Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 560
1. Ey Peygamber! Neden eşlerini memnun etmek için Allah'ın sana helâl kıldığı bir şeyi kendine yasaklıyorsun? Sakın bir daha böyle bir şey yapma. Çünkü Allah'tan başka hiç kimse, haram veya helâl kılma yetkisine sahip değildir.
Bununla birlikte, Allah senin bu küçük hatanı ve eşlerinin dünya malını arzu ederek sana karşı yaptıkları saygısızlığı affetmiştir. Çünkü Allah, çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
Öyleyse, ey Peygamber, etmiş olduğun yeminden dönmeli ve bunun kefaretini vermelisin.
2. Zira Allah, uygun olmayan yeminlerinizden dönmeyi size meşru kılmıştır (5. Maide: 89). Şunu iyi bilin ki, sizin yegâne dostunuz, yardımcınız, koruyucunuz ve Mevlâ'nız Allah'tır. O, kullarının yapısını ve özelliklerini en iyi bilendir, sonsuz ilim ve hikmetiyle en doğru hükmü veren bir hakîmdir.
İşte bu ilim ve hikmetin bir tecellisi olarak:
3. Hani Peygamber, eşlerinden birine bir sır vermiş ve bunu hiç kimseye anlatmamasını ona tembihlemişti. Fakat Peygamberin hanımı bunu diğer bir hanımına anlatınca, Allah onlar arasında geçen bütün konuşmaları Peygambere bildirerek onu bundan haberdar kılmıştı. Peygamber de hanımlarına gelerek olup bitenlerin bir kısmını onlara anlatmış, bir kısmına ise —yüce edebinden dolayı— hiç değinmemişti. Peygamber bunu eşine anlatınca, eşi hayretler içinde "Bunu sana kim bildirdi?" diye sormuş, Peygamber de "Her şeyi bilen ve her şeyden haberdar olan Allah bunu bana bildirdi!" diye cevaplamıştı. Peygamber, sırrını ifşa ettiği için Hz. Ayşe'ye sitem edince, Ayşe ile Hafsa birbirlerini destekleyerek, kırıcı sözlerle onu incitmişler ve daha sonra diğer hanımları da benzer tavırlar göstermişlerdi.
4. Ey Peygamber hanımları! Özellikle de siz ikiniz, Ayşe ve Hafsa! Eğer yaptıklarınızdan pişmanlık duyup Allah'a yönelirseniz bu yerinde bir davranış olur. Çünkü ikinizin de kalpleri yanlışlık ve haksızlığa iyice meyletmişti. Fakat tövbe etmek yerine, birbirinize arka çıkıp Peygambere karşı gelirseniz, şunu iyi bilin ki, onun koruyucusu Allah'tır. Ayrıca, gizli fısıltılarınızı Peygambere bildiren Cebrail, öz babalarınızın da içlerinde bulunduğu dürüst ve erdemli müminler ve diğer bütün melekler de onun yardımcısıdırlar. Bütün müminler onun kılına zarar gelmesin diye her türlü tehlikeye karşı canlarını siper ederek onu korumayı ve bu uğurda şehit olmayı en büyük şeref bilirler. İşte mesele bu kadar önemlidir.
Ey Peygamber hanımları! İslâm davasının başarıya ulaşması için büyük bir fedakârlıkla mücadele veren ve ümmetinin sorumluluğunu her an omzunda hissederek gece gündüz çaba harcayan Peygamber, eğer sizi boşamıyor ve sizi üzmemek için eziyetlerinize sabırla katlanıyorsa, bu size muhtaç ve mahkûm olduğundan değildir:
5. Eğer Peygamber sizi boşarsa, Rabb'i ona sizin yerinize, sizden daha hayırlı eşler nasip edecektir: Allah'a yürekten boyun eğen, O'na içtenlikle iman eden, kendisini Allah'a adamış, daima Allah'a yönelen, O'na hakkıyla kulluk ve ibadet eden, anlam ve hikmetini özümseyerek namaz kılan ve oruç tutan dul kadınlar ve genç kızlar bahşedecektir. Çünkü Peygamberin —tüm ümmete örnek olması gereken— ailesindeki huzursuzluk, bütün ümmetin huzursuzluğu demektir. O hâlde:
6. Ey iman edenler! Hem kendinizi, hem de ailenizi, yakıtı insanlar ve taşlar olan cehennem ateşinden koruyun. Unutmayın ki, cehennem ateşini tutuşturan, işlediği kötülükler yüzünden bizzat insanın kendisidir ve tüm kötülüklerin temeli ve asıl kaynağı, ilâhî iradeye başkaldırarak sahte ilâhların boyunduruğu altına girmektir ki, bunun en belirgin simgesi, önünde saygıyla boyun eğilen taştan putlar ve heykellerdir. O hâlde, dünyada yapılan zulüm ve haksızlıkların bir gün cehennemde ateş olup zalimin karşısına çıkacağını unutmayın. Zalimleri bekleyen bu ateşin başında, Allah'ın emirlerine asla karşı gelmeyen ve kendilerine verilen her emri itirazsız ve eksiksiz yerine getiren son derece acımasız, sert ve güçlü melekler olan zebaniler vardır.
7. O Gün zalimlere, "Ey inkârcılar!" denilecek, "Bugün özür dileyip bahaneler öne sürmeye kalkmayın. Çünkü siz, yalnızca yaptıklarınızın karşılığını göreceksiniz."