Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 459
6. O Allah ki, ilk atanız Âdem'i balçıktan yaratıp ona ruhundan üfleyerek sizi başlangıçta bir tek candan yaratmış, daha sonra onunla aynı özden, aynı unsurdan Havva adındaki eşini var etmiş ve bu ikisinden, birçok milletler, kabileler meydana getirmiştir. Ayrıca sizin için, bütün büyükbaş ve küçükbaş hayvanları temsil eden deve, sığır, koyun ve keçi olmak üzere, dişileriyle birlikte tam sekiz cins evcil hayvan yaratmıştır.
Bir de sizi, annelerinizin rahimlerinde, iç içe üç kat karanlık içerisinde; nutfe, alaka, mudğa ve cenin gibi yaratılıştan yaratılışa geçirerek aşama aşama yaratmaktadır.
Sizin gerçek Sahibiniz, Efendiniz ve Rabb'iniz olan Allah işte budur. Göklerde ve yerde mutlak egemenlik ve hükümranlık yalnızca O'nundur. O'ndan başka ilâh yoktur. O hâlde, nasıl oluyor da, kâfirlerin yalanlarına kanıp aldanıyorsunuz!
7. Ey insanlar! Eğer bunca nimetlere karşı nankörlük edecek olursanız, bunun zararını yalnızca kendiniz çekersiniz. Çünkü Allah size de, yapacağınız ibadet ve iyiliklere de asla muhtaç değildir! Bununla birlikte O, yine de kullarının nankörlük edip inkâra saplanmasına razı olmaz;
Ama eğer şükrederseniz, o zaman sizden razı olur.
Unutmayın ki, Hesap Gününde hiç kimse bir başkasının günahını çekmeyecektir. Dolayısıyla, Hristiyanların uydurduğu "Hz. Âdem'in işlediği günahtan dolayı onun soyundan gelenlerin de günahkâr olarak dünyaya geldiği ve babasız dünyaya gelen İsa Peygamberin kendisini feda ederek bu günahı affettirdiği" şeklindeki iddiası, hem Hz. İsa'ya atılan çirkin bir iftira, hem de Allah'ın adaleti konusunda insanları şüpheye düşüren şeytanî bir aldatmacadır.
Gerçek şu ki, ne kadar yaşarsanız yaşayın, hepiniz eninde sonunda ölecek ve Rabb'inizin huzuruna varacaksınız. İşte o zaman Allah, bu dünyada yaptığınız her şeyi size bir bir haber verecektir.
Hiç kuşkusuz O, kalplerde gizlenen bütün gizli niyet ve düşünceleri tam olarak bilmektedir. İşte size, insanoğlunun iç dünyasını açığa çıkaran ilâhî bir bilgi:
8. İnsanoğluherhangi bir belâ veya sıkıntıyla yüz yüze gelince, içtenlikle Rabb'ine yönelerek ona yalvarıp yakarır.
Fakat Allah bu sıkıntının ardından ona kendi katından bir nimet verince, daha önce O'na ettiği duaları unutur da, insanları Allah yolundan çevirmek için birtakım putlara veya yüce şahsiyetlere ilâhlık payesi vererek O'na ortak koşmaya başlar.
Bu gibi nankörlere de ki: "Bu inkârınla dünyada birazcık daha oyalan bakalım; fakat sonunda, ateşi hak edenlerden olacaksın!"
9. "Şimdi söyleyin, bu nankör kâfirler mi daha hayırlıdır, yoksa âhiret azabının dehşetinden korkarak ve Rabb'inin rahmetini umarak, gece vakitlerinde namaz için yatağını terk eden, bazen secde ederek, bazen kıyamda durarak O'na içtenlikle ibadet eden tertemiz müminler mi?
O cahillere de ki: "Öyle ya, bu hakikati bilenlerle bilmeyenler hiç Allah katında eşit olabilir mi?
Nitekim ancak akıl ve sağduyu sahipleri tavsiyelerden öğüt alırlar."
10. Ey şanlı Elçi! Şu ilâhî fermanı müminlere duyurarak de ki: "Kardeşlerim, bakın Rabb'imiz bizlere ne buyuruyor: "Ey iman eden kullarım! Rabb'inizden gelen ilkeler doğrultusunda yaşayın, dürüst ve erdemlice davranışlar göstererek kötülüğün her çeşidinden titizlikle sakının!
Şunu iyi bilin ki, bu dünyada güzel davranış gösterenler için, öte dünyada çok daha güzel bir ödül vardır. Öyleyse, eğer içinde bulunduğun ortam ve şartlar seni Müslümanca yaşamaktan alıkoyup günaha sürüklüyorsa, gerektiğinde içinde yaşadığın toplumu, ülkeyi, arkadaş grubunu, aileyi, çevreyi, alışkanlıklarını, hayat tarzını vs. terk ederek, İslâm'ı yaşayabileceğin yepyeni bir hayata geçiş yapmalı, yani Allah yolunda hicret etmelisin.
Unutma ki, Allah'ın arzı geniştir. Yani, günahlardan uzaklaşarak Allah'a sığınma imkânı her zaman, her yerde vardır. O hâlde, bu hedefi gerçekleştirenlere müjdeler olsun:
Allah yolunda giriştiği mücadelenin sıkıntılarına kahramancagöğüs gerip sabredenlere, hak ettikleri ödülleri hadsiz hesapsız verilecektir."