Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 50
1. Elif, Lâm, Mîm. Dinle, ey insanoğlu! Bak bunu sana Allah söylüyor. Bunları Allah sözü olarak dinle, başkasının sözüne benzetme. Senin gayet iyi tanıdığın ve şiirlerinde, yazılarında, hitâbelerinde ustalıkla kullandığın şu harflere bir bak. İlâhî kudret bu basit harfleri nasıl mükemmel bir uyumla yan yana dizdi de, olağanüstü güzelliği karşısında en büyük edebiyat ustalarının, âlimlerin, filozofların ister istemez secdeye kapandığı; bir tek sûresinin dahî benzerini yapmakta beşeriyetin acze düştüğü eşsiz, mucizevî bir kitap ortaya koydu:
2. Allah ki, O'ndan başka ilâh yoktur. Emirlerine kayıtsız şartsız boyun eğilmesi gereken mutlak otorite, eşi ortağı olmayan bir tek ilâh O'dur. Hayy'dır. Daima diridir, hayatın biricik kaynağıdır. Bu evrende O'nsuz ne bir varlıktan ne de hayattan söz edilebilir. Kayyûm'dur. Kâinatın nizamını elinde bulunduran, bütün varlıkları koruyup gözeten, yöneten ve yönlendirendir. Bütün mahlûkat, O'nun kudret ve iradesiyle varlık ve intizamını sürdürmektedir.
3. Ey Muhammed! Allah sana bu bitabı, kendisinden önceki kitapları ve peygamberleri onaylayan hak bir kelam olarak, hak ve hakikati ortaya koymak üzere, gerçeğin ve doğrunun ta kendisi olarak göndermiştir. Bu kitap, daha önce gönderilen peygamberleri ve onların getirdiği Tevrat, İncil, Zebur, Suhuflar gibi ilahi kitapları onaylamakta, fakat aynı zamanda, o kitapların zamanla değiştirilmiş, tahrif edilmiş olan kısımlarını düzelterek Hak Din'i yeniden ve tüm berraklığıyla ortaya koymaktadır.
4. Zaten insanlığa doğru yolu göstermek üzere daha önce Tevrat'ı ve İncil'i de O göndermişti. İşte şimdi de, doğruyu yanlıştan ayırt etmenin şaşmaz ölçüsü olan bu kitabı, Furkân'ı indirdi. Artık bunca açık delillerin gönderilmesinden sonra:
Allah'ın âyetlerini ve yol gösterici mesajlarını inkâr edenlere, çetin bir azap vardır!
Hiç kuşkusuz Allah azizdir, mutlak güç ve otorite sahibidir. Hakları çiğnenen, zulme uğrayan güçsüz ve çaresiz kulları adına intikam alandır!
5. Doğrusu ne yerde ne de gökte, hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz. O yerde ve gökte, gizli ve açık, olmuş ve olacak her şeyi mükemmel ve kesin bir bilgiye bilir. Bunun içindir ki, O'nun indirdiği kitapta hak ve hakikatten başkası yer almaz.
6. Sizi rahimlerde yaratan ve dilediği gibi şekillendiren O'dur. Ana rahmine düştüğünüz andan itibaren hayatınızın her aşamasında size yardım eden, küçük büyük bütün ihtiyaçlarınızı karşılayan merhamet sahibi Allah'ın, en büyük ihtiyacınız olan hidayet konusuna sizi ihmal etmesi elbette düşünülemez.
O'ndan başka ilâh yoktur; O sonsuz kudret ve hikmet sahibidir. İşte size bu mükemmel biçimi veren Allah, aynı mükemmellikte bir Kitap gönderdi:
7. Sana bu muhteşem kitabı gönderen O'dur.
Kur'ân âyetleri, manalarının açıklığı bakımından iki grubu ayrılır: Onun büyük bir kısmı açık ve kesin anlamlı muhkem âyetlerdir ki, bunlar Kitabın özü, aslı, esası ve anasıdır. Diğerleri ise, mecazî anlamlar içeren müteşâbih âyetlerdir.
Muhkem; bozulmaya, yıkılmaya karşı korunan, sapasağlam ve dayanıklı olan demektir. Kur'ân hiçbir değişikliğe ve bozulmaya uğramayacak şekilde korunmuş ve sağlamlaştırılmış olduğundan, bu anlamda bütün âyetleri muhkemdir. (Hûd, 11/1; Hacc, 22/52; Muhammed, 47/20)
Terim olarak muhkem ise, anlamı açık ve kesin olan, hiçbir karışıklığa ve yanlış anlamaya yer vermeyen âyetlere denir. Bu anlamda Kur'ân âyetlerinin büyük bir kısmı muhkemdir. Kur'ân'ın yorumlanmasında ve anlaşılmasında, işte bu muhkem âyetler temel ölçü alınmalıdır.
Müteşâbih ise; aralarındaki fark neredeyse seçilemeyecek ölçüde birbirlerine benzeyen şeyler demektir. Kur'ân âyetleri, üslup ve ifade tarzı bakımından birbirlerine benzediğinden, bu anlamda da bütün âyetleri müteşâbihtir. (Zümer, 39/23)
Terim olarak müteşâbih ise, ilk göze çarpan yüzeysel anlamının ötesinde mecazi bir anlamı barındıran âyetlerdir. Bu tür âyetlerde, Allah'ın sıfatları, ölüm ötesi hayat, peygamberlik, vahiy, yaratılış gibi insanın algı ve tecrübe sınırlarını aşan konular, insanın tanıdığı, aşina olduğu kavram ve sembollerle ifade edilmiştir. Kur'ân'da bu anlamda az sayıda müteşâbih âyet vardır. Kur'ân'ı bâtıl iddiaları doğrultusunda çarpıtmak isteyen kimseler, daha çok müteşâbih âyetleri kullanma eğilimindedirler. Bu tür mecâzî içerikli âyetlerin yüzeysel anlamları çoğunlukla Kur'ân'ın genel ilkelerine aykırı olduğundan, bunlar ancak muhkem âyetler ölçü alınarak yorumlandıkları takdirde doğru anlaşılabilir. Örneğin, Allah'ın kudret ve yardımının müminlerle birlikte olduğunu son derece çarpıcı bir üslupla ifade eden "Allah'ın eli müminlerin elinin üzerindedir" âyetinden, Allah'ın haşa insanlar gibi bir ele sahip olduğu anlamı çıkarılamaz. Zira muhkem âyetlerde, "Allah'a yaratılmış hiçbir varlığa benzemediği" ifade edilmektedir. Bu bakımdan müteşâbih âyetler Kur'ân'ın bütünlüğü çerçevesinde yorumlanarak anlaşılmalıdır.
Ama kalplerinde eğrilik bulunan kötü niyetli veya bilgisiz insanlar, Kur'ân'ın bildirdiği gerçekler konusunda insanları şüpheye düşürerek fitne çıkarmak ve Allah'ın kitabını keyiflerince yorumlayıpbatıl iddia ve önyargılarını Kur'ân'a onaylatmak amacıyla, muhkem âyetleri görmezlikten gelirler de, anlamını rahatça çarpıtabileceklerini düşündükleri bu müteşâbih âyetlerin peşine düşerler.
Oysa onların gerçek anlamını ve doğru yorumunu sadece Allah bilir. Ve bunu, kitabındaki muhkem âyetlerle size de açıkça bildirmiştir. O hâlde, birkaç anlama gelebilen bu müteşâbih âyetlerin doğru yorumunu Allah'tan, yani onun kitabındaki anlamı açık olan muhkem âyetlerden öğrenmelisiniz.
Nitekim ilimde derinleşmiş olanlar, "Biz Kur'ân'ı okuyup inceledik ve bu kitabın ilâhî bir kelam olduğunu idrak ederek ona tüm kalbimizle iman ettik. İnsanoğlunun dünyada ve âhirette kurtuluşa ermesi için uyması gereken kuralları harika bir üslupla ortaya koyan bu kitabın her bir âyeti, onun beşer üstü bir kaynaktan geldiğini hiçbir şüpheye yer vermeyecek biçimde ispatlamaktadır. Muhkem olsun müteşâbih olsun, Kur'ân âyetlerinin tümü Rabb'imiz tarafından gönderilmiştir." derler.
Ama ne var ki, akıl ve sağduyu sahibi olanlardan başkası, dürüst ve samimi bir kalple Kur'ân'ı okuyup da ondan öğüt almaz.
O temiz yürekli, derin kavrayışlı müminler Allah'a şöyle yalvarırlar:
8. "Ey Rabb'imiz! Bizi Kur'ân'la tanıştırıp doğru yola ilettikten sonra, kalplerimizi eğriltme! Kur'ân'ı doğru anlayıp onun hidayet nurlarıyla aydınlanmayı ve bu kitabı bir hayat programı olarak yaşamayı bizlere nasip eyle! Bize katından, dünyada ve âhirette başarıya, kurtuluşa iletecek bir rahmet bağışla! Doğrusu sen, sonsuz lütuf ve nimetleri cömertçe bağışlayansın!"
9. "Ey Rabb'imiz! Elbette sen, gerçekleşeceğinde asla şüphe olmayan bir gün hesap sormak için tüm insanlığı bir araya toplayacaksın. Hiç kuşku yok ki, Allah asla sözünden dönmez!"