Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 476
78. Ey Muhammed! Apaçık hakikati reddeden o inkârcıların senden olur olmaz mucizeler istediğini ve senin de onların ister istemez boyun eğmek zorunda kalacakları harika bir olayın, bir mucizenin gerçekleşmesini arzu ettiğini biliyoruz. Gerçek şu ki, biz senden önce de nice peygamberler göndermiştik. Onlardan kiminin tebliğ mücadelesini sana bu Kur'an'da anlattık, kiminden ise gerek duymadığımız için hiç söz etmedik.
Onlardan da böyle mucizeler, olağanüstü şeyler istenmişti. Fakat göndermiş olduğumuz hiç bir peygamber, Allah'ın izni olmadıkça herhangi bir mucize gösteremez. Onlar inkârcılarla sonuna kadar mücadele eder ve neticeyi Allah'tan beklerler. Eğer bir mucize gönderilecekse, bunun ne zaman ve nasıl gerçekleşeceğine ancak Allah karar verir. Fakat şu da var ki, inat ve önyargıyla hakkı inkâr eden hiçbir kâfir, istediği mucize gerçekleşti diye iman etmez. İman etmediği zaman da, azap emri gelmiş demektir.
Nihayet Allah'ın azap veya kıyamet emri gelip çatınca, aralarında tam bir adaletle, yani hak ile hükmedilir ve Allah'ın dinine karşı mücadele ederek bâtılın yanında yer alanlar, o zaman korkunç bir azapla yok edilerek hüsrana uğrarlar. İşte bugünkü inkârcıları ve zalimleri de aynı akıbet beklemektedir.
Ey Muhammed! Senden mucize isteyen o inkârcılar bu isteklerinde gerçekten samimi olsalardı, yanı başlarında bulunan ve Allah'ın varlığını, birliğin, sonsuz ilim, kudret, adalet ve merhametini gözler önüne seren sayısız yaratılış mucizesini görürlerdi:
79. O Allah ki, bir kısmını binek olarak kullanmanız, bir kısmından yemeniz da et, gibi yiyecekler elde etmeniz için evcil hayvanları yaratıp emrinize amade kılmıştır.
80. Bu hayvanlarda sizin için daha birçok faydalar ve insanı büyüleyen muhteşem bir güzellik vardır. Ayrıca onların derilerinden, yünlerinden, tüylerinden; süt, yumurta, bal gibi ürettikleri gıdalardan ve daha başka birçok özelliklerinden faydalanırsınız. Kimileri bineğiniz, kimileri yiyeceğiniz, kimileri giysiniz, kimileri de yoldaşınız ve arkadaşınız olurlar. Atlara, develere, merkeplere, katırlara binerek zevkle gezinir, onların üzerinde uzak mesafeleri rahatlıkla aşarak gönlünüzdeki nice ihtiyaç ve arzuları gerçekleştirebilirsiniz.
Ayrıca hem onlar üzerinde hem de size bahşettiğimiz bilgi ve yetenek sayesinde imal ettiğiniz otomobil, uçak, tren, gemi gibi araçlar üzerinde seyahat edersiniz. Tüm bunlar, Allah'ın her şeyi belirli bir plana göre yaratmış olduğunu göstermektedir.
81. İşte Allah, hak ve hakikati apaçık ortaya koyan âyetlerini ve bahşetmiş olduğumucizevi nimetlerini size böyle gösteriyor. Şimdi söyleyin ey nankörler; Allah'ın bunca nimetlerinden,bunca mucize ve âyetlerinden hangi birini inkâr edebilirsiniz?
82. Nimetlere karşı nankörlük eden ve mucizeleri görmezlikten gelen bu zalimler, kendilerini bekleyen feci akıbetten de mi korkmuyorlar? Onlar yeryüzünü dolaşıp da, kendilerinden önceki zalimlerin nasıl bir akıbete uğradığını görmüyorlar mı? İnsanlık tarihini ibret nazarıyla inceleyip de, bir zamanlar yeryüzünün egemenleri olan nice büyük medeniyetlerin, nice devletlerin yıkılıp yok olduğunu görmüyorlar mı? O toplumların yozlaşmasına ve yıkılmasına sebep olan etkenler üzerinde düşünmüyorlar mı?
Üstelik geçmişte yaşayıp yok olan bu toplumlar, sayıca kendilerinden daha çok ve hem ekonomik ve siyasi güç hem de yeryüzünde meydana getirdikleri eserler ve kurdukları sistemler bakımından daha güçlü ve daha üstün idiler.
Fakat azabımız gelip çatınca, elde ettikleri o servet ve saltanat, onları yok olmaktan kurtaramadı.
83. Zira elçileri onlara apaçık delillerle gelince, sahip oldukları sanat, felsefe, teknoloji ve bilgilerine güvenip gurura kapılmış ve sanki Allah'a muhtaç değillermiş gibi küstahça tavır takınmışlardı.
Fakat sonunda, alay edip durdukları o korkunç azap kendilerini dört bir yandan sarıp kuşatıvermişti.
84. O zalimler azabımızı açıkça karşılarında gördükleri an, "Şimdi bir tek Allah'a iman ediyor ve O'na ortak koştuğumuz her şeyi, önünde secdeye kapandığımız putları, verdikleri hükümlere Allah'a itaat edercesine boyun eğdiğimiz kişi ve kurumları, aşırı derecede övüp yücelterek putlaştırdığımız büyük şahsiyetleri, bütün düzmece ilâhları ve batıl ideolojileri reddediyoruz!" demişlerdi.
85. Oysa azabımızı gördükten sonra iman etmeleri, onlara hiç bir fayda sağlayacak değildi. Zira hak ve hakikat onlara açıkça tebliğ edilmiş, onlar ise hakkı bilerek inkar etmişlerdi.
İşte Allah'ın kulları arasında ezelden beri uygulanagelen ve kıyamete kadar da hiçbir değişikliğe uğramadan uygulanacak olan toplumsal yasası budur.
Bu yasaya göre, bilerek ve isteyerek inkâra saplanan zalimlerin son andaki iman iddiaları reddedilmiş ve inkârcılar, o anda ve oracıkta derhal yok edilerek insanın başına gelebilecek en büyük kayba, en büyük hüsrana uğramışlardır.