilecekmiş, hesap kitap varmış, ne saçmalık! Eğer dedikleriniz doğru ise, söyleyin bakalım, bu yeniden dirilme ve yargılanma vaadi ne zaman gerçekleşecek?"
26. Onlara de ki: "Bunun ne zaman ve ne şekilde gerçekleşeceğini ben bilemem. Çünkü her konuda olduğu gibi, kıyamet ve mahşer hakkında da nihai ve şaşmaz bilgi, yalnızca Allah'ın katındadır. Ben ise, sadece O'nun buyruklarını size ileten apaçık bir uyarıcıyım."
Ve işte uyarıyorum: