Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Meali Sayfa 352
21. Ey iman edenler! Allah'ın emirlerini hiçe sayarak zulüm ve haksızlık peşinde koşan insan ve cinlerin, yani şeytanın adımlarını izlemeyin! Her kim şeytanın adımlarını izlerse, şunu iyi bilsin ki, o ancak zina, fuhuş, cinsel sapıklık, çıplaklık gibi çirkinlikleri ve gerek Kur'an, gerekse akıl ve sağduyu tarafından çirkin görülen davranışları emreder. Ve insanoğlu kendi gücüne, becerisine güvenerek onunla baş edemez.
Öyle ki, eğer Allah'ın lütuf ve rahmeti sizinle olmasaydı, içinizden hiç kimse tertemiz ve faziletli bir hayat yaşayamaz, günahlardan ve kötülüklerden arınamazdı. Fakat sonsuz kudret ve merhameti sayesinde Allah, dilediğini temiz ve faziletli hayata yönelterek arındırmaktadır. Çünkü bunu yapabilecek ilim, hikmet ve kudrete sahip olan sadece O'dur. Öyleyse, tertemiz bir toplum oluşturarak dünyada ve âhirette mutluluğa ulaşmak istiyorsanız, Allah'ın gösterdiği yolu izlemelisiniz. Unutmayın ki Allah her şeyi işitendir, kimin temiz ve faziletli olmayı hak ettiğini en iyi bilendir. İşte size, üstün bir erdemlilik örneği:
Münafıkların Hz. Ayşe hakkında yürüttükleri bu iftira kampanyasına, ne yazık ki birkaç Müslüman da —insanî zaafları nedeniyle— katılmış bulunuyordu. Üstelik bunlardan biri, Hz. Ebu Bekir'in akrabası olan ve onun yardımlarıyla geçimini sağlayan Mistah adında bir Müslüman'dı. Gerçi Mistah, cehaletinin kurbanı olarak işlediği bu günahtan dolayı tövbe etmiş, cezasını da çekmişti. Fakat Hz. Ebu Bekir, kızı hakkında böyle çirkin bir iftiraya destek veren bu adamın nankörce tutumu karşısında o kadar incinmişti ki, bundan böyle ona asla yardımda bulunmayacağına dair yemin etmişti. Bunun üzerine, böyle bir davranışın müminlere, hele Hz. Ebu Bekir gibi erdemli kimselere yakışmadığını bildiren aşağıdaki ayet nazil oldu:
22. İçinizdeki erdemli ve varlıklı kimseler, kendilerine karşı nankörce davranmış olsalar bile, akrabalarına, yoksullara ve Allah yolunda hicret etmiş olanlara yardım etmeme ve onlara bir daha hiçbir şey vermeme konusunda yemin etmesinler. Bilakis, işledikleri günahtan dolayı tövbe eden bu insanlara karşı affedici ve bağışlayıcı olsunlar. Allah'ın da sizi bağışlamasını istemez misiniz? Unutmayın ki, Allah çok bağışlayıcı, çok merhametlidir ve sizin de böyle tövbekâr müminlere karşı merhametli olmanızı ister. Fakat yaptığı kötülüklerde ısrar edenler için bağışlanma söz konusu olamaz:
23. Kötülükten, günahtan haberi bile olmayan saf, temiz ve iffetli mümin hanımlara alçakça iftira atan ve günahlarından tövbe etmeyen o münafıklara gelince, onlar dünyada da âhirette de lânete uğramışlardır ve onların hakkı büyük bir azaptır! Bunlar, delil yetersizliğinden dolayı dünya azabından kurtulsalar bile, Hesap Gününde yakayı kurtaramayacaklar:
24. O gün onların dilleri, elleri ve ayakları, işledikleri günahları bir bir itiraf ederek kendileri aleyhinde şahitlik edecektir.
25. İşte o gün Allah, hak ettikleri cezayı onlara tam olarak verecek ve zalimler o zaman anlayacaklar, Allah'ın apaçık ve mutlakdoğrunun, adaletin ve hakikatin ta kendisi olduğunu.
Çünkü onlar, bir Peygamberin hanımına dil uzatabilecek kadar azgınlıkta ileri gittiler. Oysa geçerli kıldığımız hukuki, bireysel ve toplumsal yasalara göre:
26. Kötü kadınlar kötü erkeklere, kötü erkekler de kötü kadınlara yaraşır.Aynı şekilde iyi kadınlar iyi erkeklere, iyi erkekler de iyi kadınlara yaraşır. Peygamber de, Ayşe de, Safvan da son derece ahlâklı ve iffetli birer mümindirler. Bu tertemiz insanlar, o iftiracıların ortaya attığı asılsız suçlamalardan tamamen masumdurlar. Bu yüzden,Rableri katında onlar için hazırlanmış bir bağışlanma ve cömertçe bahşedilen nimetler vardır.
Şimdi de, kötü niyetli insanların eline koz vermemek için uymanız gereken kuralları açıklayalım:
27. Ey inananlar! Başkalarının evlerine, sahiplerinden izin alıp onlara güzelce selâm vermeden girmeyin. Bu sizin için, içeriye izinsiz girip ev halkını rahatsız etmekten çok daha iyidir. İşte Allah, size bu gibi görgü ve edep kurallarını öğretiyor ki, belki düşünüp öğüt alırsınız.