Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 541
25. Biz insanlık tarihi boyunca, Elçilerimizi hakikati gözler önüne seren parlak mucizelerle ve apaçık belgelerle gönderdik. İnsanların adaleti ayakta tutmalarını sağlamak için de, Elçilerle birlikte kutsal Kitabı ve bu kitap sayesinde, doğruyu eğriden ayırt etmeye yarayan en mükemmel adalet ölçüsünü indirdik.
Ayrıca, içinde müthiş bir potansiyel güç ve insanların hayatı için birçok faydalar bulunan demir madenini uzaydan kopup gelen maden kütleleri hâlinde yeryüzüne indirdik ve istifadenize sunduk. Bütün bunlar size bahşedildi ki, Allah gayb olarak —yani Allah'ı ve vadettiklerini gözleriyle görmedikleri hâlde— O'nun dinini ve Elçilerini destekleyen fedakâr müminleri, zulme arka çıkan veya ona seyirci kalan gafillerden seçip ayırsın. Gerçi Allah'ın kendi dinini üstün kılmak için sizin yardımınıza ihtiyacı yoktur. O bu düzenlemeyi, insanlar imtihandan geçip yükselsinler diye yapmıştır. Hiç kuşkusuz Allah güçlüdür, mutlak otorite sahibidir.
26. İşte bu nedenle, bir zamanlar Nuh'u ve İbrahim'i de insanlığa ışık tutan birer Elçi olarak gönderdik ve onların soylarından gelenlere, Peygamberliği ve kutsal Kitabı emanet ettik.
Buna rağmen içlerinden sadece bir kısmı doğru yolu bulmuş, pek çokları ise yoldan sapmıştı.
27. Ve onların ardından, peş peşe elçilerimizi yolladık. Onlardan sonra da, Meryem oğlu İsa'yı mucizelerimizle gönderdik ve ona İncil'i verdik. Onu samimiyetle izleyenlerin kalplerine, derin bir şefkat ve merhamet duygusu yerleştirdik.
Sonraki Hristiyanların icatları olan ve "nefsi öldürmek" adına bu dünyayı tamamen terk ederek hiç evlenmeden, dünyanın nimetlerinden faydalanmadan çilehanelerde inzivaya çekilme esasına dayanan ruhbanlığa gelince, Biz onlara böyle bir şey emretmedik, ama onlar, güya Allah'ın rızasını kazanmak amacıyla bunu uydurdular. Ne var ki, insan doğasına ters düşen bu sözde ibadete gereği gibi de uymadılar. Biz de içlerinden, gönderdiğimiz mesaja gerçek anlamda iman eden ve ona göre hayat programlarını çizen kimselere mükâfatlarını verdik. Fakat onların çoğu, İsa Peygamber'in getirdiği tevhid dinini özünden saptırarak yoldan çıkmışlardı.
İşte şimdi de, bütün Peygamberlerin bir sancak gibi elden ele taşıyıp getirdikleri, fakat daha sonrakiler tarafından özünden saptırılıp tanınmaz hâle getirilen o saf tevhid inancını yeniden canlandırıp bütün berraklığıyla ortaya koymak üzere, Son Elçimizi gönderdik. O halde:
28. Ey önceki kutsal kitaplara iman edenler! Allah'tan gelen bu Son Çağrıya kulak verin. O'nun emirlerini çiğnemekten sakının ve önceki Peygamberlere iman ettiğiniz gibi, O'nun Son Elçisine de iman edin ki, Allah size rahmetinden iki kat pay versin, aydınlığında yürüyeceğiniz bir nur armağan etsin ve sizin geçmiş günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir.
29. Evet, Son Elçiye iman edin ki, böylece Kitap Ehli olarak bilinen, Allah'ın seçkin ve ayrıcalıklı kulları olduklarını iddia ederek kutsal Kitabı kendi tekellerinde gören Yahudi ve Hristiyan din adamları, Allah'ın lütfuna hiçbir şekilde sınır koyamayacaklarını, çünkü her türlü lütuf ve ihsanın tamamen Allah'ın elinde olduğunu ve onu dilediğine bağışlayacağını bilsinler.
Hiç kuşkusuz Allah, sonsuz lütuf ve kerem sahibidir.