Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 423
36. Allah ve dolayısıyla, O'nun emirlerini sizlere ulaştıran Elçisi herhangi bir konuda kesin ve bağlayıcı bir hüküm vermişse, artık inanan bir erkek ve kadının, kendi görüşüne dayanarak aksi yönde bir tercihte bulunması kesinlikle söz konusu olamaz. Şunu iyi bilin ki, her kim kendisinde böyle bir hak görerek Allah'a ve Elçisine başkaldıracak olursa, muhakkak apaçık bir sapıklığa düşmüş demektir.
Hz. Muhammed (s) Peygamber olmadan yıllar önce eşi Hatice, kabile savaşlarında esir edilen çocuk yaşta bir köleyi ona hediye etmişti. Muhammed, Zeyd adındaki bu genç köleyi alır almaz özgürlüğüne kavuşturdu ve ona öz evladı gibi davrandı. Yıllar sonra Zeyd'in babası, kaçırılıp köle yapılan çocuğunun izini süre süre Mekke'ye kadar geldi ve ücretini ödemek şartıyla çocuğunu Muhammed'den istedi. O da kararı Zeyd'e bıraktı ve eğer babasıyla gitmek isterse, hiçbir ücret istemeden onu ailesine vereceğini söyledi. Fakat Zeyd, Muhammed'i babasına tercih ederek onun yanında kaldı. Muhammed (s) de onu evlat edinerek yanına aldı. Muhammed'e Peygamberlik verildiğinde, ona ilk inananlardan biri de Zeyd olmuştu. Müslümanlar Medine'ye hicret ettikten sonra Peygamber, halasının kızı Zeynep ile azatlı kölesi Zeyd'i evlendirmek istedi. Zeynep önce bunu kabul etmek istemediyse de, Peygamberi kıramayıp Zeyd ile evlendi. Fakat bu evlilik, eşler arasındaki uyumsuzluk sebebiyle sağlıklı yürüyemedi. Bu arada Allah, bu evliliğin sona ereceğini ve ardından, —evlatlığın boşadığı kadınla evliliği haram gören anlayışı yıkmak için— Peygamberin Zeynep ile evleneceğini ona vahiy yoluyla bildirmişti. Fakat bu emir Peygambere o kadar ağır gelmişti ki, eşini boşamak için kendisine danışmaya gelen evlatlığı Zeyd'e, her defasında bunu yapmamasını söyleyerek işi geciktirmeye çalışıyordu. Kâfirlerin bunu fırsat bilip İslâm aleyhinde propaganda yapacakları endişesi bir yana, Müslümanların bile bu evliliği yadırgayacağından korkuyordu. O günkü geleneklere göre, bir kişinin evlatlığı aynen öz evladı gibi kabul ediliyor, bu yüzden de evlatlığın boşadığı kadınla evlenmek çirkin bir davranış olarak görülüyordu. Oysa Allah, helâli haram kılan bu geleneği kökünden kaldırmak istiyordu. Bunun için Peygambere, evlatlığının boşadığı bu kadınla evlenmesini —Kur'an haricînde bir vahiy ile— emretti:
37. Ey Muhammed! Hatırla, hani Allah'ın İslâm nimetiyle şereflendirerek lütufta bulunduğu ve senin de kölelikten kurtarıp evlatlık edinerek kendisine iyilik ettiğin ve daha sonra Kureyş soylularından olan halanın kızı Zeynep binti Cahş ile evlendirdiğin Zeyd bin Harise'ye, o ne zaman eşini boşamak için sana danışsa, "Ey Zeyd, Allah'ın razı olmayacağı bir iş yapmaktan sakın; bana kalırsa, hanımını boşama!" diyordun. Oysa bu evliliğin yürümeyeceğini gayet iyi biliyordun. Üstelik Allah, evlatlığın boşadığı bir kadınla evlenmeyi haram sayan bir geleneği kökünden söküp atmak için, Zeyd'in boşayacağı kadınla evlenmen gerektiğini sana bildirmişti. Fakat sen, Allah'ın yakında açıklayacağı şeyi içinde gizliyordun. Çünkü evlatlığın boşadığı kadınla evlenmeyi çok çirkin bir davranış olarak gören toplumun tepkisinden ve seni yıpratmak için fırsat kollayan kötü niyetli insanların dedikodularından çekiniyordun. Oysa asıl Allah'tan çekinmen ve sana ne kadar da ağır gelse, O'nun hükmünü uygulaman gerekiyordu.
Nihayet Zeyd eşini boşayınca, o kadınla evlenmeni sana vahiy yoluyla emrettik ki, evlatlıklarının boşadığı kadınlarla evlenme konusunda müminlerin zihninde en ufak bir şüphe ve tereddüt kalmasın ve böyle bir evlilik yapanlar, bundan dolayı herhangi bir suçlamaya maruz kalıp sıkıntı yaşamasınlar.
Unutmayın, Allah'ın emri mutlaka yerine getirilir. İşte bu yüzden Peygamber, Allah'ın emrini yerine getirerek Zeynep'le evlendi. Nitekim:
38. Allah'ın kendisine emrettiği şeyleri yapmasından dolayı Peygambere hiçbir sorumluluk yoktur ve asla bundan dolayı suçlanamaz. Tam tersine, asıl bunu yapmadığı zaman günah işlemiş olur. Bu, Allah'ın daha önceki Peygamberler arasında da geçerli kıldığı değişmez bir yasasıdır. Zaten Allah'ın emri, bir hikmete göre plânlanmış ve ezelden takdir edilip hükme bağlanmıştır. O hâlde, Allah Peygamberine bir şey emrettiği zaman bütün dünya ona karşı çıksa bile, Peygamber bu emri yerine getirmelidir.
39. Çünkü Peygamberler kendi arzu ve istekleri doğrultusunda iş yapmazlar. Onlar Allah'ın mesajını insanlığa iletirler ve sadece O'ndan korkar, O'ndan başka hiç kimseden ve hiçbir şeyden çekinmezler. Bilirler ki, kendilerinden hesap soracak tek yetkili Allah'tır. Çünkü hesap görücü olarak Allah yeter.
40. Şunu iyi bilin ki, Muhammed içinizden hiç kimsenin babası değildir, fakat o, Allah'ın Elçisi ve bütün Peygamberlerin sonuncusudur.
Öyleyse, ne Zeyd Muhammed'in oğludur ve ne de Zeynep onun gelinidir. Dolayısıyla, Zeyd'in boşadığı kadınla evlenmesi kesinlikle haram değildir. Tam tersine, helâli haram kılan gelenekleri yıkmak üzere Allah'ın görevlendirdiği bir Peygamber olması hasebiyle, Allah'ın emri olan bu evliliği yapmak ona farzdır. O bunu yapmadığı takdirde, bu gelenek kıyamete kadar şöyle veya böyle sürüp gidecektir. Çünkü o Son Elçidir, kendisinden sonra yeni bir kitap, yeni bir Peygamber gelmeyecektir.
Ayrıca, bir kişinin hasbelkader onun soyundan gelmiş olması ona Allah katında herhangi bir ayrıcalık veya üstünlük kazandırmaz. Çünkü Peygamberin ailesi, diğer bir deyişle Ehli Beyt'i onun soyundan gelenler değil, ona iman eden ve izinden yürüyen müminlerdir. Bu bakımdan o, bütün müminlerin babası hükmündedir. Nitekim onun hanımları da müminlerin anneleri konumundadır (33. Ahzab: 6).
Hiç kuşkusuz Allah, her şeyi en mükemmel şekilde bilmektedir.
İslâm düşmanlarının yıkıcı propagandaları karşısında ne yapmak gerektiğine gelince:
41. Ey iman edenler! Allah'ı kalbinizle, dilinizle ve davranışlarınızla sürekli anın. O'nu yegâne Rab ve İlâh olarak gündemde tutun.
42. Ve daima O'nun gözetim ve denetimi altında olduğunuz bilinciyle, O'nu sabah akşam en mükemmel sıfatlarla yücelterek tesbih edin.
43. O Allah ki, sizi inkâr ve cehalet karanlıklarından kurtarıp imanın aydınlığına ulaştırmak için üzerinize rahmet ve bereketler yağdırmaktadır; ve melekleri de müminlerin kurtuluşu için gece gündüz O'na yalvarıp yakarmaktadırlar. Unutmayın ki, O inananlara karşı çok şefkatli, çok merhametlidir. İşte bu merhametin tecellisi olarak: