Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 405
6. Bu yardım sözü, bizzat Allah'ın müminlere verdiği bir sözdür ve Allah asla sözünden dönmez. Ne var ki, insanların çoğu bunun bilincinde değiller.
7. Çünkü onlar Allah'ı hiç hesaba katmadan kendilerince plânlar, projeler kurar, tüm olup bitenleri yalnızca sebep sonuç ilişkisi içinde değerlendirirler. Tek bildikleri, bu dünya hayatının dış görünüşüdür. Varlığın sadece maddî yönüyle ilgilenirler. Evrenin değişmez ilkelerini ve temel yasalarını kavrayamaz, eşya ve olayların ardında yatan hikmet ve hakikatleri düşünemezler. Onun içindir ki, her şeyin dünyada başlayıp dünyada bittiğini sanırlar. Asıl yaşanacak hayat olan âhiretten ise, tamamen habersiz ve ona karşı ilgisizdirler.
8. Peki onlar, yüreklerinin ta derinliklerine nakşedilmiş vicdan ve sağduyunun sesine kulak verip de kendi içlerinde bir muhasebe yaparak düşünmüyorlar mı ki, Allah gökleri, yeri ve bu ikisi arasındakileri ancak hak ve adalet esaslarına göre, belli bir hikmet doğrultusunda ve şaşmaz kanunlara bağlı mükemmel bir sistem hâlinde, yani hak olarak yaratmıştır ve yine akıllarını kullanıp anlamıyorlar mı ki, Allah bu hayatı sonsuza dek sürecek şekilde değil, ancak belirli bir süre için yaratmıştır? Aslında her insan, ruhuna yerleştirilmiş doğal eğilimler ve yetenekler sayesinde bunları bilir. Fakat insanların çoğu, kendilerini ahlâkî kayıtlarla sınırlayacağını bildiklerinden, bir gün Rab'lerine kavuşacakları ve O'na hesap verecekleri gerçeğini inatla reddederler.
9. Peki bu inkârcılar hiç yeryüzünü dolaşıp da, kendilerinden önceki zalimlerin sonlarının ne olduğunu görmediler mi? Üstelik geçmişte yaşamış bu toplumlar, her bakımdan kendilerinden daha güçlüydüler. Nitekim ziraat, madencilik, inşaat ve benzeri amaçlarla toprağı büyük bir ustalıkla sürüp işlemişler ve yeryüzünü bu günkü insanlardan çok daha ileri düzeyde geliştirip imar etmişlerdi. Ve şimdi size olduğu gibi, onlara da elçileri apaçık delillerle gelmişti. Fakat onlar elçilere başkaldırmış ve bu yüzden helâk olup gitmişlerdi. Allah cezalarını vermekle onlara haksızlık etmiş değildi. Ne var ki, bile bile kötülüğü tercih ederek onlar bizzat kendi kendilerine zulmediyorlardı.
10. Ama neticede, kötülük yapanların sonu da kötü oldu. Çünkü onlar, Allah'ın ayetlerini bile bile yalan sayıyor ve onları alaya alıyorlardı.
11. Allah, evreni ve hayatı yoktan var ederek ilk yaratmayı gerçekleştirir. Sonra bunu, her biri başlı başına birer mucize olan bu yaratma işini sürekli tekrarlayarak, her an yeniden ve yeniden yaratır. Ve sonunda, sizi âhiret âlemi denilen yepyeni bir hayat için yeniden diriltir ve hepiniz yaptıklarınızın hesabını vermek üzere O'nun huzuruna çıkarılırsınız.
12. Yeniden diriliş ve yargılanma Saati gelip çattığı gün, suçlular müthiş bir pişmanlık ve hayal kırıklığına uğrayarak tüm ümitlerini yitirecekler.
13. Vaktiyle Allah'a ortak koştukları o sözde ilâhlar, onların affedilip kurtulması için kendileriyle Allah arasında aracılık edemeyecektir. Zaten o zaman bizzat kendileri, Allah'a ortak koştukları bu ilâhlarını reddedeceklerdir.
14. Evet, Hesap Saati geldiği gün, işte o zaman ilâhî adalet tam olarak tecelli edecek ve iyilerle kötüler birbirlerinden ayrılarak gruplar hâlinde toplanacaklar:
15. Allah'a ve âhiret gününe inanan ve bu imana yaraşır güzel ve yararlı davranışlar ortaya koyan kimseler, sonsuz nimetlerle donatılmış cennet bahçelerinde, sevinç ve neşe içinde keyif sürecekler.