Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 38
234. İçinizden ölen birinin geriye bıraktığı hanımı, evlenmeden, süslenmeden ve görücüye çıkmadan kendi başına dört ay on gün bekler. Bu süre içinde hem hamile olup olmadığını anlamış, hem de çabucak evlendiği takdirde incinebilecek olan kocasının yakınlarının yaslı duygularını hafifletmiş olur. Yine bu süre içinde renkli ve gösterişli elbiseler giymemeli, dikkat çekici takılar takmamalı, evlilik teklifi almak arzusu ile süslenip ortaya çıkmamalıdır. Bu arada koca ölmeden önce, eşinin bir yıllık geçimini sağlayacak miktarda nafakayı vasiyet etmiş olmalıdır (Bakara, 2/240). Eğer bu vasiyet yapılmamışsa, hâkim onun mirasından nafakayı alıp kadına verir.
Bu bekleme süresinin asıl gerekçesi "kocanın ölümü"dür. Bunun için, kocası ölmüş olan kadın gerdeğe girmiş olsa da olmasa da, âdet görse de görmese de, evlenmeden önce dört ay on gün bekler. Eğer kadın hamileyse, çocuğunu doğuruncaya kadar beklemelidir. Dört ay on gün dolmadan önce doğum yapsa bile, bu süreyi tamamlaması gerekir. Bekleme süresini dilerse kocasının evinde, dilerse başka bir yerde geçirebilir.
Kocası ölmüş olan kadınlar bu dört ay on günlük bekleme sürelerini bitirdikleri zaman, artık kendileri için mârûf olanı [36] yapmalarından dolayı ne onlara ne de size bir günah yoktur. Bundan böyle ne kendi ailelerinden ne de ölmüş kocalarının akrabalarından hiç kimse onlara karışamaz. Mümin bir hanıma yaraşır biçimde süslenebilir, yeni evlilik teklifi alabilir ve istediği kimse ile evlenebilirler.Bu gibi hususlarda onları sakın engellemeye kalkmayın.Unutmayın ki, Allah yaptığınız her şeyden haberdardır.
235. Böyle kocası ölmüş olan ve bekleme süreleri hâlen devam eden kadınlarla evlenme isteğinizi üstü kapalı olarak onlara bildirmenizde veya içinizde böyle bir niyeti gizlemenizde size bir günah yoktur. Böyle kadınlarla evlenme isteğinizi, "Seninle evlenmek istiyorum, nikâhına talibim" gibi sözlerle açıkça söylemek caiz değildir. Ancak örneğin, "Ben evlenmeyi düşünüyorum" veya "Sen iyi, hoş bir kadınsın" gibi kinaye yoluyla bu niyetinizi onlara bildirebilirsiniz. Sizin iç dünyanızı sizden daha iyi tanıyan Allah, o kadınları gönlünüzden geçireceğinizi bilmekte ve bu doğal tepkinizden dolayı sizi mazur görmektedir. O hâlde, evlilik isteğinizi onlara üstü kapalı olarak bildirebilirsiniz. Fakat onlarla köşe bucakta gizlice buluşmak üzere sözleşmeyin. Ancak bu, onlarla hiçbir şekilde görüşmeyeceksiniz anlamına gelmez.Beşerî ilişkilerin gerektirdiği ölçüde ve İslâm'ın öngördüğü ahlâk ve edep kuralları çerçevesinde onlarla görüşüp konuşabilir, uygun bir ortamda onlara meşru ve güzel sözler söyleyebilirsiniz. Bu arada, beklemeleri gereken süre dolmadan, yani önceki kocalarından hukuken tamamen ayrılmadan, aranızda nikâhı kararlaştırmayın. Bu konuyu açıkça konuşup aranızdaevlilik kararı almayın.
İyi bilin ki, Allah gönlünüzden geçen her şeyi bilmektedir. O hâlde, O'ndan gelen emirler doğrultusunda yaşayın; günahın ve kötülüğün her çeşidinden sakının. Şunu da iyi bilin ki, Allah çok bağışlayıcıdır, hilm sahibidir. Sonsuz şefkatiyle kullarına yumuşak ve hoşgörülü davranır. Ceza vermekte acele etmez, tövbe etmesi için kuluna bir daha, bir daha mühlet verir.
236. Kendilerine henüz dokunmadan, yani gerdeğe girmeden veya evlilik bedeli olan mihr miktarını belirlemeden yahut her ikisini de yapmadan hanımlarınızı boşamanız size günah değildir. Henüz gerdeğe girmeden ve mihr de belirlemeden eşinizi boşarsanız, gönüllerini hoş edecek güzel hediyelerle onları sevindirin.
İmkânları geniş olanlar kendi gücü ölçüsünce, kısıtlı olanlar da yine kendi ölçüsünce teselli edici hediyeler vererek onları faydalandırmalıdır. Bu, iyilik ve erdem sahibi kimseler için insanî ve ahlâkî bir görevdir.
Koca cinsel ilişkide bulunmadan ve mihr miktarını da belirlemeden eşini boşarsa, teselli edici güzel hediyelerle onu sevindirmelidir. Cinsel ilişkide bulunduğu, fakat mihr belirlemediği eşini boşadığı takdirde, sosyal konumu ona benzeyen kadınları ölçü alarak ona ortalama bir mihr vermelidir. Cinsel ilişkide bulunduğu ve mihr miktarını da belirlediği eşini boşarsa, ona mihrin tamamını vermelidir. Mihr belirlediği, fakat cinsel ilişkide bulunmadan boşadığı kadına gelince:
237. Eğer mihrlerini kararlaştırdıktan sonra henüz kendilerine dokunmadan onları boşarsanız, bu durumda mihrin yarısını vermelisiniz. Ancak boşanan kadın alacağı mihr hakkından vazgeçerse yahut nikâh bağı elinde olan koca mihrin tamamını eşine bağışlarsa, o zaman başka. Erkek, mihr miktarını belirlediği, fakat cinsel ilişkide bulunmadan boşadığı kadına isterse mihrin yarısını değil tamamını verebilir. Yahut kadın mihr hakkından vaz geçerse, o zaman hiç mihr vermeyebilir de. Bu, tamamen karşılıklı rıza ve anlaşmaya bağlıdır.Fakat ey erkekler, sizin kendihakkınızı bağışlamanız, yani cömertlik edip mihrin tümünü eşinize bırakmanız, dürüst ve erdemli kişilerin özelliği olan takvaya daha uygundur. Her şeyi katı hukuk kuralları çerçevesinde değerlendirmeyin. Bu kurallara riayet etmekle birlikte, zaman zaman alicenaplık göstererek birbirinize lütuf ve ikramda bulunmayı da ihmal etmeyin. Hiç kuşku yok ki, Allah yaptığınız her şeyi görmektedir.
Buraya kadar sayılan toplumsal görevleri, ancak Allah'a karşı sorumluluğunun idrakinde olan bir ümmet yerine getirebilir. Bu sorumluluğun idrakine ise, en mükemmel şekilde ancak namaz ile ulaşılabilir: