Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 420
16. Ey Peygamber! Küfre ve zulme karşı mücadeleyi terk edenlere de ki: "Allah yolunda ölmekten veya öldürülmekten kaçıyorsanız, bilin ki, bu kaçış size bir yarar sağlamayacaktır. Çünkü bugün ölümden kaçsanız bile, hayatın zevkini ancak çok kısa bir süre tadabileceksiniz. Madem bu dünyada ebedî bir hayat yaşamayacaksınız, o hâlde, ölümden kurtulma adına âhireti kaybetmenin ne anlamı var?"
17. Yine onlara de ki: "Allah size bir zarar vermek istese, sizi O'nun elinden kim kurtarabilir? Ya da size bir lütufta bulunmak istese, O'na kim engel olabilir?"
Evet, onlar kendilerine Allah'tan başka ne bir dost bulabileceklerdir, ne de bir yardımcı!
18. Ey inananlar! Allah sizin içinizden, müminleri cihada katılmaktan alıkoyan ve kendi halkına, "İman, dürüstlük, adalet gibi safsatalar uğrunda kendinizi perişan etmeyi bırakın da, bizim yanımıza gelip zevkü sefa içinde yaşayın!" diyen o ikiyüzlüleri çok iyi biliyor. İşte bunlar, sizinle birlikte savaşa pek az katılırlar.
19. Üstelik size karşı yüreklerinde anlamsız bir öfke ve kıskançlık beslerler. Bununla birlikte, bir tehlike ile karşılaşınca da, ölüm baygınlığı geçiren biri gibi, gözleri dönmüş bir hâlde sana baktıklarını ve senden yardım dilendiklerini görürsün. Fakat tehlike geçince, elde ettiğiniz başarıyı kıskandıkları için kılıç gibi keskin ve zehirli dilleriyle sizi incitmeye başlarlar.
Bu gibi insanlar, ne kadar iman iddiasında bulunsalar da, gerçekte iman etmiş değillerdir. Bu yüzden de Allah, onların bütün iyiliklerini geçersiz kılmış, bütün gayret ve çalışmalarını sonuçsuz bırakmıştır. Şüphesiz bu, Allah için çok kolaydır.
20. Savaştan kaçıp evlerine saklanan bu münafıklar, Medine'yi kuşatan düşman birliklerinin savaşı bırakıp çekildiğinin farkında bile değillerdi. Eğer düşman orduları geri dönecek olsaydı, bu ikiyüzlü korkaklar Medine'yi savunmak yerine, çölde, göçebe kabileler arasında bulunup da, gelip geçenlere sizin durumunuz hakkında soru soruyor olmayı tercih ederlerdi.
Bu yüzden, sizinle birlikte savaşa geleceklerini hiç beklemeyin. Zaten size katılmış olsalardı bile, doğru dürüst savaşmazlardı.
21. Ey iman edenler! Allah'ı ve âhiret gününü arzulayan ve O'nu sürekli anıp yücelten kimseler için Allah'ın Elçisi, o sarsılmayan imanı, tertemiz ahlâkı, fedakârlığı, cömertliği, cesareti, kararlılığı ve çalışkanlığı kısaca bir hayat boyu yaşadığı kulluğu ile gerçekten size mükemmel bir örnektir. Şahıs olarak Peygamberi, toplum olarak da onun arkadaşlarını kendinize örnek almalısınız:
22. Gerçek müminler, Peygamberin kendilerine önceden haber verdiği düşman ordularını karşılarında görünce, "İşte bu, Allah'ın ve Elçisinin bize Kur'an'da (61. Saff: 8, 9) vadettiği şeydir. Allah ve Elçisi elbette doğru söylemiştir!" dediler. Ve münafıkları yoldan çıkaran bu durum, onların sadece Allah'a iman ve bağlılıklarını pekiştirdi.