Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 456
43. Eyyub tamamen iyileştikten sonra, tarafımızdan bir lütuf, bir rahmet ve akıl sahiplerine bir ibret olmak üzere, ona kaybettiği bütün ailesini ve malını mülkünü geri verdik ve bir o kadarını da fazladan armağan ettik.
44. Daha sonra ona, hastalığı esnasında eşi hakkında ettiği yemin ile ilgili bir çözüm yolu gösterdik: "Eline, yüz adet çöpten oluşan bir demet sap al ve onunla eşine vur. Böylece hem vefakâr eşini incitmemiş, hem de yeminini yerine getirmiş olursun. Çünkü yemin, mutlaka yerine getirilmelidir." dedik. Doğrusu Biz onun, en büyük acılara karşı sabırla göğüs gerdiğini gördük. Eyyub gerçekten ne güzel bir kuldu, çünkü o daima Rabb'ine yönelirdi.
45. Ey Müslüman! Mücadelende sana yol gösterecek birer örnek olarak, hepsi de sağlam bir iradeye ve derin bir anlayış yeteneğine sahip olan kullarımız İbrahim'i, oğlu İshak'ı ve torunu Yakup'u da hatırla.
46. Biz onları, âhiret yurdunu sürekli gündeme getirerek hatırlama ve buna uygun davranışlar geliştirme gibi üstün meziyetlerinden dolayı, özel bir makama yücelttik.
47. İşte bu yüzden onlar, Bizim katımızda seçkin bir konuma sahip olan dürüst ve erdemli kimseler arasındadırlar.
48. Ey Müslüman! Yine sana örnek olarak, İsmail'i, Elyesa'yı ve Zülküf olarak da bilinen Zülkifl'i de hatırla. Onların hepsi de dürüst ve erdemli insanlardı.
49. Ey insanlar! İşte bütün bu anlatılanlar, Allah tarafından sizlere bir öğüt, bir uyarıdır. Bu uyarıları dikkate alarak kötülüklerden sakınan ve iyiliklere, güzelliklere yönelen kimseleri, muhteşem bir gelecek beklemektedir:
50. Kapıları kendileri için ardına kadar açılmış olan ebedî huzur ve mutluluk diyarı Adn bahçeleri.
51. Orada, altın işlemeli koltuklara yaslanacaklar ve canlarının çektiği her türlü meyveyi, her türlü içeceği isteyebilecekler.
52. Ve yanı başlarında, tatlı ve yumuşak bakışlı yaşıt güzeller olacak. Ve Rableri onlara şöyle seslenecek:
53. "Bunlar, size Hesap Günü verileceği vaad edilen şeylerdir!"
54. "Bunlar, sonsuza kadar bitip tükenmeyecek olan nimetlerimizdir!"
55. İşte, güzel davrananların ödülü budur. Rablerine başkaldırarak sınırı aşanlara gelince, onları da korkunç bir akıbet beklemektedir:
56. Tepetaklak atılacakları cehennem! Orası gerçekten ne kötü bir yataktır!
57. İşte budur onların cezası. Öyleyse tatsınlar bakalım; mideleri delen, ciğerleri kavuran kaynar suları ve kendi yaralarından akan irinleri.
58. Ve buna benzer daha nice azap çeşitlerini.
59. O zaman Allah, inkârcıların önderlerine seslenerek, "Ey zalimler!" diyecek, "İşte bunlar, vaktiyle sizi körü körüne takip ettikleri için sizinle birlikte ateşe girecek olan kalabalıklar."
Bunun üzerine o liderler, vaktiyle kendilerini destekleyerek şımarıp azgınlaşmalarına sebep olan halk yığınlarına beddua ederek, "Rahat yüzü görmesin onlar, zaten hepsi ateşe atılacak!" diyecekler.
60. Buna karşılık onlar, "Asıl siz rahat yüzü görmeyin!" diye cevap verecekler, "Bunu başımıza getiren sizsiniz. Biz dünya hayatında sizi adım adım izledik, fakat bizi getirdiğiniz yere bakın, ne korkunç bir yer burası!"
61. En sonunda, her biri diğerine lânetler yağdırarak, "Ey Rabb'imiz!" diye yalvaracaklar, "Bunu kim bizim başımıza getirdiyse, onun cehennemdeki azabını kat kat artır!"