Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 446
1. Yemin olsun, o sıra sıra dizilenlere. Zalimlere karşı mücadele için cephede sıra sıra dizilen mücahitlere, namazda saf tutan müminlere, Allah'ın huzurunda saflar hâlinde duran meleklere yemin olsun.
2. Sonra haykırıp sürenlere. Yeryüzünde fitne kalmayıncaya kadar savaşmaya and içmiş mücahitlere, suçluları kötülükten alıkoyan âdil hâkim ve yöneticilere, İslâm ordularını sevk ve idare eden komutanlara, rüzgârları evirip çeviren ve kâfirlerin canını alıp onları cehenneme sürükleyen meleklere yemin olsun.
3. Ardından, öğüt okuyanlara. Bir öğüt ve uyarı olan bu Kur'an'ı anlamaya çalışarak okuyan Müslümanlara, Allah'ın kitabını öğrenen, öğreten ve yaşayan âlimlere, hakikati tüm insanlığa duyurmak için seferber olan İslâm davetçilerine ve Allah'tan aldığı vahyi Peygamberlere ileten meleklere yemin olsun ki,
4. Evet, bütün bunlara yemin olsun ki, ey insanlar, sizin ilâhınız ancak bir tek İlâh olan Allah'tır. O Allah ki;
5. Göklerin, yerin ve ikisi arasında bulunan her şeyin gerçek Sahibi, Yöneticisi, Efendisi ve Rabb'idir. Diğer bir deyişle, doğuların ve batıların da Rabb'idir. Evrendeki bütün gündoğumu ve günbatımı noktalarının Rabb'idir! O, bütün zamanların ve mekânların Hâkimi, doğudaki ve batıdaki, geçmiş ve gelecek tüm ülkelerin, medeniyetlerin ve imparatorlukların gerçek Hükümdarıdır.
İşte bu hükümranlığın bir alâmeti olarak:
6. Biz dünyaya en yakın göğü, görenlere hayranlık veren muhteşem güzelliklerle, parlak birer inci demeti gibi ışıldayan yıldızlarla süsledik.
7. Ve onu, gelecekten haber verdiklerini iddia eden astrologların, medyumların, falcıların, kâhinlerin haber kaynağı olan her türlü azgın ve isyankâr şeytanın istilâsından koruduk.
8. İşte bunun içindir ki, şeytanlar gelecekten haber veremez, gaybî bilgiler çalmak üzere semaya yükselip seçkin melekler topluluğunun kendi aralarındaki konuşmaları dinleyemezler. Buna teşebbüs ettikleri takdirde, her yandan sürülüp kovulurlar.
9. Hem de, son derece alçaltılmış, onurları kırılmış bir hâlde. Fakat asıl cezayı âhirette çekecekler: Onlar için, sonsuza dek sürecek bir azap vardır.
10. Demek ki cinler göklerde diledikleri gibi gezip dolaşamaz, fizikî âlemin sınırlarını aşarak gelecek hakkındaki bilgilere ulaşamazlar. Ancak melekler arasında geçen konuşmalardan bir kırıntı kapan olursa, onun da peşine derhal göktaşı, meteor veya kozmik ışın türünden yakıcı bir alev takılır ve onu yakıp küle çevirir. Demek ki, geleceği bildiğini iddia eden kâhinler, medyumlar, falcılar kesinlikle yalan söylüyorlar.
11. İnkârcılara bu ayetleri oku ve sor onlara, onları öldükten sonra yeniden yaratmak, Bizim yarattığımız bunca varlıkları yaratmaktan daha mı zor? Nitekim Biz onları, basit ve ilkel bir maddeden, cıvık bir çamurdan yarattık.
12. Evet, ey Peygamber, sen bu muhteşem kudrete hayran kaldın; onlar ise seninle alay ederler.
13. Ve Kur'an ile uyarıldıklarında, öğüt almaya yanaşmazlar.
14. Hakikati gözler önüne seren bir delil veya bir ayet gördüklerinde, küçültücü sözlerle onu etkisiz kılmaya çalışırlar:
15. "Büyüleyici güzelliğiyle vicdanları sarsıp derinden etkileyen bu Kur'an, bir sihirbazın uydurduğu efsunlu sözlerden başka bir şey olamaz!" derler.
16. Yeniden dirilişi de inkâr ederek, "Ne yani, biz ölüp toprak ve çürümüş kemik yığınına dönüştükten sonra yeniden mi diriltileceğiz?
17. "Hem biz, hem de geçmiş atalarımız, öyle mi?"
18. Onlara de ki: "Evet; hepiniz diriltileceksiniz, hem de alçaltılmış bir şekilde!"
19. Çünkü kıyamet ve yeniden diriliş olayı, yalnızca bir çığlıktan ibarettir, o komut verilir verilmez, bütün insanlar mezarlarından fırlayacak ve şaşkınlıkla etraflarına bakacaklar:
20. "Eyvah!" diye feryat edecekler, "İşte bize haber verilen Ceza Günü!" Bunun üzerine, Allah onlara seslenecek:
21. "Evet, bugün, sizin vaktiyle yalanlayıp durduğunuz Yargı Günüdür."
22. "Zebaniler! Bu zalimleri, onlara destek vererek zulme ortak olan taraftarlarını ve Allah'ın yanı sıra kulluk ettikleri o ilâhlık taslayan liderlerini, akıl hocalarını, efendilerini gruplar hâlinde bir araya toplayın."
23. "Sonra da, hepsini cehennemin yoluna sürün!"
24. "Ve onları orada bekletin, çünkü onlar yaptıkları zulüm ve haksızlıklardan dolayı sorguya çekilecekler."