Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 43
257. Allah, inananların koruyucusu, yardımcısı, rehberi, dostu ve velisidir. Onları zulüm, cehalet ve dalâlet karanlıklarından ilim, iman ve hidâyet aydınlığına çıkarır.
İnkâr edenlere gelince, onların velisi de Allah'ın otoritesini ve hükümlerini hiçe sayarak kendilerini ilâhlaştıran insan ve cin şeytanları, yani tâğûtlardır. Bu azgın şeytanlar, onları aydınlıktan karanlıklara sürüklerler. İşte bunlar cehennem halkıdırlar ve sonsuza dek orada kalacaklardır.
Mümin ile kâfiri daha iyi tanımak üzere, şu yaşanmış örneğe kulak verin:
258. Allah kendisine hükümdarlık verdi diye O'nun bahşettiği zenginlik ve güçle şımarıp azgınlaşarak Rabb'i hakkında İbrahim'le tartışmaya girişen Nemrut adındaki adamın hâline bir baksana:
Hani İbrahim, "Benim Rabb'im tüm canlılara hayat veren ve zamanı gelince onları öldürendir. Hayatın ve ölümün sahibi olan Allah'a iman ve itaat etmelisin!" demişti. Nemrut, "Ben de tıpkı senin Rabb'in gibi diriltir ve öldürürüm!" dedi. Sonra güya iddiasını ispatlamak için, ölüm cezası almış iki mahkûmu zindandan çıkarttı. Birini öldürdü, diğerinin de hayatını bağışladı.
Buna karşılık İbrahim, onunla kısır tartışmalara hiç girmeden:
"Peki, Allah güneşi doğudan getirir; haydi sen de ilah olduğunu iddia ediyorsan onu batıdan getirsene!" deyince, o inkârcı İbrahim'e verecek bir cevap bulamadı, şaşırıp kaldı. Allah, hakikati bile bile reddeden böyle zalimleri asla doğru yola iletmez.
İkinci örneğe gelince:
259. Yahut hakikate ulaşmak için çaba harcayan, doğruyu görünce de inat etmeden hakka teslim olan şu kimsenin misâline ibretle bir bak, bir düşünsene: Hani o, altı üstüne gelmiş virane bir şehrin yanından geçerken kendi kendine, "Allah bu şehrin çürüyüp toprağa karışmış halkını ölümünden sonra nasıl diriltecek?" diye sordu.
Bunun üzerine Allah onu derhâl öldürdü ve tam yüz yıl sonra yeniden dirilterek, "Söyle bakalım, sence ölü vaziyette kaç yıl kaldın?" diye sordu. Adam, "Olsa olsa bir gün, ya da birkaç saat kalmışımdır!" dedi. Allah buyurdu ki:
"Hayır, aslında yüz yıl kaldın. Fakat yiyeceğine ve içeceğine bak, daha bozulmamışlar bile. Bir de şu etleri çürümüş, kemikleri dağılmış eşeğine bak! İşte bütün bunları, seni insanlığa sınırsız kudretimizi gösteren bir mucize, bir ibret belgesi kılmak için yaptık. Şimdi o çürümüş kemiklere bir bak; nasıl onları üst üste yerleştiriyor, sonra da üzerlerine et giydiriyoruz!"
Nihayet, ölüm ötesi hayat ile ilgili hakikat ona apaçık belli olunca, "Artık kesinlikle anladım ki, Allah'ın her şeye gücü yetermiş!" dedi. [38]
Demek ki Allah sizden körü körüne iman etmenizi değil, vahyin ışığında aklınızı kullanarak ve tüm kalbinizle ikna olarak inanmanızı istiyor. Bakınız, imanın sembolü olan atanız İbrahim, size bu konuda nasıl yol gösteriyor: